Zayn'in dolan gözleriyle ona sarılıp saçlarını okşamak istesemde o bu halinden kendini hemen soyutlamıştı.
Sanki bir komutan edasındaydı. Kasabaya giden yola doğru ilerlemeye başladığımda Zayn'in sesi beni durdurmuştu.

"Kasabaya gitmemiz tehlikeli."

"Neden tehlikeli?"

"Kasabada kimse yaşamıyor, çoğu yere yerleştirilmiş bombaların olduğunu söylüyorlar."

Işık hızıyla Zayn'in yanına ulaştığımda eline aldığı taşı sapana yerleştirip ileride ki ağacın gövdesinde ki oyuğa nişan almıştı. Taşı oyuğa isabet ettirdiğinde beğeni dolu bakışlarıyla onu izleyip takdir edercesine başımı salladım.

"Zayn, bu konuda çok iyisin."

Mutlulukla gülümsedi.

"Arkadaşlarım bana Zayn Ali diye hitap ediyorlardı istersen sende edebilirsin."

Yüzünde ki hüznün yerini mutluluğun alması beni de fazlasıyla mutlu etmişti. Bu insanların beni sahiplenmeleri haftalardır parçalanmış olan ruhuma umut olmuştu.

"Bu kadar iyi olmamı dayıma borçluyum."

Ahsa'nın söylediğine göre erkek kardeşlerini şehit etmişlerdi. Sanırım dayım dediği kişi burada yaşayan biriydi. Yine yanlış bir soru sormaktan çekinsemde merakıma yenik düşmüştüm.

"Dayın?"

Gözleri heyecanla ışıldadı.
Bu tepkiyi beklemiyordum.

"Annemin süt kardeşi,biliyor musun? Büyüdüğüm zaman bende dayım gibi olmak istiyorum."

"Neden?"

"Her konuda bilgi sahibi."

Dayım dediği kişi yaşı itibarıyla tecrübeli biri olduğu için Zayn'nin dayısı gibi olmayı istemesi çok normaldi. Peki ben dayısı hakkında hiçbir bilgi bilgi sahibi değilken bu kadar emin düşünmem ne kadar doğruydu.
Etrafı ağaçlarla kaplı olan yol boyunca ilerlemeye başladık.
Ağaçların arasında ki yabani otlar ormanda yuvarlandığım anı hatırlatmıştı. Görmezden gelmeye çalıştığım sırtımda ki ağrı neredeyse yok olmuştu. Şuan ise kasıklarımda hissettiğim keskin ağrıların sebebini çok iyi biliyordum. Hapishaneye atıldığımdan beri hiç hasta olmamıştım.

Zayn aile benimle birlikte olduğu için çok mutlu görünüyordu.
Nefes nefese kaldığımda uzun zamandır hareketsiz kalmanın dezavantajını dibine kadar hissetmiştim. Zayn Ali koşarak tepenin düzlüğüne ulaştığında gülümseyerek bana el salladığında bende ona aynı karşılığı vermiştim. Birkaç dakika sonra yanıma ulaşmıştım.

Yüzümü okşayan ılık esen rüzgarla derin bir nefes aldım. Manzara karşısında dudaklarıma yayılan tebessümle bakışlarımı çekmeden konuştum.

"Burası çok güzelmiş."

Zayn elindeki sapanla meşgul olduğu için söylediklerimi duymamıştı.

Ardarda sıralı dağları mavisiyle süsleyen gökyüzü savaşın esir ettiği bu beldeye umut vaad eder gibiydi.
Başımı çevirdiğimde manzaranın güzelliğinden farkına varamadığım iki katlı ahşap evi görmüştüm. Buradaki evlere nazaran bu ev yeni yapılmış gibi duruyordu.

İkinci katında bulunan balkonda rengarenk boş saksılara uzun süredir dokunulmadığı belli oluyordu.

Evde evin bahçesi de fazlasıyla iç açıcıydı.

FİZÂNİKde žijí příběhy. Začni objevovat