Episode 42 (Sarılmak)

496 21 1
                                    

2 gün sonra...

İnsanlar arasında görünürde yapması en kolay ama maneviyatta en yoğun his uyandıran hareket nedir diye sorsalar ne cevap verirdiniz? Soruyu kendime sorar sormaz zihnimde tek bir kavram kendini belli etti. 

Sarılmak...

Bana göre sarılmak; Karşındaki kişiye kendi dünyanızın kapısını açmak gibidir. Sana güveniyorum artık demektir. Dünyamda, hayatımda, benliğimde yerin var diyebilmenin bir diğer yoludur. Bazen; karşındaki kişi sana tam olarak duygularını anlatamadığı anlarda onun sakinleşmesi için sözsüz teselli etmenin en güzel halidir. 

Sarılmak...

Ne olursa olsun yıkılmaz bir dağ hissiyatını göstermenin en güzel ve samimi kanıtıydı. Bazen yapılan bir hata da, pişmanlıkları dile getirme de sözlerin önemsiz olduğunu ama hissetmenin en anlamlı olduğunu gösteren bir eylemdi. 

Sarılmak...

Bir insana bir insan tarafından bahşedilen en anlamlı ve duygu dolu bir sığınmaydı... 

Sığınıyordum bende arkamdaki koşulsuz güven duyduğum, her bir zerresi güven kokan bu adama. Ona öyle bir sığınıyordum ki, şu dünyada başka hiçbir yer böyle güvenli olamazdı. Akay'a hissettiklerimi öyle sözcüklere dökebilecek kadar güvenmiyordum kendime. Bazen sözcükler o kadar anlamsız geliyordu ki, tek bir dokunuş ile hissettirmek istiyordum. Göğsüne başımı dayayıp, ellerimi sıkıca beline sardığım zaman hissetsin istiyordum ona olan duygularımı, aşkımı, koşulsuz güvendiğimi...

Tutunacak tek bir dalımın o olduğunu tüm gerçekliğiyle kavrasın istiyordum... Avazım çıktığı kadar haykırmak istediğim zamanlar boğazımı bir el sıkıyor gibi geldiği hissettiğimde tek yapabildiğim şey; Akay'a sarılmak oluyordu. Beni o kadar güzel sarıp sarmalıyordu ki... İncitmekten korkar gibi naif ama asla bırakmayacak kadar da sımsıkı. Bir eli karnımın üstünde, diğer eli de yanında ayırmayacak şekilde avucumun içindeydi. Ensemde ki soluğu her hissettiğimde vücudumun bu soluk sesleri ile kendini sakinleştirmesi de işin ayrı bir boyutuydu. Benim sevdiğim adam, öyle bir sahiplenici davranıyordu ki, solukları bile bunu hissettiriyordu. 

Ahh... İçimdeki duygular dışarıya çıkmak için ufacık bir kıvılcımı bekler gibi tetikteydi. Anın verdiği huzur, göz pınarlarımdan bir bir taşarken boğazımda kalan o hıçkırık ise bu huzurlu anı bozmamak için direniyordu. Öyle bir duygu içindeydim ki bir yanım yakıp yıkmak isterken bir yanımda o huzuru her saniyesine kadar benliğime nakış işler gibi işlemek istiyordu. Tabir yerindeyse; kör kütük delicesine kadar aşıktım, arkamda huzurlu uyuyan adama...

Benim adamıma...

Gözlerimden ardı arkası kesilmeyen damlalar yanaklarımda bir yol edinmiş gibi boğazıma kadar akarken, dudaklarımda huzurlu bir tebessüm geziniyordu. Mutluluktan ağlıyordum. Aylar öncesine kadar varlığını bilmediğim  bu kelime son zamanlarda en çok sığındığım bir kelime olarak kendine yer veriyordu. Ben mutluydum... Ben o kadar mutluydum ki, başımın üstündeki o zifiri karanlık bulutların bile bana veda etmesine şahit olurken gülümseyebiliyordum. Bu sefer sahiden gülümsüyordum. Gülümserken; kendimi sıkmıyordum, zorlamıyordum ama kısa kestirip somurtmuyordum. Ve aylar öncesi daha fazla yaşamamak için dua eden ben, şimdi Akay'la birlikte uzun süre yaşamak için yalvarıyordum. Hiç bıkmadan, hiç yorulmadan, hiç pes etmeden yalvarıyordum...

Lütfen, beni ondan mahrum etme...

Düşüncelerimle boğuşurken, ensemdeki nefes bir anda sıklaşıp peşinde karnımda aniden bir sızı oluşmasıyla yerimde kıpırdandım. Akay'ın eli her saniye baskısını artırırken on saniye önceki huzurlu ses solukları aniden isyan edercesine kendini belli ederken kaşlarım ister istemez çatıldı. Akay kötü bir rüya görüyordu. Elini baskısı her defasında artarken canımın yanması da her dakika artıyordu. Sol boşluk yanımdaki baskı iyice arttı ve ağzımdan bir hıçkırık kendini havaya teslim etti. Bir yandan karnımın üstündeki elin baskısını azaltmaya çalışıyor bir yandan da yüzümü sevdiğim adama dönmeye çalışıyordum. Yanında olduğumu hissettirmek istiyordum. İtiraz dolu mırıltılarıyla karnımdaki baskısını azaltmaya çalıştığım gibi yüzümü sevdiğim adam döndüm. Kaşları çatık bir şekilde sık sık nefes alıp vermeye çalışırken sağ elimi kaldırıp o hayran olduğum yüzünde yavaş yavaş gezindirdim. Elim yüzüyle temas eder etmez huzursuz nefes bir anda durdu ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi öylece bir kaç saniye durdu. Elim yanağından çenesine doğru yol alırken, sevdiğim adamın çatık kaşları normale dönmeye başladı. Yüzündeki huzursuz ifade yerini masumluğa bırakırken göz kapakları da hafifçe titreşmeye başladı. 

Ruhuma FısıldaWhere stories live. Discover now