-Jimin bak bu Seokjin. Seninle aynı sınıfta tanıyorsundur zaten.

Jimin göz ucuyla Seokjin'e baktı.

-Tanımıyorum.

Seokjin'in gülen yüzü düştüğünde iç çektim. Kendimi şuan oğluna zorla arkadaş bulmaya çalışan anneler gibi hissediyordum.

-Tanışın o zaman.

Jimin gözlerini aynadan gözlerime çevirince bakışlarından dolayı birazcık tırsmıştım.

-Ya da tanışmayın.

Mırıldanıp omuzlarımı düşürdüm.

-Seni tanıyorum Jimin, şu dedikoduların ana kahramanısın değil mi?

Jimin'le aynada tekrar gözlerimiz buluştuğunda Jimin yutkundu.

-Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.

Namjoon hyung arkasını dönüp Seokjin'e merakla baktı.

-Ne dedikodusu?

Jimin'in korkudan nefesleri hızlanmıştı, bunu hızla inip kalkan göğsünden anlamıştım.

-Hyung Jimin bu konu hakkında konuşmak istemediğini söyledi.

Hyung önce bana sonra Jimin'e bir bakış atıp önüne döndü.

-Pekala.

Sahile yaklaşmıştık.

-Aç mısınız? Birşeyler yiyelim mi?

-Yemek değil de tatlı birşeyler yesek fena olmaz.

Herkesden onaylar mırıltılar çıktığında gördüğüm bir dükkanın yanına park ettim.

-Pekala burada yiyelim, daha sonra sahile ineriz.

Herkes beni onaylayıp arabadan indi. En son Jimin'le ben inmiştik.

-Jimin.

Kolundan tutup onu durdurdum.

-Korkmana gerek yok sen istemediğin sürece dedikoduyu öğrenmeyeceğim.

Jimin gözlerini yere çevirdi.

-Bu konudan gerçekten hoşlanmıyorum Taehyung, o yüzden duymanı istemiyorum.

Onun bu sevimliliği karşısında dayanamayıp küçük bedenini kollarım arasına aldım. Hissettiğim kalp atış sesiyle gözlerimi yumdum.

-Çok sevimlisin Jimin, seni bir kavanoza koyup ömrümün sonuna kadar saklayabilir miyim?

Ondan ayrılıp yüzüne baktığımda yanakları kızarmıştı. Bu hali daha da sevimli gözüküyordu. Ellerimi yanaklarına koyup yanaklarını sıktım.

-Isıracağım şimdi.

-Taehyung!

Namjoon hyungun seslenmesiyle ellerimi yanaklarından çektim.

-Geldik.

Gülümsedim ve dalmış bir şekilde bana bakan Jimin'in kolundan tutup onu dükkana çekiştirdim. Hyungların yanına gidip sandalyelere oturduk. Garsona istediğimiz şeyleri söyledik ve gelince de muhabbet ederek tatlıları yedik.

~~~~~

Beraber sahilde yürürken Namjoon hyung ve Seokjin'in haline gülüyordum. Seokjin Namjoon hyungun koluna yapışmış bir şekilde konuşuyorlardı. Jimin'e döndüğümde onun yere bakarak daldığını gördüm. Kulağına eğildim.

-Bu bizim için bir fırsat.

Jimin irkilip yerinde zıpladığında dudaklarım kulağına deymişti. Şaşkınca bana döndüğünde yüzlerimiz çok yakındı. Şaşkınca ona bakarken onun da benden farkı yoktu. Öksürerek geri çekildim ve elimi enseme attım. Gereksiz yere heyecanlanmıştım.

-Hyung biz pamuk şeker almaya gidiyoruz, size yetişiriz.

Seokjin, hyungu birşey demesine izin vermeden çekiştirerek bizden uzaklaştırdı.

-Pamuk şeker?

Jimin'e gülümseyerek sorduğumda beni başıyla onayladı. Beraber pamuk şeker alıp deniz kenarına oturduk.

-Anlatacak mısın Taehyung?

Merakla bana baktığında bu haline gülümseyip gözlerimi denize çevirdim.

-Senin gibi benim de imkansız aşkım oldu. O zamanlar daha küçüktüm. Ona itiraf etmemiştim, onu direkt öpmüştüm.

Kaşları çatıldığında derin bir nefes aldım.

-Arkadaşım pek olmadı çünkü, ah nasıl anlatsam. Jimin ben eşcinselim ve bu yüzden arkadaşlarım benimle takılmak istemedi.

Jimin'in gözleri büyüdüğünde kalbimin acıdığını hissettim.

-Şey, zaten zorla arkadaş olmuştuk eğer arkadaş kalmak istemezsen sorun değil, gerçekten.

Zorla gülümseyip ona baktığımda gözlerini denize çevirdi ve gülümsedi.

-Aslında bunu anlatmayacaktım ama içimden anlatmak geldi. Taehyung, herkesin dilinde dolanan dedikodu aşk dedikodusu falan değildi. Şey, ben uzun süredir psikolojik destek görüyorum. Bunu senin öğrenmeni istemedim çünkü gözünde bir deli gibi görünmek istemedim. Ben seni olduğun gibi kabul ediyorum. Peki sen? Sen beni olduğum gibi kabul edecek misin?

Dolu gözleriyle bana döndüğünde boğazıma bir yumru oturdu. Öğrenmemden korktuğu şey bu muydu? Onu deli gibi göreceğimi mi düşünmüştü? Dışarıdan o kadar mı cani görünüyordum?

Zorla yutkundum ve dolan gözlerimi ondan çektim. Jimin psikolojik destek görüyordu. Bu zor birşey olsa gerekti. Herkes onunla deli diye dalga geçiyor olmalıydı. Bu çok kötü birşeydi.

-Beni böyle kabul etmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden iyileşip seninle arkadaş olmak istemiştim. Bu yüzden sizden uzak durmuştum Bay Kim.

Zorla gülümsedim ve bedenimi ona döndürüp kollarından tutup onun da bedenini bana çevirdim. Yanaklarından süzülen yaşları izledim bir süre. Ağlamak bile onda güzel duruyordu. Daha sonra ağlamasına dayanamadım ve ellerimi yanaklarına koyup baş parmağımla gözünden düşen yaşları sildim.

-Jimin, psikolojik destek görüyor olman seni deli yapmıyor. Ayrıca benim seni deli diye göreceğimi düşünmen beni kırdı. Ben seni asla öyle görmüyorum. Seni bu yüzden bırakacağımı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz küçük bayım.

Gülümsediğimde Jimin'in birden hıçkırarak ağlamasıyla gülümsemem silinip kocaman açtığım gözlerimle şaşkınca yüzüne baktım.

-Neden ağlıyorsun? Yanlış birşey mi söyledim? Küçük bayım dememe mi üzüldün? Çok üzgünüm.

Elini yanaklarındaki ellerimin üzerine koydu.

-H-hayır Taehyung, sadece beni bırakacağını düşünmüştüm. Ç-çok korkmuştum.

Tekrar baş parmağımla göz yaşlarını sildim.

-Seni bırakmayacağım Jimin, söz veriyorum.

Gülümsediğimde o da gülümsedi. Yüzümü yüzüne yaklaştırdığımda Jimin'in kalp atış hızı artmıştı. Aynı zamanda benim de kalp atış hızım artmıştı. Neden böyle olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Jimin nefesini tuttuğunda gözlerini de yummuştu.

Daha da yaklaşıp ıslak olan gözlerine birer öpücük bıraktım ve geri çekildim. Jimin gözlerini açıp şaşkınca bana baktı.

-Bundan sonra ağlamanı istemiyorum Jimin.

Jimin'in yüzünde daha önce görmediğim çok güzel bir gülümseme gördüm ve birden kollarını bedenime sardı.

-Seni çok seviyorum Taehyung.

Dediği şeyle yutkundum. Kalbim tekrar hızını arttırdığında neden bu kadar hızlı attığını sorguladım. Neden bu kadar hızlı? Neden Jimin'in yanında?

Bölüm sonu~~
Vote verip yorum yapmayı unutmayın ponçiklerim 😘😘

Teacher ➳ VminWhere stories live. Discover now