ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

74 0 0
                                    

"DURMA!" Sesim güçlükle çıkıyordu fakat daha fazla haz daha fazla zevk istiyordum. Derimi öyle sert tutuyordu ki nefesimin kesilmesine ramak kalmıştı fakat yetmiyordu. İnlemelerim çığlığa dönüşmüş, o kemikli parmaklar beni okşarken, diğer elini ağzıma götürdü. Güçlükle kendimi kontrol etmeye çalışırken, midemdeki kelebeklerin atağa geçmesiyle inledim ve elini ısırdım. Tepki vermeden çekti, ben ise artık dayanamıyordum. Onu üstümden ittirdim ve direkt bedenimi yatakta yüzüstü çevirdim. Artık onu hissetmek, içimde onun cumhuriyetine karışmak istiyordum. "AH!"

Etrafımı birden karanlık basmıştı, gözlerimi açtığımda yatakta sırılsıklamdım. Kalbim hızlı hızlı atıyor ve nefesimi kontrol edemiyordum. Bir süre gözlerimi kapadım tekrar açtığımda ise nabzım yerindeydi, yorganı üzerimden atıp yatakta doğruldum. Neler oluyordu bana, ben böyle rüyaları en son lisede görüyordum. Saçlarımı ellerimle karıştırdığımda ıslaklığı elimde kalmıştı, aniden yataktan kalktım. Duş almam gerekiyordu gardırobun kapağını açıp, yere eğilerek beyaz havluyu kaptığım gibi banyonun yolunu tuttum. Akabinde ayağımın altından kayan halı, bedenimi sendelese de toparlandım ve hemen holdeki duvara tutundum. Küçük bir acı sesi çıkmıştı ağzımdan, sanırım ayağım burkulmuştu fakat fazla önemsemedim. Kafamı kaldırdığımda içeriden gelen loş ışıkla neye uğradığımı şaşırdım. En son yatarken bütün ışıkları kapadığımdan emindim. Sakince ve emin adımlarla yürümeye çalıştım. Ellerimi salonun kapı girişine sabitlediğim gibi kafamı yavaşça içeriye doğru uzattım. "Siktir, korkuttun!" dedim ani gelen refleksle. Ürkmüştüm fakat aynı zamanda rahatlamıştım da, onu yakın zamanda görmeyi planlamıyordum. Buna sevinmeli miydim? Hem de çok fakat içimi kaplayan huzursuzluğu da hissedebiliyordum. "Döneceğini tahmin etmemiştim." dedim ona doğru yürürken fakat daha fazla yakınlaşmamı istemediğinden ayağa kalktı, "Bir kaç nota defterimi ve bilgisayarımı almaya geldim, geri gideceğim." derken kapıya doğru yöneldi ardından biraz duraksadı ve bana döndü. "Ayriyeten kusura bakma, uyandıracaktım fakat rüyanı bölmek istemedim, çok güzel inliyordun!" dediğinde üzerine ince bir hırka geçirip evi terk etmişti. O üzerine hırkasını giydi ben de tüm mahcubiyetimi... Ardından koşarak kapıyı açıp bağırdım "Buğra!" asansöre binecekken yakalamıştım onu. Dilediğimce yakınlaştım, korkmadan ve çekinmeden. Dibine kadar girdiğimde aramızda iki üç santimlik bir mesafe vardı ve bu sefer susmadım gözlerine bakışlarımı sabitlerken konuşmaya başladım. "Seni seviyorum!" Histerik bir kahkaha atmıştı yeniden ve yalancı bir tebessümle "Sen beni değil sadakatimi seviyorsun. Sen beni hiçbir zaman sevmedin, sen benim en sevdiğim rengi bile sevmedin. Sen siyahtan hep nefret ettin, bense beyazı sen sevdiğin için sevdim. Şimdi belki imkânsız ama beyaz siyahı yuttu, ben siyahı unuttum ve artık gri bir insan olmak istemiyorum." Gözlerimden istemsizce akan yaşlara lanet ettim, bu anda güçsüz görünmek istemiyordum. "Bak, gözlerime bak ve seni ne kadar çok sevdiğimi gör. Sen siyahsın Buğra ve inan ki siyahı sevmeyi denedim. Seni sevdim yetmez mi? Bir saniye!" Koşarak kitaplığın ikinci rafından Şiir Denizi'ni kaptım ve içindeki o bölümü açarak, kapıdan tekrar çıkarken "Bak buradasın" dedim ama o yoktu. Elimdeki adam, gözümün önünde değildi. O an içimdeki tüm kıvılcımları dışarı çıkarmak istercesine bağırdım. Kimse umurumda değildi, o gitmişti ve ben asansörün önünde gözümdeki yaşlarla yere yığılmıştım, koskocaman bir hiçlikle...

***

Saat sabaha karşı bilmem kaçı kaç geçiyordu. Solgun nefesimi bıraktıktan sonra derin bir iç çektim. Soğuk pencere pervazında yan bir şekilde oturmuş, yanaklarımda kuruyan gözyaşlarıyla, dışarıyı izliyordum. Elimde sigara hiç sönmüyor, kuruyan boğazımı yakışı garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Acıma acı katışını seviyordum, belki de bu yüzden onu oldukça sık dudaklarımla buluşturuyordum, dumanını ise artık bana yetmeyen ciğerlerimle... Solumda duran piyanoyla göz göze geldiğimde yutkundum, kitapevinde bana ilk çaldığı müziği işitti kulaklarım. Dans eden ruhumla, içimdeki günah kirli bedenimden çıkarcasına bekledim. Susuzluk zamanım, bağbozumu hayallerle içercesine şarabı özlüyorum. Oysa penceremin kenarında ağzımda şu dizeler ile mırıldanıyordum.

DİLEMMAOù les histoires vivent. Découvrez maintenant