Sermest: yirmi altı

En başından başla
                                    

Histerik bir kahkaha attı. "Yetenek mi? Sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun?"

Bunun bir çok cevabı vardı. Soylu orospu gibi. Tabii bunu da yuttum şimdilik, zamanı gelirdi belki.

"Şimdi, gördüğün gibi etraf kan dolu." Eliyle, zarif bir tavırla, çevresini gösterdi. "Onları temizle."

Orada birkaç şeytan daha vardı, bu görevin içlerinden birine ait olduğuna emindim.

"Benden birini avlamamı ya da kaçırmamı isteyin. Pislettiğiniz şeyi temizlememi değil. Çünkü..." Kesinliği belirtircesine gözlerine baktım. Gülümsedim. "Yapmam."

"Alanzo, her istediğimi yapacağını söylemişti." Kaşlarından teki havalandı. "Ve bunu yapmanı istiyorum."

Sadece durdum.

"O zaman bir soralım, ne dersin?" diyerek başını hafifçe sağa eğdi, zorlayıcı şirin görüntüsünün altında sinsilik yatıyordu. Gözlerini başka bir yöne çevirerek seslendi. "Alanzo?"

Birkaç saniye sonra baş şeytanı tam karşımda, Shiva'nın yanında buldum. Gözlerim ondan kaçmaya çalıştı ama onlarla savaştım, sadece titreyerek korkak korkak emrime uydular. Havanın bir an boğuklaştığını, tek gerçeğimin o olduğunu hissettim. Nefesim kesildi. Bana bakarken asıl beni görüyor olması kendimi çırılçıplak hissettirdi.

Ateş kırmızısına içten içe yalvardım, beni yakmadan çekilsin diye. Öyle de oldu, Shiva'ya döndü.

Shiva bıkkın bir tavırla "Burayı temizlemesini istedim ama reddediyor." dedi.

Balaam'ın gözleri kanları takip etti, ardından da bir hançer keskinliğinde bana döndü. "Oldukça gerekli görünüyor."

Bunu bekliyordum.

Ama o benim sakin tepkimi beklemiyordu.

Kanı, hava yardımıyla olduğu yerden sıyırarak kaldırdım. Kuruyan kanı ısıyı arttırarak tekrar sıvı hale getirdim. Parça parça havada asılı kalan kan birleşti, odanın kenarında duran şeytanın üzerine attım. Şeytan kafasını eğip tişörtündeki kana karşın afallarken Shiva'ya ve Balaam'a baktım. "Daha iyi mi?"

"Evet." diyerek ellerini çırptı. Gözümün önüne beden koruyucusu Lola geldi, henüz Shiva bedeni ele geçirmemişken kesinlikle yaşananlar daha çekilebilirdi.

Balaam pür dikkat bana bakıyorken Shiva koluna dokundu. "Buraya gelmişken bedenlerin ne durumda olduğunu görmek ister misin?"

Balaam başını iki yana salladı. "Gerek yok, herkes zamanında hazır olacak."

"Ama o..." Shiva gözle görülür biçimde gerildi ve başını hemen yanında yatan, kırık bedene çevirdi. "Biliyorsun, bedenini bu şekilde canlı tutmak biraz zor."

"Zorluğuna karar vermek bana kalsın, Beatriz." dedi, parmaklarında büyüsü gezindi. Bedenlerin etrafındaki kara büyü de ona aitti.

"Peki onu canlandırmak istediğine emin misin? Öldüğünden beri uykudaydı. Bilirsin, o..." Shiva doğru kelimeyi aramak için bekledi. "Farklı olanlardan biriydi."

ALANZO BALAAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin