Bölüm 8: Sancıyan Ruhlar

3.2K 224 260
                                    

Yazar serzenişi:
Şu vote sayısını 1 K yapalım.
Son 255

1997 Flashback.

Beklenen gün gelip çatmıştı.
Dokuz aylık hamilelik sürecini büyük zorluklarla atlatan kadının, doğum sancıları başlamıştı.
Her günü zehir dolu geçmişti bu sürecin.
Gaddar kocasının hakaretleri, en kötüsü de tehditleri sürekli kulaklarında çınlamıştı.
Çok korkuyordu, kendisi için değildi bu korku.Dokuz aydır karnında büyüyen günahsız kızı için çok korkuyordu.

'Doğuracağın çocuk erkek olmazsa, ikinizi de öldürürüm!' demişti kocası.
5.ayına girerken belli olmuştu bebeğinin cinsiyeti.
Bir kızı olacaktı, anne olacağının bilinciyle yüreği şefkatle çarpıyordu.
Allah biliyor, karnındaki günahsız yavrusuna tutunarak ayakta durabilmişti.
Birkaç kez düşük tehlikesi atlatmış, bütün bunlara rağmen ona tutunmaktan vazgeçmemişti meleği.

Peki şimdi ne yapacaktı?

Selim, kız olduğunu öğrendiği an acımadan öldürecekti onu.
Bir kez bile kucaklayamamıştı bebeğini ama içinde taşımıştı onca zaman.
Karnında can bulurken, yüreğindeki şefkat ile sarmıştı onu.
Onun canıydı, onun canından var olanıydı.

Göz göre göre öldürülmesine dayanabilir miydi yüreği?

Hayır, asla dayanamazdı.

Çünkü o bir anneydi.Yıllarca onu kucağına alacağı günü beklemişti.
Yediği dayaklar, işittiği hakaretler umurunda değildi.
O hep yaradana sığınarak umudunu kaybetmemişti.
Sabrının sonunda mükafatını alabilmişti.
Ama kader, önüne yeni bir imtihan sayfası açmıştı.
Çocuğunun katili olmaktan korktuğu için canına kıyamamışken, onun canından olana hiç düşünmeden kıyacaklardı.

İçi yana yana yaradana haykırdı feryatlarıyla:

'Rabbim onun canını bağışla!'

...

Selim, şehir dışındaki çıkan bir sorun yüzünden apar topar uçağa binerek Ankara'ya gelmişti.
O sırada, genç kadının sancıları başlamış ve arkadaşının görev yaptığı devlet hastanesine korumalar tarafından getirilmişti.

GÖLGE (SAYE) Kde žijí příběhy. Začni objevovat