❌ 18. BÖLÜM ❌

En başından başla
                                    

Ona cevap vermezken yürümeye devam ettim ve sonunda eve girmiştik. Giray direk at kata inen merdivenlere yönelince onu takip ettim. Hızla aşağı indik ve koridor boyunca yürüdük. Oldukça basık bir yerdi. Koridorun sonunda büyük kahverengi kapı vardı. Giray'ın büyük adımları ile ona yetişemezken bunu fark etmiş gibi biraz yavaşlamıştı. Ikimiz birlikte kapının önünde dururken Giray bana döndü.

"Partiye hazır ol yeşil kafa, bu gece çok eğlenceli olacak."

Ne demek istediğini anlayamazken birden kapıyı açıp içeriye girmesi bir olmuştu. Kapı tam kapanacakken tuttum ve onun ardından bende içeriye girdim. Oldukça büyük olan yer bir toplantı odasına benziyordu. Ortada kocaman bir masa ve etrafında bir sürü erkek. Odadaki tek kadın olmam oldukça ilgi çekici olmalıydı ki herkes bana bakmıştı. Bende onlara bakarken Giray'ın ne demek istediğini şimdi anlamıştım. Bizim küçük piçler de burdaydı. Giray ve yandaşları tam onların karşılarında oturuyorlardı. Giray'ın yanına doğru gidip onun ve Yağız'ın ortasındaki boş koltuğa oturmuştum.

"Bu ne demek oluyor Giray, bu masaya bir kadın oturamaz!"

Konuşan adam ile bende Giray'a bakarken o bana bakmadan adama baktı.

"Kes sesini Mehmet, bu dediğin kişi dünyadaki en iyi keskin nişancılar arasında yer alıyor."

Adam şaşkınca bana bakmaya başlayınca diğerlerinin ondan bir farkı olmadığını gördüm. Tam karşımda Sancar oturuyordu ve ben genelde ona bakıyordum. Gözlerimi ondan ayırmıyor, etraftaki konuşmaları duymuyordum.

Ona şöyle bir bakıyordum da, hiç değişmediği gerçeği tokat gibi yüzüme çarpıyordu. Ben gittiğimde nasıl bakıyorsa şimdi de aynı öyle bakıyordu. Aynı sertlik, aynı ifadesizlik, ayni duygusuzlukla bakıyordu bana. Hiçbir şey hissetmiyor gibiydi. Gözüne indirilmiş perde onu gölgelendirirken, onu incelemeye devam ettim. Konuşmalarda birkaç kere adımın geçtiğini duymuştum fakat konuşmalara dâhil olmamıştım.

Birden ayağıma aldığım sert darbe ile olduğum yerde sıçramıştım. Ilk girdiğimde benim hakkımda boş yapan adam yine boş yapmaya devam etti. Ah, beni gerçekten sinirlendiriyordu!

"Giray bu korkak kızı nerden buldun Allah aşkına! Şuna bak bir sıkımlık canı varmış gibi duruyor."

Adamdan gözlerimi çevirip Giray'a baktım.

"Şurdaki boşluk sana ne derece yakın?"

Giray düşünürmüş gibi yaptı ve bana döndü.

"Sanırım yedi ceddimden uzak."

Onun bu dediğine yarım ağız sırıtırken hızla belimden silahımı çıkartıp kafasını nişan aldığım gibi vurdum. Aldığı nefes son nefesi olurken, geri bırakmaya zamanı olmamıştı. Silahı belime tekrar koyup arkama yaslanırken, masanın en başında oturan Reis dedikleri adamın dikkatle bana baktığını gördüm ve sadece başımı sallayıp selam verdim. Daha sonrasında bir şeyler daha konuşulmuş ve Reis odadan çıkmıştı. Herkes yavaş yavaş odadan çıkarken sonunda geride sadece Giray, yandaşları ve diğer piç grubu kalmıştı. Kimse hareket etmiyor öylece birbirlerine bakıyorlardı.

"Abi gidelim hadi."

Korel'in yine ödlekliği tuttuğu için Sancar'ı ikna çabasına girmişti.

"Evet abisi, gidin hadi."

Alayla söylediğim sözlerden sonra ayağa kalmış ve duvar dibindeki masanın üzerindeki içkilerden birini alıp içmeye başladım. Pusat aniden ayağa kalmıştı ve oturduğu sandalyeyi yere devirmişti. Bana doğru hızla gelirken az çok ne yapacağını biliyordum. Bana birkaç adımı kala hızla botumun içine koyduğum bıçağı alıp bu sefer bacağına sapladım.

"Ah Pusat ah, ben seni bıçaklamaktan bıktım ama sen delik deşik olmaktan bıkmadın. Ne yapacağım ben seninle böyle?"

Elimdeki bardağı masaya koyup tekrar ona döndüm. Herkes ayağa kalkmıştı ama umursamadım. Bacağındaki bıçağı aldıktan sonra Sancar'a doğru ilerledim. Tam önünde durup bıçaktaki kanı beyaz gömleğine sildim. Ona doğru bir adım daha yaklaştım.

"Ya aldığın her şeyi güzellikle geri verirsin ya da-"

"Ya da ne olur küçük sıçan?"

Bana yönelik bu şekilde ilk defa konuşmuştu, güzel. Elimdeki bıçağı tekrar botuma koyup, işaret parmağımla önce kalbini daha sonra da iki kaşının ortasını işaret ettim.

"Ya burdan ya da burdan vurulursun. Inan bana haberin bile olmaz. Belki uyurken vurulursun. Gözünü açmaya bile fırsatın olmaz. Belki de yemek yerden vurulursun. Aldığın lokma boğazında öylece kalıverir. Ya da belki de yolda yürürken vurulursun. Diğer adımını atamadan, ciğerlerine oksijeni çekemeden, gözlerini kırpamadan vurulursun, vururum. O yüzden benimle sakın inatlaşma. Ya dedigimi yap ya da ben dediğimi yapayım. Karar senin!"

Onları orda öylece bırakmış ve odadan çıkmıştım. Dar koridorda hızla yürüyüp yukarıya çıkarken bir an önce bu lanet yerden çıkmak istiyordum. Arkamdan gelen adım sesleri diğerlerinin de çıktığının belirtisi olurken, onları beklemedim. Büyük demir kapının yanına geldiğim gibi yine o piç kurusu adamı görmüştüm. Bu bana kapıyı açmamıştı değil mi?! Tam adamın önünden geçecekken belimdeki silahı çıkarıp kurşunu namluya sürdüğüm gibi beklemeden bacağından vurdum onu. Dua etsin öldürmemiştim şerefsizi. Bu sefer demir kapıdan hiç beklemeden çıkmış ve arabamın olduğu yere gitmiştim. Arabanın kilidini açmıştım tam kapıyı açacakken başka bir el buna engel olarak kapıyı kapattı ve beni belimden tutarak kendine çevirip sırtımı kapıya yasladı.

Giray dibime kadar girmişti. Yağız ve Poyraz ortalıkta görünmüyorlardı. Giray kendini iyice bana yaslamıştı.

"Noluyor lan?"

Giray kendini biraz daha bana yaslamıştı. Lan bu bana bildiğin dayıyor amına koyayım!

"Asıl sana ne oluyor lan, önüne gelene atar yapıyorsun! Ayrıca Sancar ne yaptı sana da bu kadar sinirlendin?"

"Sanane lan sanane. Seni ne ilgilendiriyor?"

Giray sabır dilercesine kafasını gökyüzüne kaldırınca gözlerim istemsizce adem elmasına takılmıştı. Ne kadar da güzel duruyordu o öyle. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalışırken, yüzünü iyice bana yaklaştırdı.

"Yeşil kafa bundan sonra seni ilgilendiren her şey beni de ilgilendirir. O yüzden anlat."

Vücuduma yayılan sinirle onu itip bağırmaya başladım.

"O piç elimde ne varsa almaya çalışıyor çünkü anladın mı? Her şeyimi! Evimi aldı, arabalarını aldı, silâhlarımı ve tüfeklerimi aldı, tüm yakınlarımı aldı benden. Şimdi de tek arkadaşımı elimden almaya çalışıyor. Canımı alana kadar da durmayacak!"

O kadar çok bağırmıştım ki boğazımın acısıyla yüzümü buruşturdum. Ben öylece yere bakarken Giray beni birden belimden tutarak kendine çekmiş ve sarılmıştı. Kollarını sıkıca belime dolarken bende içimden gelen dürtüyle bir anda kollarımı boynuna dolayıp onu kendime çekerek sarılmasına karşılık verdim.

"Artık ben varım yeşil kafa, artık diğer iki zibidi de var. Yalnız değilsin ve yalnız kalmayacaksın. Ve sana sözüm olsun, senden her ne aldıysa ondan kat ve kat fazlasını alıp sana geri vereceğim. Söz yeşil kafa, söz."

Birden ne değişmişti bilmiyordum, neden böyle bir söz vermişti bilmiyordum, neden sarılmıştı bilmiyordum fakat sadece gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattım ve kendimi onun kollarında karanlığa teslim ettim, onun huzur dolu kollarında...

❌ BÖLÜM SONU ❌

SOĞUK SEMT   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin