SADECE SUSMAK

964 78 6
                                    

O hayatımda gördüğüm en mükemmel yüze ve en mükemmel fiziğe sahip tek erkekti.İlk defa bir erkeğe bu kadar hayran bakışlar attığımı fark ettim ve onu tepeden tırnağa acele etmeden incelemeye koyuldum.Harika açık kahve tonunda gözleri ve parlak koyu renkli saçları vardı boyu benden en az on santim uzundu ve giydiği formalara rağmen belli olan kaslara sahipti.Murat,hayranlıkla yeni gelen çocuğu incelediğimi fark etmiş olmalıki bana tuhaf bakışlarından birini attı bunu hissederek ;

"Ne var!" diye giriştim.

"Bakıyorumda yeni gelen çocuk ilgini çekmişe benziyor"

"Off saçmalama"

"Hayır yani bir şeye benzese seni anlayacağım da bir şeye benzemiyor"

Berra,Ezgi ve ben ne saçmalıyorsun sen bakışlarını attıktan sonra

Ezgi, " Yoksa kıskandın mı" deyince üçümüzde güldük.

"Bence Murat doğru söylüyor. Tipsizin teki." Hepimiz Halile bakıp aynı bakışları ona da attık.

"Tamam anlıyorum kıskandınız ama niye belli ediyorsunuz ayrıca tipsiz mi?? Lütfen, çarpılacaksın"

Ezgi ve Berra beni destekleyen bir kaç şey söyledi ve tam o sırada Halil ağzını açıp bir şey söyleyecektiki ders zili çaldı buna gerçekten sevindim çünkü bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyordum.

****

Sınıfa girdik ve Berra ile oturduğumuz sıraya doğru ilerledik ikimiz cam kenarındaki önden ikinci sıraya oturuyorduk Murat bizim arkamızdaki sırada Kaan ile birlikte, Ezgi ise bizim çarprazımızda Halil ile birlikte oturuyordu.Ezgi esmer,uzun boylu ve orta kilolu biriydi. Çok güzel değildi evet ama çok dikkat çekici kızlardandı bu yüzden elini sallasa ellisi ama o Halil' i tercih etti.Halil'i sevmiyorum çünkü Ezgi ile sadece popüler olmak için çıkıyordu bunu Ezgi hariç herkes görebilecek seviyede.Onun adına üzülüyorum çünkü Halil'e aşık olduğu -iğrenç-her halinden belli.

Sıramıza yerleştikten sonra sınıftaki erkeklerin toplandığını ve bir şeyler planladığı görüp onlara doğru baktık.

Kaan sırıtarak "Hadi şu yeni çocuğa bir hoşgeldin sürprizi yapalım" dedi

Kaan nefret ettiğim bir diğer insan.Her fırsatta benimle konuşmaya çalışan ve babası okulun sahibi diye burnu havada bir tip.


"Olur. Ne yapalım?"

"Bence kesinlikle ceza alacağı bir şey yapalım şimdiden alışsın"

"Aklıma süper bir fikir geldi"

Son cümleden sonra fısıltıdan başka bir şey duyamadığım için kafamı önüme çevirip çok kötü bir şey yapmamaları için dua ettim nedense onun zarar görmesi fikri tüylerimi dikenlendirdi.Tamam,bu çok garipti.

****

Kapıya doğru baktığımda yeni çocuğun sınıfa doğru ilerlediğini gördüm ve göz göze geldik o anda neden olduğunu anlamadığım bir heyecan sardı içimi bu tarif edilemezdi adeta yüreğimi ısıttı.Bu da ne demek oluyor? Gözlerimi hemen ondan kaçırdım ve önüme bakmaya başladım.

Dersimiz Edebiyat 'tı öğretmenimiz içeri girdi ve herkes ayağa kalktı "günaydın" dedikten sonra yerlerimize oturduk ve hoca yoklama almaya başladı.

Herkes sırayla "burada" dedikten sonra sıra ona geldi

"Deniz SONAT"

Ona doğru kaçamak bir bakış attım, sessizce elini kaldırdı.

Tekrar önüme döndüğümde hocanın yüzünün sinirden kızardığını görünce şaşırdım.Kesin Deniz'e iftira atacakları ana yaklaştığımızı düşünürken hocanın "Kim yazdı bunu" demesiyle bu düşüncemden emin oldum.Herkes eliyle Deniz'i gösterince onun yüz ifadesini yakalamak için yine ona doğru döndüm ama yüz ifadesi aynıydı sanki gerçekten o yapmış gibi,hiç şaşırmamıştı.Hoca Deniz'e "Sen mi yaptın" diye sorunca hoca'nın da şaşırmış olduğunu gördüm.Deniz'in "Hayır ben yapmadım" demesini beklerken kafasıyla hocayı onayladı.

Nee? gerçekten öylece kabul mü etti yani. Bu çocukta tuhaf bir şeyler vardı bunu hissediyorum bundan eminim.

Hocamız "İnkar etmediğine sevindim ama senden beklemezdim.Ayrıca cezalısın 1 saat daha okulda kalacaksın."

Deniz tekrar başını salladı ve hoca derse başladı.Ben de bu sırada Berra' ya baktım o da şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.Ezgi'ye doğru baktığımda hocayı dinliyordu.Fısıldıyarak Ezgi'yi çağırdım iki üç kere adını söyledikten sonra hala bana bakmıyordu.En sonunda dayanamayarak uç kutusunu ona doğru attım ama benim lanet şansım ya da daha doğrusu şanssızlığım sonucu uç kutusu hoca'ya isabet etti.Hoca bana dik dik baktıktan sonra "Anlaşılan Deniz'e yoldaş çıktı" diyerek "Cezalısın Suada sende 1 saat daha burdasın."

Hayııır!1 saat fazladan okulmu?

Resmen işkence.

O an aklıma Deniz'inde cezalı olduğu geldi ve nedense içime bir mutluluk doldu.

Geriye kalan tüm dersler sıkıcı ve bir olay olmadan geçti.Son ders zili çaldı ve Ezgi'ye,Berra'ya, Murat'a sarılıp ayrıldık Halil'e sadece "güle,güle" dedim ve ceza odasının yolunu tuttum.

*****

Sınıfa girdiğimde Deniz çoktan gelip yerleşmişti onun yanına oturdum ve bende yerleştim.Ona doğru baktım ve aman Allah'ım çok yakışıklıydı!

Heyecanımı bastırıp sadece "Selam" diyebildim.Bana baktı ve kafasıyla selam verdi.Bu biraz tuhaftı neden konuşmamıştı?

Birkaç dakikalık boğucu bir sessizlikten sonra

"Naber" dedim

anlaşılan onun konuşacağı yoktu.

Bana bakıp güldü ve hiçbir şey demeden önüne döndü.

Haayıırr! bu gülüş de neyin nesi? Bir insana gülmek bu kadar mı yakışır?

Gülüşü midemde kelebeklerin uçuşmasını sağlarken bana cevap vermediğini fark edince doğru sözcükleri bulmaya çalışıp

"Soruma cevap vermeyi düşünüyormusun?"

Diye sordum.

Beklentili gözlerle ona baktım ve sonuç hiçbir şey.Ağzından tek kelime bile çıkmadı bu beni sinirlendirdi ne yani cidden bu kadar ukala mıydı? birine cevap vermeyecek kadar.

Sinirli bir şekilde

"Evet!!"

Diye bağırdım bu yaptığıma şaşırmış olacak ki bana tuhaf bir bakış attı.

O an kendimi tutamadım ve tüm öfkemi kustum.

"Sen kendini ne sanıyorsun ya? Nasıl bu kadar ukala olabilirsin alt tarafı sana bir soru sordum ve cevap vermek bu kadar zor mu?"

Tepkisini görmek için yüzüne baktım ve o da sinirlenmişti.

Bir hışımla kağıda bir şeyler yazmaya başladı yazdıklarını bitirip kalemi fırlattı çantasını koluna taktı tam o anda zil çaldı ve hızla sınıfı terk etti.O gittikten sonra şaşkın bir şekilde kağıtta yazanları okudum

"Ben konuşamıyorum! lanet olası anladın mı! "

Ağzım bir karış açık kalmıştı.

ENGELSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin