δυο

19 5 4
                                    

Kim...Kim Taehyung...

"Ne..."

"Hıh... hala söyleyecek bir şeyin kaldı mı?"

Yerde bağlı ve yara içinde olan Jungkook'un önüne yavaş adımlar ve elinde sigarasıyla gelmişti.

"Söylesene... dinliyorum."

Jungkook'un gözlerinden yaşlar hafifçe süzülüyordu. Kim Taehyung aşalayıcı tonda konuşmaya devam etti.

"Ama cevap vereceğim garantisini veremiyorum...çünkü senin soruların nasıl desem hep karmakarışık...seni tatmin edecek bir cevabın peşine düşüp vaktimi boşa harcayamam...Ah!böyle bir şey nasıl söylerim."

Yüzüne piçimsi bir gülümseme ekledikten sonra.

"Doğru ya...bir önemi yok artık!"

Bu olay tabikide geçmişte kaldı ama Jungkook'un hiç hatırlamadığı bir geçmişte.

****
(Sabah saat 04.00)
Jungkook yattığı yatağından yavaşca kalkmıştı, fakat bir sorun vardı ağlıyordu ama kendisi de sebebini bilmiyordu.

"...hı?.."

Ayağa kalkıp lavaboda yüzünü yıkamaya gitti, fakat hala kafasının içinde şüpheler vardı.

"Sevgilim mi?...bu nasıl olabilir ki?"

(Y/N: altı çizgili yerler içinden konuşma bölümleri yani karakter  sözcükleri dısa vurmadan söylüyor.)

"Saçmalık"

Lavabodan çıkıp salona doğru gitmeye başladı.
Biraz hiddetli davranışlarla kapıyı açıp içeri girdi sinirli bir biçimde.

"Şaka bile olsa! Ne istiyorsun !?"

Kim Taehyung'un dediklerini inandırıcı bulmuyordu. Onun sevgilisinin olduğunu pek hazmedememişti.

"Şey...üzgünüm sanırım biraz sabırsızlık ettim.."

Elindeki sigarayı avucuyla sıktırıp söndürerek cümlelerine devam etti.

"Senin birşeyleri hatırlamış olman bile...beni fazlasıyla..."

Elleriyle Jungkook'un omuzlarını tutu, Jungkook fazlasıyla gerilmiş ve şaşırmıştı.

"Mutlu etti...senin için zor olmalı Jungkook.."

Jungkook tek bir kelime dahi söylememişti sadece susmakla yetindi ve karşısında duran melek yüzlü adama baktı.

"Seni sürekli ama sürekli...arayıp durdum. Günler tıpkı yıllar gibi geçti..seni ararken nasıl bir cehennemdeydim  tahmin bile edemezsin.."

Kimse daha fazla bir şey söylemeden Jungkook odadan çıkıp gitmişti.

Hala sinirliydi hala söyledikleri yalan gibi geliyordu tekrar lavaboya girdi lavabo aynasının karşısına geçip kendine bakmaya başlamıştı.

"Sakin ol...sakin ol"

Gözünde takılı olan bandı çekip yere atı.

"Önemli olan şey kontrol ve doğrulama."

"Dürtüler...sezgiler...ve umut etmek"

"Bunların beni ele geçirmesine izin verme..."

Jungkook muslukları açarak aynanın yüzeyine buharın hakim olmasına izin vermişti.

Bir plan yapmak istiyordu açıkcası burdan kaçmak istiyordu.
Kim Taehyung denilen adama hiç ama hiç güvenememişti.

"Burası ikinci kattaki girişe en uzak olan kapı... eğer tehlikeli bir durum olursa kaçmanın tek yolu bu pencere olur öylemi...o zaman daha iyi bir çözüm bulmalıyım"

"Peki ya söylediği şeyler doğruysa homoseksüellik falan?...böyle şeyleri sadece ayak takımından insanlar yapar...bunu ben asla yapmamam.."

"Tabi canım sadece alt tabakadan insanlar bu tip şeylerden bahseder...o zaman bu herif ayak takımındansa nasıl bu malikane onun olabiliyor!"

Çok sinirli bir biçimde yumruklarını sıktı, fakat aklında ufak bir soru daha vardı.

"Yoksa...bu olabilir mi?"

"Buranın sahibiymiş gibi davranıyor olabilir mi?"

Bu düşünceler ve hala hasta olmanın yorgunluğuyla yatağına geri gitti ve uyuyup sabah olmasını bekledi. Ona sorması gereken bir soru vardı.

****

Sabah uyanır uyanmaz onun yanına gitti.
Ona bu evin kime ait olduğunu sordu cevap beklediği gibi değildi.

"Bu ev mi?...bu ev sana ait Jungkook...günaydın(!) Sabah oldu ... ne oldu rüyanda mı gördünde soruyorsun?"

İçten içe sinirliydi kendini onu incitecek laflar söylememek için zor tutuyordu

"O zaman burası senin miş gibi davranma lan!!"

"Bu herif ne yapmayı düşünüyordu ki ?!"

"Aa...Jungkook sabah odanın düzenini kontrol ettim de...aynan biraz kirliydi..."

Jungkook bir anda neye uğradığını şaşırdı... bu sabah lavabo aynasına çizdiği şeyler aklına gelmişti umarım bir şeyler fark etmemiştir diye umuyordu.

"O küçük orospuya küçük bir kir dahi görmek istemediğimi söylemiştim...bu yüzden onu derhal kovdum..."

Jungkook daha çok şaşırmıştı.

"Dur..ne!?"

"Bu arada kız yirmi üç yaşına basacak mış...ve varoşlarda hasta ailesine ve dört küçük kardeşine bakıyormuş...ailede bir tek o çalışıyormuş ve şimdi o kovuldu kesin açlıktan ölürler."

Jungkook yüzünde sinirli bir ifade ile ağlamakta olan sarışın kıza bakmaya başlamıştı.
Diğer hizmetçi daha "yirmi üç" yaşındaki kıza ağlama diyerek teselli etmeye çalışıyordu.

"Yaptıklarından dolayı ona başka bir iş içinde referans mektubu da yazmayacağım."

Jungkook küfür etmemek için kendini tutmaya çalışıyordu.

"Seni!..."

Taehyung boş gözlerle, o kızın halini hiç umursamazcasına elindeki kahveyi yudumlararak ona baktı.

Memory | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin