❌ 20. BÖLÜM ❌

En başından başla
                                    

"Ne o bize sert kız ayakları mı yapacaksın yoksa?"

Hayatım boyunca bir çok dövüşe katılmıştım ve hiçbirinde rakibimi küçümsememiştim. Çünkü bu genelde birçok dövüşçünün sonu olmasına neden oluyordu. 

"Neden daha yakına gelip de kendin bakmıyorsun? Hem böylece sert miyim yumuşak mıyım onu anlamış olursun."

Kışkırtıcı sözlerim adamı gaza getirirken bir kez daha hata yaparak bana yaklaştı. Tam önüme geldiğinde hızla elimdeki bıçağı boğazına dayayıp beklemeden saplayıp çıkardım. Kapıdaki adam tam gidecekti ki bıçağı onu doğru fırlatıp tam bacağından vurdum. Bileklerime taktıkları zincir kapıya kadar gitmeme izin verdikleri için, adama doğru gidip zinciri hızla boğazına dolayıp sıkmaya başladım. Adam ile sırt sırta gelip kafasını omzuma alırken, zinciri sertçe aşağı çekmem ile boynunu kırmıştım. Adamı bıraktığım gibi yere düşerken cebinde belli ona anahtarı çıkartıp zincirleri çıkardım. Açık kalan kapıya doğru yürürken Yağız'ın gelmediğini fark ederek ona döndüm.

"Ne bakıyorsun salak salak? Yürüsene!"

Hızla onu kolundan tutup çekerken kolunu bırakıp botumdaki diğer bıçağı da aldım.

"Şerefsiz herifler üstümdeki her şeyi almışlar. Ulan çakmağımdan ne istediniz be!"

"Bu çakmak Giray abiden aldığın çakmak mı?"

Sadece kafamı sallarken, yürümeye devam ettik. Ben önde Yağız ise tam arkamda merdivenlerden çıktık ve bar kısmına geldik. Içerisi oldukça doluyken hızla Yağız'a döndüm.

"Hemen burayı boşalt ve dışarıya çık. Birinden telefon bulup Giray'a haber ver. Ben birkaç şey yapıp hemen yanına geleceğim. Mekandan uzak dur. Hadi!"

Onu kalabalığa doğru itip yukarıya doğru çıkmaya başladım. Ellerim yeniden titremeye başlarken bu durum artık sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Ben bir keskin nişancıydım ve ellerim benim için her şeydi.

Merdivenleri hızla çıkarken koridorda ilerlemeye başladım. Tam köşeyi dönecektim ki duyduğum konuşma sesleri ile duvarın arkasına geçtim. Adamlar kendi aralarında konuşurlarken sessizce duvarın arkasından çıkıp onlara doğru yürümeye başladım. Elimdeki bıçakları sıkıca tutarken onlara az bir mesafe kala koştum ve duvardan tek ayağımda destek alıp havaya zıpladığım gibi arkası bana dönük olan adamın sırtına tutundum. Bir elim boynunu tutarken diğer elimle boğazını kestim. Sırtından inip adamı yere doğru ittim. Diğer iki adam bana doğru gelirken biri silah çekmişti. Hızla adamın silahı tutan eline tekme atarken beklemeden yüzüne de tekmemi savurdum. Adam sersemleyip birkaç adım geriye giderken, diğer adam arkamdan boynumu sıkmaya başladı. Sağ kolumu arkaya doğru uzatıp adamı midesi diye tahmin ettiğim yerden bıçakladım. Bıçağı çıkartıp bir kez daha bıçaklarken adam beni çoktan bırakmıştı. Adama doğru dönüp yüzüne bakarken ağzından kan aktığını gördüm. Daha demin sinirle bakan adam şimdi yalvararak bakıyordu ama çok geçti. Bugün kelleci olmaya karar verdiğim için onunda boğazını kesip yere yığılmasını izledim. Tekme savurduğum adam eline silahı almıştı. Kafasını nişan alarak savurduğum bıçakla eş zamanda o da tetiğe basmıştı. Benim attığım bıçak tam adresini bulurken onun kurşunu sadece kolumu sıyırmıştı. Onları orda bırakırken silahı alıp büyük kapıdan içeriye girdim. Kasasındaki paraları önündeki çantaya dolduran adam beni gördüğü gibi silahını çekmiş ve bama doğrulmuştu.

"Sen nasıl kurtuldun lan?"

Onun bu sorusuna sırıtırken ona doğru yürümeye başladım.

"Senin adamlar biraz saf. Sen en iyisi daha iyilerini bul. Şimdi sana son defa soruyorum. Parayı kendin mi verirsin yoksa ben mi alayım?"

SOĞUK SEMT   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin