8.Bölüm

1.2K 46 22
                                    

Barlas Bey'in kremi sürmesi üzerine koşaradım odadan çıktım. Elif Teyze'nin yanına indim.
Elif Teyze harika bir kahvaltı hazırlamış bana.

"Ooo Elif teyze sofra harika görünüyor."
Dedim ve masaya oturdum. Elif Teyze gülümseyip çıkacakken,

"Nereye Elif Teyze oturmayacak mısın?"

"Yok kuzum sana afiyet olsun."

"E iki servis açmışsın."

"Birisi Barlas Bey oğlum için kızım." demesiyle yediklerim boğazıma düğüm oldu.

Öksürmeye başladım.  Elif Teyze gülerek sırtıma vuruyordu. Tam aklımdan hemen kahvaltımı edip kalkmak varken arkadan gelen ses öksürüğümün daha da şiddetlenmesine neden oldu.

"Helal helal."
Yüzünde gülümseme mi vardı onun? Ah Nalan kimi kandırıyosun o ketum gülümser mi hiç.

"Hadi size afiyet olsun." diyerek çıktı Elif Teyze bu sırada.

Barlas Bey tam karşıma oturdu ve gözüme baka baka kahvaltısını yapmaya başladı. Bu adam tam bir kahve bağımlısıydı. Uyanır uyanmaz ilk işi kahve içmek oluyormuş. Elif Teyze söylemişti.
Şimdi ise kahvaltıda da kahve içiyordu.

Karşımdaki yiyecekler bana o kadar güzel bakıyordu ki keyifle yiyemiyordum. Tamam burada zorla tutuluyor olabilirdim ama bari yemek yiyebiliyim.

Bir dakika bir dakika.

Lan ben burada zorla tutuluyorum. Neyse önce güzelce karnımı doyurup bu konuyu detaylıca düşünecektim.

Gizem ne yapıyordu aceba? Kim bilir çılgına dönmüştür beni bulamadığı için belki de polisi bile aramıştır şimdiye.

Arada kafam estikçe  birkaç günlüğüne ortadan kaybolurdum ama hiç bu kadar uzun olmamıştı. Bu Gizem'i başta korkurtmasa da şimdi korkudan ölmek üzeredir.

Ne yapıp ne edip buradan kurtulmalıydım.

Karnımın doyduğuna karar verip masadan kalktım.

"Size afiyet olsun."

"Sanada."

Odama çıktım ve Barlas Bey'in işe gitmesini bekledim.

Kırk dakikadır odada öylece duruyordum. Telefonum bile yoktu. Bugün bir şekilde bu evden çıkmalıydım.

Usulca merdivenlerden aşağı indim. Belli etmemeye çalışarak Elif Teyze'nin yanına gittim.

Elif Teyze her zamanki gibi yemek yapıyordu.

"Kolay gelsin Elif Teyze." dedim.

"Sağol kızım."

"Barlas Bey çıktı mı?"

"Evet kızım bir şey mi diyecektin?"

"Yok merak ettim öylesine yani."

"Anladım kızım. Daha yeni evi aradı önemli bir toplantısı çıkmış. Ankara'ya gidiyormuş. Sıkı sıkı tembihledi çok dikkat edin kapıları pencereleri kitleyin diye. Aman kızım dikkatli ol."

"Tamam Elif Teyzem."

Bu benim ilk ve son şansımdı bu evden kaçmak için. Merdivenleri çıktım ve etrafı kurcalamaya başladım. Ve hiç girmemem gereken o odaya girdim. Kapıyı yarım açık bırakarak odayı incelemeye başladım.

Siyah aynalı dolabın çekmecesini tereddütle açtım. Ahşap bir kutu vardı kutuyu açıp açmamakta gidip geldim en sonunda merakıma yenik düşüp kutuyu açtım. Kutu resimlerle doluydu. Ve bir peçete vardı. Peçeteyi aldım ve incelemeye başladım peçete kadın parfümü kokuyordu. Şaşırdım.

Resimleri incelemeye başladım arada bir de arkamı dönüp kapıyı kontrol ediyordum. Resimlerde dünya güzeli bir kadın vardı. Ve bir erkek bebek.

"Aaaa annemin resimlerine mi bakıyorsun?"

Emir'in sesini duymamla elimdeki kutu havaya uçtu ve resimler ortaya saçıldı.

"Emir korkuttun beni ne yapıyorsun." dedim ve korkuyla dökülen resimleri toplamaya başladım.

"Ben seni korkutmak istemedim bu odaya sadece babam girer.Elif Teyze bile hiç girmedi biliyor musun? Bende kapıyı açık görünce babam gitmedi sandım."

Hızlıca topladığım resimleri kutuya koydum. Kutuyu da aldığım yere koyduktan sonra Emir'in elinden tuttum ve,

"Hadi Emir gidelim de baba bize kızmasın. " dedim ve odadan çıktık.

"Senin adın ne abla?"

"Nalan."

"Nalan abla babam inşallah kameraları kontrol etmez yoksa ikimizde biteriz." dedi ve güldü.

Bugün bu evden gitmek şart olmuştu. Eğer gitmezsem Barlas Bey odaya girdiğimi öğrenecek ve başıma hiç hoş şeyler gelmeyecekti.

"Nalaaaan kuzum Emir'in uyku saati geldi onu odasına götürür müsün?"

Aşağıdan seslenen Elif teyzeye "Tamam Elif Teyze." diye yanıt verdim. Emir'in odasına girdik.

"Nalan abla bak benim kocaman bir balkonum var." diyerek Emir beni balkonuna sürükledi.

"Eveeet ne kadar da büyük." dedim ve ona bir öpücük kondurdum.

"Nalan abla biliyor musun biz Elif Teyze ile bazenleri şu kapıdan gizlice çıkıp babama şaka yapıyorduk." dedi kahkaha attı.

Şuan karşımda gördüğüm kapı benim için cennetin kapısı niteliğindeydi. Emir'i kucağıma aldım. Aceleyle onu yatağına yatırdım ve kendi odama doğru yol aldım.

Yanıma biraz para ve ihtiyacım olabilcek birkaç şey aldıktan sonra usul usul arka bahçenin kapısına ilerledim.

Korumalar yemek saati için içeriye giriyorlardı. Tanrıya bana bu güzel şansı sunduğu için teşekkür edip kapıya doğru koştum.

Koştum koştum koştum... Evden çok uzaklaşmıştım.

Ana yola çıkmıştım. Hala peşime düşmemişlerdi.
Koşmaya devam ediyordum. Artık beni bulmalarına imkan yoktu.

Yoldan tek bir araba bile geçmiyordu. Nereye koştuğumu bile bilmeden koşmaya devam ettim.

Siyah bir Mercedes bana doğru gelmeye başladı. Araba ani frenle durdu. Bu Barlas Bey'in adamlarından başkası olamazdı.

Yandaki ormanlık alana doğru koşmaya başladım. Adamlar arkamdan koşuyordu.

Arkama bile bakmadan koşuyordum. Karşıma çıkan çukurla tam  yolumu değiştirecekken kendimi çukurun içinde buldum.

Adamlar çok yaklaşmıştı. Nefesimi tuttum.

"O kızı bulmazsak Barlas Bey bizi öldürecek."

"Çok uzaklaşmış olamaz buluruz şimdi."

Kafamın ağrısıyla elimi kafamın arkasına götürdüm. Elime gelen kanla kafamı çarptığımı farkettim.

Bilincim kapanırken hatırladığım son şey adamların uzaklaşan adım sesleriydi.



ASİSTANIM Där berättelser lever. Upptäck nu