26 |

3.8K 228 19
                                    

Hayat bazen en başta vurur insana en acımasız darbesini, küçücük bir çocuk düşün doğduğunda yetim kalmış veya bir yaşlı düşün kimsesi olmayan, bir baba düşün evine ekmek götürebilcek parası olmayan ve birini düşünün har vurup harman savuran,  nerde adalet diyoruz bazen ama adelet değil bu, bu bir sınav ,bu bir hesap soruluş.

İnsan bazen kendi kendine acı yaratıyor, kendi kendine mahfediyor. Ama bilmiyor ki hayatın zorulukları kendi yarattığı acılardan daha kötü, daha ağır sadece acı yaratıp bekliyor insan.

İnsanlar kötüler ve iyiler, her insanın içinde eşit derecede iyilik ve kötülük bulunur önemli olan  doğru olanı seçip yaşamaktır, olmuyor mu hayattan bıktığımız, yaşadıklarımızın ağır geldiği ve hayatımıza son vermek istediğimiz zamanlar, evet oluyor ama bunlarla savaşmak zorundayız.

Belki seni asla sevmeyecek birini sevdin, veya asla sevmeyeceğin biri tarafından sevildin, insan kendini düşünür, nankördür bir başkası kendisi için acı çekerken o acı çektirmeye seçer, ama o da acı çeker bir başkası için düzen böyledir.

Evet doğru olanı bulmak zordur fakat imkansız değildir, imkansızı fırsata çevirmek sizin elinizdedir, unutmayın ki ne isterseniz yapabilirsin, pes etmeden çalışır ve hedeflerinizd en vazgeçmezseniz her şey sizin olur.

İnsanlar kendini beğenmez, kusurlu bulur, biri ten rengini, biri burnunu, biri gözünü, biri dudaklarını, biri kilosunu, biri ise yüzünü beğenmez. Hiç düşündünüz mü bunların sebebi bizler olabilir miyiz diye, insanları yargılıyoruz ne yaşadığını bilmeden, kendini beğenip beğenmediğini bilmeden, sadece yargılayarak yaşıyoruz.

En başlıca hata; yargılamak değersiz hissettiriyor, yetersiz ve imkansız hissettiriyor. Dünyadaki en güzel varlık dahi olsanız insanların düşünceleri bizleri etkiliyor ve kendi mutluluğumuzu bozuyoruz bir çoğumuz.

Unutmamak gerekir, bize verilmiş bir hayat var ve bunu en iyisiyle yaşamamız lazım, en temiziyle, en düzgünüyle, nasıl batırdıysak öyle toplamasını da bilmemiz gerek.

Yani eğer bizler yargılamayı bırakırsak, yargılanmayı bırakırız.

Defterime yazdığım yazıyı bitirdikten sonra geldiğim sahil kenarında ki bankta keyfini çıkartmaya bakıyordum. Aslında kafamın rahatlamasını sağlayan tek yer burasıydı sabah saatleri olan sessizlik insana huzur veriyor olan görüntü tüm kötü görüntü belleklerini sıfırlıyordu.

Yanımda ki hareketlenmeyle kafamı yana çevirdim ve gördüğüm manzara şaşırmamı sağladı bank büyük ve genişti iki kişilik banklardan değildi, belki de beni fark etmemişti dahi ama Baran kulaklığını takmış denizi seyrediyordu.

Haklıydı aslında, son yazdıklarını düşündüğümde bazı şeylerin farkına varmıştım sayesinde ama kırılmıştım, ne kadar haklı olursa olsun ona karşı olan hislerim incildi, ona olan sevgime ihanet edilmiş gibi hissettim, böyle olmayacaktı ya artık varlığımdan haberdar olacak yani anonimin kim olduğunu öğrenecekti ya da ben normal bir arkadaşı olarak hayatına dahil olmaya çalışacaktım.

Hislerim evet 2. Seçeneği seçiyordu ama nasıl arkadaş olacaktım, uzaktan ona bakamazken bile yüzüne saatlerce bakıp nasıl konuşacaktım en önemlisi nasıl arkadaş olacaktım.

Baran sanki biraz karanlığa batmış bir melekti, yaşadığı ne varsa bilmediğim ruhunu derinden işlemiş ve bu işleyiş onu kötü etkilemişti.O bana bir adım gelse belki ben onun ruhunu baştan yaratmasına yardım edecektim ama ben adım atsam dahi o karşılık vermez, veremez.

Kalbi dolu bir insanı sevmek çok zor, oda haklı insan sevdiği veya seveceği kişiyi seçemiyor. Baran haklı bir kalbi doluyken beni sevmesini bekleyemezdim, eğer aynı durumda ben olsaydım konuşmasına beni rahatsız etmesine dahi fırsat vermezdim.

Selamm bölüm sonu aktiflik çok az okuyucu çok az kurgularım arasından benim için anlamı en derin olan kurgum olmasına rağmen keşfedilmedi ve bu beni üzüyor oy ve yorumlarını eksik etmezseniz çok mutlu olurum

Vazgeçtim| TextingWhere stories live. Discover now