2-İlk

936 76 2
                                    

Merhaba. İyi okumalar.

-

Ellerim dudaklarımda dudaklarım şaşkınlıkla aralanmış bir şekilde dakikalarca yüzüme yakın yüzünü izledim. Bu kadar yakınken sarılarak uyuyacağımız, onun yüzündeki her noktayı öpebileceğim bir zamanı hayal ediyordum.

Harekete geçmem gerektiğini hissettim. Eğer hayallerim varsa bunları gerçekleştirmek için çabalamam gerekirdi. Kendi kendimle dalga geçer gibi güldüm. Beni küçük üvey kardeşi olarak gören biri için nasıl çabalamam gerekirdi? Ayrıca dünyanın en çirkin insanı iken bu imkansızdı.

Rüzgar'ın ailesi beni 4 yıl önce evlat edinmişti. Başından beri aşıktım ona. Aramızda 2 yaş vardı. Beni ilk gördüğü zaman çok şaşırmıştı. Anlarsınız, insan yeni kardeşini görünce şaşırmış olabilir. 14 yaşındaki kız kardeşine annesinin istediği şekilde davranmak için elinden geleni yapıyordu. Onur kadar sıcakkanlı değildi. Hatta fazlasıyla soğuk kanlı biriydi. Ama 17 yaşında ergen biri iken tanıdığım bu adam başından beri bir abinin yapacağı her şeyi yapmıştı bana. Bazen benimle ve Onur'la maça giderdi. Birlikte izlerdik. Daha doğrusu o maçı izlerdi, ben onu.

-

Güneşin gözüme vurması ile yeni bir berbat güne uyandığımı anlamıştım. Yine de gülümsemeye çalıştım. Hayatı yaşanabilir hale getirmeye çalışıyordum.

Koltuğa yatırılmıştım ve Rüzgar yanımda değildi. Gece yaptığım şey aklıma gelirken Rüzgar merdivenlerden indi. Yüzüm anında kızarırken sakince yutkundum.

Ceketini üzerine geçirirken yanıma yaklaşması ile farkında olmadan gözlerimi ona dikip dudaklarımı birbirine bastırdım. Elini anlıma koyduğunda bir anda elimi kalbime götürdüm. Neyse ki fark etmemişti. Yüzüm büyük ellerinin arasındayken sakin kalamıyordum.

"Ateşin de yok. Neden kızardın? Karnın mı ağrıyor?" Donuk sesiyle sorgular gibi bakarak sorduğu soruya cevap vermeme fırsat olmamıştı.

Hasta görünecek kadar kızarmış mıydım? Lanet olsun!

Onur bize doğru geliyorken Rüzgar elini yanaklarıma koyup ateşimin olup olmadığına baktı. Benim kalbimin patlamasını ister gibi anlıma tekrar dokunduğunda itiraz edemeden kal gelmiş gibi ona bakıyordum.

"Hastaysan okula gitme. Ben hallederim." Teklif sunar gibi konuştuğu zaman Onur'un araya girmesi benim konuşmama engel oldu.

"Abi ben de kalayım yanında."

"Tamam. İsterseniz kahvaltı için bir şeyler aldırayım."

Onur bana bakıp düşünür gibi yaptı. "Olur. Hazal'a ağrı kesici de al."

Rüzgar kafasını sallayıp bize baktıktan sonra evden çıktı.

Az önce neler olur bittiğini algılayamamıştım. Çünkü gerçekten vücudum yanıyordu. Sabah sabah öldürücü hareketler yapması için onu hangi şeytan dürtmüştü?

-

Saatlerdir kitap okumaya çalışıyordum ve Onur dünkü konuyu konuşmak için sürekli beni bölüyordu. Zar zor konuyu değiştiriyordum. Ama sonunda kendimi biraz olsun iyi hissetmiştim.

Vakit geçirmek amaçlı her şeyi yapmıştık. Rüzgar evden çıkmayalım diye bizi uyardığı için dışarı da çıkmıyorduk. Sonunda mutfağa geçip kurabiye yapmaya karar verdik. Ben uyumak istemiştim ama Onur zorlamıştı. Mutlu olmam için şekilden şekile giriyordu.

"Onur ben hiç kurabiye yapmadım."

"Her şeyin bir ilki var."

"Kötü olan, senin de kurabiye yapmamış olman."

"Onun da bir ilki var işte."

Durgundum. Pek fazla bir şey yapmak istemiyordum. Beni okula gitmekten kurtaran Rüzgar'a da minnet duyuyordum. Aşkımı minnetle taçlandırmıştı.

-

Kurabiyeleri fırından çıkarıp kokladık. Kötü görünen pek bir şey yoktu.

Çoktan akşam olmuştu. "Abimi bekleyelim. Gelince kahve yapar birlikte takılırız."

Onun adı geçince gülümsedim.

"Zaten yorgun olacak, yapmasın. Gelince verelim kurabiylerin tadına baksın."

Neşem gün içinde ancak yerine gelmişti. Bunu farkedince tombul yanaklarımı ellerinin arasına bana baktı.

"Sorun olursa bize söyleyeceksin. Söz verdin."

Kafamı onaylar gibi salladım. Sorun olacaktı. Ama söyleyip söylemeyeceğimden pek emin değildim.

Genelde yaptığımız gibi bir film açıp Rüzgar'ı beklemeye başladık.

-

Gelen tıkırtı ile gözlerimi araladım. Rüzgar'ı beklerken uyuklamıştım demek ki. Karanlıkta ona bakan beni farketmemişti. Hoş, aydınlıkta da farketmiyordu. Işığı açık olan mutfağa ilerdi. Onur mutfaktaydı galiba. Konuşmalarını duyamıyordum.

Bir anda karnıma giren sancı ile dudaklarımı dişledim. Yine başkalarının yanına gitmişti. Saatlerce olduğu gibi yıllarca onu bekleyen benim bekleyişim sonlanmamıştı.

Sessizce mutfaktan çıkan ikiliyi kısık gözlerimle incelerken uyanık olduğumu bilmediklerini biliyordum. Karanlıktı.

Rüzgar benim olduğum tarafa bakıp biraz bekledi. Nefes bile almadım. Bir süre sonra gözlerini ayırıp yukarı çıkmaya başladı. Onur da peşinden gitti.

Umudumu birileri benden alsın istiyordum.

-

Nasıl bölüm? Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

İyi günler.

ARAF +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin