üç

1.5K 236 116
                                    

"anlayacağınız bir sıkıntı gözükmüyor ama olası bir tehlike durumu için tedbir amaçlı geceyi hastanede geçirmeniz gerekiyor." tadashi adının kei olduğunu öğrendiği bu çocuğun ciddi bir problemi olmamasına çok sevinse de hastane işini ne yapacaklarını bilememişti. çocuk da her zamanki gibi sinirleri bozulmuş bir ifadeyle ona bakıyordu. onların biraz yalnız konuşması gerektiğini anlayan doktor birazdan tekrar gelmek üzere odadan ayrıldı.

"neyi bekliyorsun?" kei sinirle sormuştu.

"bir arkadaşını falan aramayacak mısın? arayacağın kişi gelene kadar yanından ayrılamam."

"kimseyi aramayacağım. sen de git artık." bunun üzerine tadashi şoka girdi.

"refakatçin olması lazım." çocuk, biraz daha konuşursa tadashi'yi pataklayacakmış gibi bakıyordu. tadashi ise neden bu kadar aksi birine denk geldiğini sorgulamaya başlamıştı. yani tamam, sinirlenmesi çok normaldi ama bu kadar sinirlenmesi değildi. kei sinirle gözlerini kapatıp derim bir nefes aldıktan sonra konuştu.

"buraya çağırabileceğim tek bir arkadaşım var ve o da sen bana çarpmadan beş dakika önce ailesini ziyaret etmek için şehir dışına çıkmak üzere otobüse bindi." dişlerini sıktığı her hâlinden belli oluyordu. "diğerlerini çağırmaktansa kendi kendime ölüp gitmeyi tercih ederim." bunun üzerine tadashi mümkünmüş gibi daha çok üzüldü.

"o zaman sanırım seninle kalmam gerek." kei ona korkuyla karışık bir şokla baktı. itiraz edecekti ki tadashi devam etti. "sonuçta başına bu belayı ben açtım. iyi olduğundan emin olmam gerek. sessiz olurum, söz." aslında normalde diğer arkadaşlarını aramayı tercih edecek olan kei, sırf onun sözünü tutup tutamayacağını merak ettiği için bunu kabul etti.

tadashi telefonunu çıkartıp ev arkadaşını aradı. "tobio." sonra susup karşı tarafı dinledi çocuk. "evet, kötü bir şey oldu." küçük bir sessizliğin daha ardından devam etti. "ben birine çarptım. hayır, o kadar ciddi değil. ama düştü ve kafası kanadı. hastanedeyim şimdi." tadashi karşı tarafı dinlerken kei onun konuştuğu kişinin tadashi'nin yanında gördüğü turuncu saçlı çocuk olup olmadığını merak ediyordu.

"bunları sonra konuşsak." dedikten sonra karşı taraftan bir onay bekledi ve devam etti. "gece gelmeyeceğim. araba otoparkta hâlâ." kei o turuncu saçlı veledi araba kullanırken hayal edememişti. "nasıl anahtarını unutursun? bu hayatımın en kötü günü sanırım." derin bir nefes alıp göz ucuyla hâlâ kafasını tutan çocuğa baktı tadashi. birkaç onaylayan mırıltıdan sonra telefonu kapattı.

"sakın bana o yanındaki küçük çocuğun araba kullanacağını söyleme." tadashi onun kendisine baktığını kabul etmesinin üzerine istemsizce gülümsemişti. bu gülümsemenin üstüne ne dediğini fark eden kei gözlerini kaçırmıştı. onun utanması tadashi'nin çok hoşuna gitmişti.

"yanımdaki çocuk benimle yaşıt. ehliyeti yok ve araba da kullanmayacak merak etme. konuştuğum kişi başka bir arkadaşım."

"senin var da ne oluyor? ehliyet güvenilir bir şey değil benim için artık." tadashi onun bunu yüzüne çarpmaktan vazgeçmeyeceğini anlamıştı, her ikisi için de zor bir gece olacakmış gibi gözüküyordu.

easier | tsukiyamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin