so it goes

154 15 55
                                    

Bölüm Şarkısı: So It Goes

2. Bölüm

Gecenin karanlığı kendini çoktan aydınlığa bırakmıştı. Tanrı, bu karanlık gecede bir çok şeye şahit olmuştu. Yaptığım şeyin elle tutulur bir tarafı yoktu. Ya da bu basit bir ihanet değildi. Tanrı, bu karanlık gecede geçen her şeye şahit oldu derken ciddiydim. Kulağa ilahi bir melodi gibi gelen inildemeler, gürül gürül yanan bir şöminenin karşısında eriyen buz parçaları gibi metaforik bir hissiyat, kalp çarpıntıları...

Dudakların birbirine değmesi, iki ruhun birbirine sarılmasından hemen sonra gerçekleşir. Kokun onun kokusu ile bir araya gelir, ruhların arasında harmanlanır. Tenler yatakta büyük bir rol oynuyormuş gibi gözükse bile birbirine sarılma ruhlar ile olur. Seviştikten sonra ise tenler kendini ruhun aromasına bırakır ve yatakta sadece ruhuna dokunan hislerin kokusu kalır.

Olduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Yanımda çıplak bir şekilde melek gibi uyuyan adam, bana kendimi şeytanmışım gibi hissettiriyordu. Gecenin verdiği yorgunluk ve öncesinde tükettiğim alkolden kalan baş ağrısı bedenimi tamamen ele geçirmişti. Yorgunluktan gözlerimi ovuşturdum. Manevi hissiyat olarak kötü hissetmiyordum ama bedenen oldukça yorgun hissediyordum.

Akşam Shakespeare'de alkolü oldukça abartmıştım ama dün gecenin her bir dakikasını, her bir detayını hatırlıyordum. Dün gece her bir zerreme kazınmıştı, yaptığım şeyi farkındaydım. Sevgilimi aldattığımı çok iyi biliyordum. Üstelik dün gece sarhoş olduğum bahanesine sığınamayacak, bu yalanın arkasına saklanamayacak kadar kendimdeydim.

Zayn'i kandırabilirdim ama kendimi kandıramazdım.

Ben erkek arkadaşımı aldatmıştım.

Yanımda uyuyan adam kelimelerin kifayetsiz kalmasının nedeniydi. Yanımda uyumaktan başka yaptığı bir şey yoktu. Beni nasıl bir duruma soktuğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Ne yapacağımı ya da uyanınca ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bu düşünce gerçek dünyaya dönmemi sağladı. Tek gecelik ilişkilerin sabahında sohbet edilmezdi. Her şey gecede kalırdı. En basitinden gece kıyafetlerini partnerin çıkartırken sabah tek başınaydın. Herkes kendi giyiniyordu.

Her şey gecede kalıyordu. O kendini cennet bahçesinde hissettiren tüm hissiyat, dokunuşlar, öpüşler... Hepsi tek gecelik ilişkide kalıyordu. Sabahında ise iki yabancı gibi uyanılıyor, hiçbir şey olmamış gibi hayatın akışına devam ediliyordu. Sevgilisini aldatan bir kadın olarak hayatıma devam etmek zorundaydım. Ne kadar sevgilisinden ayrılacak da olsam onunla ayrılmadan başka bir erkekle ilişki yaşamıştım. Bunu bilmek beni şimdiden yoruyordu ama içimde garip bir his vardı. Gözlerimi yavaşça sağ tarafımda yatan adama kaydırdığımda zerre kadar pişman olmadığımı anlıyordum.

Bir şeyler çok yanlıştı ama çok iyi hissettiriyordu.

Yanımdaki adam kıpırdanmaya başlayınca tüm düşüncelerimden sıyrıldım ve gözlerimi kapattım. Birkaç ufak iniltiler çıkararak inildedi. Gözlerim kapalıydı ama ne yaptığını zihnimde canlandırarak görebiliyordum. Hızlı bir hareketle yatağın ucundan yanıma ulaştı ve kollarını bana sardı. Uyanıp uyanmadığını anlayamıyordum. Sadece nefesini çok yakınımda hissediyordum.

"Birine sarılmayı çok seviyorum." Boğuk bir şekilde mırıldandı. "Özellikle yanımda uyuyan insana sarılmayı çok seviyorum. Ve senin uyumadığını biliyorum."

Dikkat kesilerek onu dinliyordum ki taşı gediğine koydu.

"Uyuyorum." Numara yapıp ben de boğuk bir ses çıkarttım. Bir hırıltı çıkarttı ve bu uyumadığımı bal gibi biliyor olduğu için çıkardığını anlamıştım. Zaman kaybından başka bir şey olmadığını anladığım an yavaşça gözlerimi araladım. Bir çift yeşil göz dün gece gördüğümden daha netti.

miss americana & the heartbreak prince || stylesWhere stories live. Discover now