Tanışma

1.4K 135 231
                                    

Karşımdaki sarışın adam hafifçe yutkunduktan sonra kafasını kaldırıp maviliklerini bana dikti. Korktuğu belli olurken onu daha fazla korkutmamak için adım atmıyordum.

"Grant" dedi çok kısık sesle. Şuan ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Köpeğim bir anda insan formuna girmişti.

"Peki nesin sen? Kurt adam falan mı?"

Soğukkanlılığımı korumak istiyordum. Eğer panik yaparsam işler daha kötüye gider ve karşımdaki ürkek adamı daha da içine kapatırdım.

Olumsuzuca kafasını sallayıp dudağını diliyle ıslattı. Bunun içgüdüsel bir şey mi yoksa tedirgin olduğunu için mi yaptığını anlayamadım.

"Büyü" dedi kısık ve yorgun sesiyle. Yavaş yavaş adımlayarak yanına gittiğimde her bir adımımı dikkatlice izliyordu. Aramızda mesafe bırakarak tek dizimin üzerine çöktüm.

"Bana anlatman gereken şeyler var gibi durmuyor mu sence de?"

Kafasını olumluca sallayıp en başta kendi üstüne daha sonra bana baktı.

"Acaba bir kıyafet alabilir miyim?"

Sesini ilk defa bu kadar uzun süre duymuştum. Kadife gibi güzel bir sesi vardı. Bakışları hâlâ ürkekçe dururken yavaşça kafamı sallayıp ayağa kalktım.

Odama doğru ilerlerken o da beni takip ediyordu. Açıkcası vücuduna bakmamak için kendimi tutuyordum. Gördüğüm kadarıyla kaslı ve yapılıydı. Onu germemek için fazla inceleyememiştim.

Dolabımdan en bol kıyafetlerimi alıp ona uzattım. O bir eliyle erkekliğini kapatmaya çalışırken ben de bakmamaya çalışıyordum.

Ufak bir teşekkür mırıldanıp hızla verdiğim kıyafetleri giydi ve sağ dudağının köşesini dişiyle bastırdı.

Bu oluşan sessizliği onun bozmayacağı belli olduğu için ben bozmaya karar verdim.

"Aç mısın?"

Yerdeki bakışlarını kaldırıp benim kahvelerime dikti ve başını olumsuzca iki yana salladı.

"Sabahtan beri bir şey yemedin."

Diye hafifçe sesimi yükselttim. Aç olması lazımdı. En azından Blue açtı. Hiçbir şey yememişti. Bu adamda Blue olduğuna göre aç olması lazımdı.

"Dönüşüm zamanında iştahım olmuyor." diye fısıldayarak konuştu. Ya benden korkuyordu ya da utanıyordu.

"Peki ne diyeceğimi bilemiyorum. Bana kendinden bahsetmek ister misin?" diye sordum en yumuşak sesimle. Kafasını çok hafifçe sallayınca elimle aşağıyı gösterdim.

"Aşağıya gidip oturalım. Ben bir kahve yaparım ve sen bana anlatırsın."
"Tamam, olur."

Önden ben yürüdüm. O ise başını sadece önüne eğmiş beni takip ediyordu. Anladığım kadarıyla benden utanıyordu.

Kendimi tuhaf hissediyordum. Daha dün kucağımda mırıldanarak uyuyan köpeğim şimdi Yunan Tanrı'ları gibi karşımda duruyordu.

Çocuğun yüz hatları güzeldi. Bunu kabul ediyorum. Vücudu şuana kadar gördüğüm tüm mankenlerden bile iyiydi. Çıplak gördüğüm için biliyorum. Gözleri hâlâ aynıydı. O masum bakışı nerede görsem tanıyabilirim.

Masaya geçip oturduğunda kahve makinasından hâlâ sıcak olan kahveyi iki fincana doldurdum ve önüne koydum. Bakışlarını bana çevirip teşekkür ettiğinde ona ufak bir gülümseme verip karşısına oturdum.

"Evet dostum seni dinliyorum"
"Adım...Grant. İnsanım. Yani eskiden tam olarak insandım. Daha sonra birkaç olay yaşadım ve bu hâle geldim"
"Birkaç olay? Bak normalde seni zorlamazdım ama bunca zamandır koynumda yatan köpeğim bir anda insan oldu. Bu yüzden bana anlatmalısın."
"Sevgilim vardı. İlişkimiz güzel gidiyordu fakat onun hakkında bazı şeyler öğrendim. O büyüyle uğraşıyordu. Çeşit çeşit büyüler. O ân aşkımızın sahte olduğunu da öğrendim. Sadece aşık etme büyüsü kullanmış. Bunu öğrenince ayrılmak istediğimi söyledim. Ama o bunu istemedi. Tehdit etti. Beni bir köpeğe çevireceğini söyledi. İnanmadım..."

doɢ αɴd нυмαɴ » ѕтoɴyWhere stories live. Discover now