Herkese merhaba arkadaşlar, uzun zaman oldu değil mi? Sizleri çok özledim ve yeni bir serüvene sizinle daha istikrarlı bir şekilde başlamak için çok heyecanlıyım.
Pusula serisinden sonra Tok Tiker oldukça farklı bir soluk getirecek hepimize. Ben çok severek ve eğlenerek yazdım umarım sizde böyle hissederek okursunuz. Bölümlerimiz düzenli bir şekilde her cumartesi gelecektir.
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
Sıradan yaşamına sihirli bir değnek değmesini bekleyecek kadar hayalperest, tüm olasılıkların en kötüsünü düşünecek kadar pesimistim. Çoğunlukla siniri abartan, sabırlı olmayı beceremeyen ve daima tez canlılığımla insanları çıldırtan bir karakterim.
Ailemin tek kızı ve en büyük çocuğuyum, yaradan benden sonrasında epey değişikliğe gitmiş. Zira benden altı yaş küçük olan kardeşim Onur evde beslenebilecek bir yapıda değil, iki buçuk yaşındaki kardeşim Efe şimdilik gizemini koruyor. Erkek çocukları sürpriz yumurta gibi ne çıkarsa bahtınıza.
Kafamın içini saran kablolarım arada sırada kısa devre yaptığı için konudan konuya atlama özelliğine sahibim. Babam tek kız evladı olduğumdan bana çok fazla düşkün, annem ise joker hakkını kullanarak beni evin ikinci hanımına atamış durumda.
Devlet bile böyle atayamaz inanın çünkü okulda olduğum saatler dışında kendimi bulaşık tezgahının önünde ya da Efe'yi uyuturken bulmam kaçınılmaz. Ziyan olmasın diye az demlediğim çaydan kendime doldurduğum sırada kolumdaki saate göz attım.
Kutsal görevlerimden biri de camış gibi uyuyan kardeşimi her sabah yatağından kazımak. Evet doğru duydunuz, uyandırmıyorum resmen kazıyorum. Sinirli adımlarla Onur'un odasının önünde durup, içeriye kulak kabarttım. Ses çıkmıyordu, tabi ki uyuyordu osuruk böceği.
Sabah sabah o odaya girip, azot zehirlenmesi yaşamak istemiyordum. Onur, gece artı mesai yapıyordu ve içeriye girdiğiniz an yüzünüze vuran koku katlanılmazdı. Sertçe kapısını tıklattım, biraz daha oyalanırsa geç kalacaktık.
Annem dün gece migren ataklarından birini geçirmişti ve bu sabah uyanamamıştı. Bende el mecbur normalden daha erken uyanarak ufak bir kahvaltı hazırlamıştım. Şekerli çayımdan büyük bir yudum alıp, ağzıma zeytin attığım esnada Onur evimizin küçük holünde göründü.
Bir paçası sıvanmış okul pantolonu ve boynuna gelişi güzel astığı kravatıyla her zaman ki gibi dağınıktı. Gözlerimi devirerek, kahvaltıma devam ettim. Tek gözü kapalı biçimde karşıma oturdu, çayımı höpürdeterek içtiğimde huysuzca mırıldandı.
