"Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu, seni unutamadı."

Genç kızın gözleri çoktan dolmuştu. Ama kendini kasmıyordu. 'Aksınlar' diyordu. Artık sevdiklerinin karsısında güçlü durmaktan yorulmuştu çünkü. Güçlü durunca da değişen hiç bir şey olmuyordu ki zaten. Adel'de bir süre baktı sevdiği adamın gözlerine. O da şimdi görmüştü o gözlerde ki gizlenmiş duyguları. Kerem'in gizlemeye çalıştığı duyguları... Hala birbirlerini deli gibi seviyorlardı işte. Bu apaçık ortadaydı. İkisi de sonunda görmüştü bunu. Tabi Adel, ek olarak acı da görmüştü genç adamın o gece kadar simsiyah gözlerinde.

Ama olmazdı. Adel yapamazdı. Arada Kerem'in annesi Vildan Hanım vardı. O aralarına kara kedi gibi çökmüştü. Artık gittikçe imkansızlaşıyordu bu aşk... Ya Adel her şeyi Kerem'e anlatacaktı, ya da böyle devam edeceklerdi. Birbirlerini unutmaya çalışacaklardı. Ama genç kız birinci seçeneği düşünmüyordu bile. Çünkü öyle bir şey asla olmayacaktı. Ne de olsa annesiydi. Ne olursa olsun sevdiği adamın annesiyle arasını açamazdı. Yapamazdı işte.

Birden eski donuk bakışlarına geri döndü. Ve kapıya doğru ilerleyip bir kaç defa tıkladı. Kısa bir süre sonra da dışarıdan Hira'nın sesi duyuldu.

"Efendim."

"Hira aç kapıyı." bu sefer de Defne konuştu.

"Barıştıysanız açarız tabi." sesinden sırıttığı anlaşılıyordu. Adel arkasını dönüp genç adamla belki de saniyeler süren bir bakışmanın ardından tekrar önüne döndü.

"Evet barıştık. Açın." sesini normal düzeyde tutmaya özen göstermişti. Hira, Murat ve Defne birbirine bakmaya başladılar. Ve kapıyı da açtılar. Diğerleri salonda oturuyorlardı.

Kapıyı açtıklarında onlara gülümseyerek bakıyorlardı. Fakat Adel'in, ve onun arkasında ki Kerem'in sirke satan suratlarını görünce gülümseyen yüzleri soldu üçünün de. Adel'in sesiyle birlikte üçünün de gözleri onda kaldı.

"Bakın, bir daha böyle bir şey veya buna benzer bir şey..." diyip sustu, ardından derin bir nefes aldı ve devam etti.

"Yani bizi barıştırmaya çalışacak bir şey yapmaya kalkmayın. Çünkü bu asla olmayacak."

İstese çok sertte çıkışabilirdi onlara. Ama onlarında kötü niyetten yapmadığını biliyordu. Barışmalarını çok istiyorlardı ama olmazdı ki. Annesi söz konusuydu. Oğluyla birlikte olmasını istemiyordu ki Vildan Hanım. Adel salona geçip diğerlerinin yanına oturdu. Her biri de genç kıza bakıyordu ama o sadece önüne bakıyordu.

Kerem'de dahil, Hira, Defne ve Murat'ta gelip oturdular salona. Hepsi de sessizdi. Tek kelime etmiyorlardı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Kerem yine 'gidelim' diye tutturmaya başlayınca yavaş yavaş kalkıp gitmeye başladılar. Ve Adel, yine yalnız, kendi düşünceleriyle baş başa kaldı.

**********

Genç adam sabah gözlerini açtığında ilk yaptığı şey odasında, duvarda asılı olan saate bakmak oldu. Daha sabahın 7'siydi. Doğru düzgün hiç uyuyamamıştı. Hep düşünüp durmuştu.

Yavaşça yataktan kalkıp önce banyoya gitti ve elini yüzünü yıkadı. Ondan sonra da odasına geri dönmek yerine balkona çıktı. Hem hava almak istiyordu, hem de yine düşünmek...

Dün akşam Adel'le o odada kilitli bırakıldıklarında olan o konuşmaları düşünüyordu. Artık emindi. Adel boşu boşuna bırakıp gitmemişti onları. O zorunda olmadıkça yalan söylemezdi. Ve o zaman da doğruyu söylediğini biliyordu. Öyle umuyordu en azından.

İNTİKAM MELEĞİ 2 Where stories live. Discover now