Neşeli Kızın Buruk Tebessümü

85 42 4
                                    

   Ben arya. Hayatımın hiçbir bölümü, hiçbir ayrıntısı ; okuduğum kitaplar kadar mutlu, izlediğim peri masalları kadar harika olmadı. Hiçbir zaman mutlu olduğum zaman o mutluluğum uzun sürmez, daha da kötüsü mutlu olduğum zaman beni bekletmeden hemen kötü bir durum çıkar ortaya. Yaşadığımı hissettiğim çok nadir durumlar olur. Genelde içime kapanık biriyimdir. Hissettiklerimi dışarıya yansıtmayı sevmem çünkü bunun kimsenin umrunda olmadığını bilirim.

    Benim ailem hiçbir zaman diğer bildiğiniz aileler gibi olmamışlardır. Nedenini bende bilmiyorum ama her zaman diğer tanık olduğum ailelere özenmeme izin vermişlerdir. Hiç bir zaman gece gelipte çocuğu üşümesin diye üstünü örten ve kulağına "seni seviyorum" diye fısıldayan ailelerden olmamışlardır. Beni sevgilerinden mahrum bırakmış, ve hiç bir zaman hal hatırımı sormamışlardır. Kısacası, ailem tahmin ettiğinizden bile düşüncesizler bana karşı .Okul hayatıma gelecek olursak sevenim çoktur, fazlasıyla arkadaşım vardır, -Furkan ve Damla'nın yerini kimse tutamaz- derslerim herkesten oranla daha iyidir, genelde devamsızlık yapmam ta ki şu güne kadar. Bugün babamın ölüm haberini aldım. Annem söyledi daha doğrusu. Onu hiç bu kadar yıkılmış göremediğime yemin edebilirim. Sormasaydım nedenini belki de söylemezdi sebebini. Alıştıra alıştıra girdi konuya. Anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini, babam da yoktu ortalıkta ama asla öyle bir şey aklımın ucundan geçmemişti. Annem "baban öldü" deyince resmen ayaklarım yerden kesilmişti. Artık yatağa "bu sefer babam gelip beni öptükten sonra iyi geceler diye fısıldayacak kulağıma" diye giremeyecektim, her gece babamın bana olan tavırları değişsin diye dua edemeyecek,  artık babamın bana, başka babalar gibi davranmasına karşı bir umut barındıramayacaktım içimde... "Bana bir defa bile sarılamadan, bir defa iyi geceler deyip öyle yatağıma göndermeden gidemezdi" diye düşünüyordum. Ama gitmişti, geri dönmeyecek üzere gitmişti, bizi böylece terk etmişti, geri gelmeyecekti. Zaten bir yeri terk eden, ne zaman geri dönmüştür ki oraya... Biliyordum. Hep bilmek bitirse de beni yine biliyordum işte ; hiç kimse terk ettiği yeri geri dönmek üzere terk etmez...

    Gitti öylece, kızına bir sevgi gösterisi dahi yapamadan gitti. Ona ne oldu bilmiyorum, gidenlere ne oluyor bilmiyorum ama kalanlara ne olduğunu gayet iyi biliyordum. Anneme sıkıca sarıldım. Onun şuan  bana ihtiyacı vardı biliyordum çünkü. Ardından öptüm ve yine sarıldım. Kendini benim gibi yalnız, benim kadar yıkık olduğunu bir an olsun unutsun istedim. Biraz sakinleşince merak ettiğim o soruyu sordum tekrardan "Neden bana hiç diğer aileler gibi davranmadınız anne?" ve yine cevap alamayınca koşarak odama çıktım.

    Bu sekizinci kapımı çalmasıydı o kadar açmayacağımı farklı şekillerde dile getirmeme rağmen. Annem endişeli sesiyle "arya şuan sen ne hissediyorsan ben kat be kat daha fazlasını hissediyorum. Seni anlayabiliyorum, hadi açta şu kapıyı konuşalım, dertleşelim biraz." dedi. Gerçekten mi?! Gerçekten şuan mı dertleşmek gelmişti içinden. "Cidden mi?! 15 yıl içinde ne yaptığımı, nelerle uğraştığımı, şu 15 yıl içinde nasıl olduğumu bile sormamışken şimdi mi aklına geliyorum anne? Benimle dertleşmen, konuşman için illa birisinin mi ölmesi gerekiyor anne?!"Ağladığımdan sesim boğuk boğuk çıkmıştı. Kapıyı açmam ve sarılması bir olmuştu. İkimizde ağlamaya başladık. Uzun bir sarılmadan sonra dayanamadım "Anne neden şimdi? Neden o kadar yıl boyunca diğer çocukların annesine özendirdin beni? Neden tüm gece beni sırf, saat daha erken birazdan beraber uyuruz, demeni beklediğim için erken uyumama izin verdin? Neden her gece beni öpmen umuduyla yatağa girdim ben? Neden beni ihtiyacım olduğu sevgide... " devamını getiremeden hıçkırıklara boğulmuştum.

   Sözler etkili olmuştu sanırım, daha sıkı sarıyordu beni. Bu sözler onu sinirlendirmiş ve aynı zamanda yıpratmıştı fark ettim. Ama cevabımı vermedi. Asıl merak ettiğim sorunun cevabını yine vermedi bana. Tek kelime dahi etmiyordu bu beni daha da sinirlendirdi. Parmağımı kapıya doğru işaret ederek "Çık odamdan" dedim. Net ve özdü. Artık odamda kalmasını istemiyordum. Yıllardır beni sevgisinden mahrum bırakan, ardından babasını kaybettiğinden dolayı ona acıdıgından sevgi gösterisi yapıyordu. "Lütfen biraz daha burda kalma..." Dayanamıyordum artık. Beni daha da üzdüğünün farkında değil miydi? "Çık odamdan." Hecelemiştim. Ağır olduğunun farkındaydım, yardım etmek istediğinin farkındaydım ama geç kalmıştı. Yavaşça ve sessizce ağlayarak çıktı odamdan. Kapımı kapatmamıştı tam olarak. Kapımın aralık kalması nefret ettiğim şeyler arasındaydı. Daha bunu bile bilemezken bana nasıl yardımcı olmayı düşünüyordu? "Kapımı tam kapatır mısın?" Sanırım duymamıştı, ya kısık sesli söylediğimden ya da uzaklaştığından bilemiyordum. Ardından ben kapattım.

Neşeli Kızın Buruk Tebessümü Where stories live. Discover now