Bir kez daha başını kaldırdı ve Kerem'le göz göze geldiler. Genç adam yine başını hafifçe aşağı yukarı salladı ve gözlerini de yumup açtı. Genç kız, hemen önüne dönüp dokunduğu beyaz kabloyu kopardı. Aynı zamanda gözlerini de kapatmıştı.

Bekledi. Herhangi bir ses gelmesini bekledi. Uzun bir süre hala gözleri kapalı bir şekilde bekledi. Ama beklediği o ses çıkmayınca yavaşça gözlerini açıp başını da elinde ki bombaya indirdi. Sayaç durmuştu. Zaman artık ilerlemiyordu. Bunun sevinciyle hemen elinde ki bombayı bıraktı ve ayağa kalktı. Herkeste gözlerini gezdirmeye başladı. Hepsi de şaşkınca genç kıza bakıyorlardı. Ama o şaşkın bakışlara nazaran, Kerem gülümseyerek bakıyordu. Biliyordu çünkü. Yapacağını, başaracağını biliyordu.

"Başardın." diye birden sevinçli bir şekilde bağırdı Ceren. Hira'da ona eşlik etti. Murat ise şaşkınlıkla değil memnuniyetle bakıyordu şu an ona. Zaten o kendine gelmesini sağlamıştı ve başaracağını da biliyordu. Doğru yolu bulacağını zaten biliyordu. O İntikam Meleği'ydi. Daha önce bir çok defa bombayı kendisi imha etmişti. Hepsinde de başarılı olmuştu.

Önce Ceren mutlulukla, ondan sonra da Hira sarıldı Adel'e. Genç kız sarılışına karşılık verirken mutluydu elbette. Murat'ın sesini duyunca gözlerini ona yöneltti.

"Bunu da başaracağını biliyordum."

Daha sonra da hafif gülümseyerek başını Kerem'e doğru çevirdi. O da hala sevdiğinin gözlerine bakıyordu gülümseyerek. O sırada kardeşi Arel'in sesi duyulunca hemen ona döndüler.

"Abla."

Sesi şaşkınlıkla çıkmıştı. Hemen kendilerini toparlayıp gülümsemeye başladılar. Adel'de;

"Kardeşim." dediğinde sarılmaları bir oldu. O sırada Kerem'de çaktırmadan yerde ki bombayı alıp hemen yanında ki çöpe atması bir oldu.

"Siz ne zaman geldiniz?" diyerek ablasından ayrılırken sordu Arel.

"Az önce geldik canım."

Başını sallayarak onayladı. Ve Arel'in çağırmasıyla içeri girdiler. Mehmet Bey ve Vildan Hanım'ın çoktan girmiş olduklarını da gördüler. Kerem annesine öfkeyle bakmadan yapamıyordu. Nasıl yapardı? Nasıl Kuzey'le iş birliği yapardı? Hâlâ anlamıyordu. Anlayamıyordu. Artık onu tanıyamıyordu bile. Onun annesi bu kadar kötü olamazdı. Olmamalıydı.

Hep birlikte oturup, onlarda sohbetlerine dahil oldular. Ama her biri de sinirliydi ve bunu belli etmemeye çalışıyorlardı. Neyse ki aileleri ters giden bir şey olduğunu falan anlamamışlardı.

**********

Genç adam sinirliydi. Öfkeden elleri titriyordu. Yerinde de duramıyordu. Ona ihanet etmişti. Vildan Hanım ona ihanet etmişti. Bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecekti. Onun yüzünden her şey mahvolmuştu.

Eğer o gerçekleri söylemeseydi onlara, şimdi o lanet olası ev havaya uçmuş olacaktı ve Kuzey'in de planı başarılı sonuçlanmış olacaktı. Ama şimdi ondan da önce bir sorunu vardı. Kendisini bulabilirlerdi. Sonuçta Şeytan ve İntikam Meleği çok güçlüydü. Onlar sayesinde kolayca bulunacağından o kadar tedirgindi ki şu an. Bu yüzden onlar onu bulup yakalamadan önce o kaçmalıydı. İyi bir yere, çok iyi bir yere saklanmalıydı. Sonra zaten onları tek tek halledecekti. Hepsinin de sonu olacaktı.

İntikam yemini etmişti bir kere. Kardeşinin, Elif'in intikamını alacaktı hepsinden. Bunun için yemin etmişti. Ve o yemininden dönmeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Olmayacaktı da...

**********

Genç kız yavaşça gözlerini açtığında ilk yaptığı şey duvarda ki saate bakmak oldu. Sabahın 8'ydi daha. Dersi öğleden sonra başlayacaktı ama hazırlanıp annesigile kahvaltıya gidecekti. Tek o da değil, diğerleri de.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Where stories live. Discover now