Kaçak Melek Tomris ve Kadim Tanrı

25 4 1
                                    


Hazırlıklarımı bitirmiştim ve M çırılçıplak üzerinde "X" işaretleriyle karşıma gelmişti. Daha önce bu kadar mükemmel,pürüzsüz ve süt beyazı bir ten görmemiştim. Sırtının 2 tarafında değişik yara izleri vardı ve ne olduğunu sormak istiyordum ama biraz çekiniyordum. Daha fazla dayanamadım ve sordum "Hey! M sırtındaki yara izleri ne?", "Hiçbir şey" diye cevap verdi. Sanırım yine benden bir şeyler saklamak istiyordu ve bende üstelemek istemiyordum çünkü artık ondan daha fazla nefret etmek istemiyordum. Bulunduğu yere utangaç tavırlarla uzandı ve bana "Hadi artık başlamalısın" dedi. Daha fazla uzatıp onu utandırmak istemiyordum bu yüzden mutfağa doğru yürüyerek elime bir bıçak alıp geri döndüm. Yüzünde acı bir gülümseme vardı ve bu gülümse pişman olmama sebep oluyordu. "Neden böyle bir surat ifadesi var yüzünde?" diye bir soru yönelttim ve "Beni öldürdükten sonra tüm anılarımı göreceksin bundan dolayı biraz utanıyorum aslında" cevabını aldım. Bu olay beni bayağı meraklandırmıştı çünkü onun bana hiçbir zaman anlatamayacağı şeyleri öğrenebilecektim. Bıçağı elime aldım ve ilk işaret olan sol göğsüne bastırmaya başladım. Acı hissediyor mu diye yüzüne baktığımda ise koskocaman bir gülümseme ile bana baktığını farkettim. Ağlayacak gibi oldum ve "Sanırım yağmur yağıyor." dedim. Hafif tebessüm ederek "Evin içinde ne yağmuru yağmasından bahsediyorsun sen!" diye bir cevap verdi. O sırada gözümden bir damla süzülerek onun beyaz pürüzsüz tenine düştü, "Bak işte yağmur yağıyor" diyebildim. Hala ağladığımı belli etmek istemiyordum ama elimde değildi, bıçağı sol göğsünden çıkarıp sağ göğsüne soktum. Her bıçak darbesinde yüzü daha da mutlu bir hal alıyordu, son bıçak darbesini vurduğumda elindeki son nefesle "Efendi Xilva sizinle tekrar tanışmak benim için bir onurdur. Lütfen daha sonra size bıraktığım mektupta anlattıklarımı bir okuyun." diyerek elini yüzüme getirdi ve yüzümü okşadı. Birkaç saniye içerisinde yüzümdeki eli yere düşmüştü ve yüzündeki kocaman gülümseme ile nefes almayı kesmişti. Bu sırada bazı sesler duymaya başladım ve karşımda M'i gördüm, Kembral ile konuşuyorlardı. Sanırım bu M'in bahsettiği anılarını görme süreciydi, bu yüzden tüm dikkatimi olaya vererek dinlemeye başladım. "Efendi Kembral lütfen diğer tanrıların çağrısına aldırış etmeyin. İkimizde biliyoruz ki Efendi Xilva kendini bir insanın içine hapsetti. Size söyledikleri dışında herhangi bir hediye bırakmasının imkanı yok, size bir komplo düzenleniyor lütfen dikkatli olun." dedi M. "Tomris, benim için bu denli endişelenmeni anlıyorum fakat onlarda birer tanrı ve bende onlara saygısızlık etmemeliyim." dedi Kembral. Tomris'mi? M'in gerçek ismi Tomris miydi? Bu gerçek beni şoka uğratmıştı çünkü daha önce her ismini söylediğinde kulaklarım tuhaf bir şekilde duyamıyordu. Beni şoka uğratan diğer bir konu ise kadim tanrı ile aynı isme sahip olmamız ve kadim tanrının kendini bir insanın içine hapsetmiş olmasıydı, bu iştede bir tuhaflık vardı ama daha sonra ortaya çıkabilecek bir durumdu bu yüzden önemsemedim ve konuşmaları dinlemeye devam ettim. "Tomris, eğer bana bir şey olursa fanilerin arasında yaşayan Efendi Xilva'yı bulup onu uyandırmanı istiyorum." dedi Kembral bu iş gerçekten çığırından çıkmak üzereydi neler olduğunu bende bilmek istiyordum."Efendi Kembral bulduğum kişinin gerçekten Efendi Xilva olduğunu nasıl anlayabilirim?" diye bir soru yöneltti M, sanırım artık Tomris diye hitap etmeliyim diye düşündüm. "Onu bulduğunda içine ümit dolacak bu şekilde anlayabilirsin."dedi, sanki sahne atlarmış gibi Kembral'ın kontrol altına alındığı ve Tomris'in diğer melekler tarafından götürüdülüğü ana geçtim birden. Tomris'e işkence edip kanatlarını kopartıyorlardı. Bir melek gelip oradaki meleklerin hepsini toplayarak oradan çıktı. Tomris bu anı fırsat bilerek bulunduğu yerden kaçmayı başardı ve fanilerin dünyasına indi. Diğer melekler gelip Tomris'in orada olmadığını gördükleri an tanrılara haber vermek için koşuşturmaya başladılar ve bende onları izledim. Tanrıların hepsi bir araya geldi ve Kembral'ı çağırdılar. "Kembral, senden Tomris'i bulmanı ve onun bu ihanetine karşı onu öldürmeni emrediyoruz." dediler. Kembral'ın gözünden bir damla yaş geldiğini gördüm ve hayal dünyasından uyandım. M'in yani Tomris'in ilk anlaşmayaptığımız zamanında bana söylediği "İçimi ümit dolduruyorsun" lafı geldi aklıma, acaba bu kadim tanrı benim içimde olabilir mi diye düşünmeden edemiyordum. Tomris'in bana yazdığı mektubu okumak için masaya doğru yöneldim ve mektubu elime aldım. Mektupta şunlar yazıyordu."Efendi Xilva, sizinle tekrar tanışabilmek benim için onur vericiydi. Siz her ne kadar beni hatırlayamayacak olsanızda umarım Efendi Kembral'ı içinde bulunduğu durumdan kurtarabilirsiniz. Size en sadık meleğiniz Tomris La Vida.". Bu cümleler gerçekten kadim tanrının benim içinde olduğunu işaret ediyordu. "Neden hiçbir günüm de normal geçmez ki?" diye düşünmeye başladım. Bu aralar o kadar şaşırmıştım ki artık daha fazla şaşırmam dedikçe daha da fazlası oldu, Tomris yerde yatıyordu onu burada bu şekilde bırakamazdım. Daha sonra işime yarayabileceğini düşünerek fazladan aldığım bezlerle iyice sarmalayarak boşalttığım buzdolabına soktum. Tomris'i gömmek için gece olmasını beklemeliydim bu sırada bu yaşadıklarımı birazda olsa hazmetmek için biraz uyumaya karar verdim. Bu birkaç günde o kadar yorulmuştum ki bir an önce her şeyin bitmesini istiyordum. Ortalıktaki kanlı bezleri toplayarak bir çöp poşetinin içine tepiştirdim ve kendimi yatağa attım. Kalbim çok fazla ağrıyordu, yağan yağmuru bir türlü durduramıyordum ve Tomris hakkında düşündüklerim için çok fazla pişman olmuştum ama ilk İran'a geldiğimizde bana anlattığı yalanlar yüzünden hala daha sinirliydim. Böyle saçma bir hikayeye kim inanabilir ki? "Lanet olsun! Seni şimdiden çok özledim M".

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 11, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yeni Bir Tanrının DoğuşuWhere stories live. Discover now