ZARAH

59 6 2
                                    


Arabasının yanına ulaştığımızda elimi tutmayı usulca bırakıp arabanın diğer tarafına yöneldi. Kapıyı açıp sürücü koltuğunda yerini aldığında arabanın kenarında öylece bekliyordum. Bir centilmenlik yaparak kapımı açacağını düşünerek beklemiştim. Issız sokakta gezinen gözlerimi kırpıştırarak
arabanın kapısını açıp yavaşça oturdum.

Zarah'a gitmek demek Allessia görmek demekti. Onu görecek olmanın verdiği kıskançlığı belki de ilk kez göz ardı ettim. Bana nasıl baktığını gördükten sonra o kadını kıskanmam pek mümkün değildi.

"Seni gülümseten şey ne?"
Gülümsemiş olduğumun farkında bile değildim.

"Hiçbir şey, öylesine."
"Öylesine?"

Sözlerimi bana soru olarak yöneltmesi yok muydu? Koltuğunda hafifçe yan dönüp usulca yaklaştı. Kahve hareleri beni girdabına çekerken bakışlarımı bir an olsun kaçıramayıp zifiri gözlerine tutunmuştum.

"Beni düşündüğünü söyleyebilirsin. Tıpkı benim seni düşündüğüm gibi."

Sözlerinin gerçekliği ve ânın verdiği etkiyle yavaşça yutkundum.

"Ne düşünüyorsun ki?"

"Bir anda benden bir parça olduğunu, sensiz iken kendime ne denli yabancı olduğumu."

Yüreğimi saran heyecanla kirpiklerimi kırpıştırdım. Ne  kadar zaman geçerse geçsin farklı cümleler içinde dile getirdiği  itirafları her defasında sanki ilk kez duymuş gibi olacaktım.

"Tek bir bakışınla Zeyd Ansarhan'ı ömrüne bağlayan kadınsın."

Birbirimizi ilk gördüğümüz ânı kastediyordu.
Hayrete düşmüş halim hoşuna gitmiş olacak ki eliyle yanağıma dokunduğunda alnıma ufak bir buse kondurdu ve önüne dönüp arabayı çalıştırdı.

"Biraz daha bana böyle bakmaya devam edersen sana karşı tüm sırlarımı ifşa edeceğim ve şehre geç kalacağız."

Anlamak istercesine gözlerim irice açıldığında başını hafifçe geri çekip ufak bir kahkaha attı. İlk defa böyle güldüğüne şahit olmuştum. Gülüşünde kalırken tatlı haline daha fazla dayanamayıp yanağına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. Öylece kalakalmıştı. Usulca bana dönmeyi başardığın da kaçırmış olduğum bakışlarım yeniden onu bulurken konuştu.

"Nasıl da biliyorsun suçlu olduğunu?"
"Ne suçlusu?"
Başını hafifçe eğip aramızda ki mesafeyi bir anda yok ederek derinden gelen sesi arabanın içini kapladı.

"Nefesini nefesime hapsetmemek için bana tek bir neden söyle?"
Ne ima ettiğini anladığımda yanaklarım alev almıştı. Kahve hareleri bir avcının avına bakması misali dudaklarıma sabitlemişti.

"Şehre geç kalıyoruz."

Hiçbir şey olmamışken nefes nefese dile getirdiğim sözler üzerine başını aşağı yukarı ederek gülümsedi.

"Doğru geç kalıyoruz ve bunun tek sebebi sensin."

Çoktandır çalıştırmış olduğu arabayı hareket ettirdiğinde derin bir nefes alarak sırtımı koltuğa yasladım.
.....

Zarah ilk geldiğim zaman ki gibiydi. Savaşın yormuş olduğu insanların kayıp silüetleri bütün sokakları kaplamıştı.

Yabancı olduğumuz bir dükkanın önünde durduk. Marangozhane olduğunu içeri girdiğimizde anlayabilmiştim. Küçük vitrinlerde ki özenle oyulup işlenmiş olan ahşap işçiliklere hayranlıkla baktım. Tabure de oturan adam bizi fark ettiği an ayağa kalktı.

FİZÂNİजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें