ÖN SÖZ

417 50 48
                                    

İlk göz ağrısı... İnsanın mutluluğunu belirten o ender acı. Bazı acılar sizlerden bir şeyler koparır. Gerçek gözyaşlarını... Sıradan gibi gözükür dışarıdan. Tuz ve sudan ibarettir bakan için. Senin için ise canından koparılan bir parça, omuzlarının çökmesine bile sebep olacak taşıması güç bir acı, bir de yıkılmaz dediğin enkaza dönmüş hayaller saklıdır içinde.

Bilirim o seni üzmez sanırdın ama bir düşün başka kim bu gözyaşını dökmeye sebep olabilir ki? Nasıl olduğunu bilmeden ona olan güven ve bağlılığın sonsuzluk ile rekabet içindedir. Ona olan bağlılığını fark edemeyecek kadar kolay kazansan da yitirilen bağların izleriyle yaşamak hiçte kolay olmaz. Tarifsiz bitmek bilmeyen bir acı... Herkes kendince tarif yazar bu lanet acıya. Kimi şiirlerin mısralarına saklar kimi ondan bir kitap yapar. Zaten edebi ve arabesk duygular ise konu herkes yazar, herkes düşünür kesilir. Fakat ne kadar iyi bir düşünür ve yahut yazar olsun sadece kendi acılarına tarif bulabilir. Sen her ne kadar bir şeyi okuyunca beni anlatıyor desen de aslında karşındaki, yazıların acılarınla harmanından yapılan bir ayna gördüklerin ise sadece yansıma... Ama emin ol sana her zaman eksik gelir bir şeyler. Hiç bir zaman bütün olmaz o tarif içinde. Çünkü o eksik olan belki de tamamlanamayacak kısım içinde saklanır. Acıların ona saklanacak yer sağlar. En kötüsü de o parçayı kalbinin hep bir yerinde hissedersin ama elde etmek mi?

Sana bir hikâye anlatacağım. "Ama bu hikâye gerçek" deyip bir klişe yaşatmayacağım çünkü bu yaşananların gerçekliği sadece hayallerimde geçerli. O kadar seviyorum ki onu hayallerime sakladım ama bir sorun var, sadece hayallerimde yaşayan bu adam, ben ölünce hayallerim ile birlikte toprağa karışacak senden ricam ben ölürsem (ki mutlaka öleceğim) ona iyi bak olur mu?

Ölü ŞehirWhere stories live. Discover now