26. Bölüm (GEÇMİŞİN İZİ🌾)

En başından başla
                                    

"Hepiniz hoşgeldiniz . Uzun zamandır böyle toplantılar düzenleyememiştik. İnşallah hepinizin hali sıhhati yerindedir."

On iki kişilik dernek üyeleri aralarında kısa ve öz sohbetler gerçekleştirmiş sonunda Avukat Kemal'in söze atılmasıyla oda da sessizlik hasıl olmuştu.

"Saygı değer dernek üyeleri , bugün buraya toplanmamızın asıl sebebini sizlerle paylaşmak istiyorum."

Kemal bey' e odaklanan tüm üyeler sessizliklerini bozmadan konuşulanları dinliyor , konuşulacak olan konuyu bilen Mustafa bey'in dik duran omuzları ise istemsizce yavaş yavaş kendini bırakmaya geçiyordu.

Avukat kemal, üzerindeki gözlerin sahiplerine konuşmasını sürdürdü.
"Biliyorsunuz dört sene kadar önce talihsiz bir olay yaşandı."

Üyelerden Ragıp bey , Mustafa bey'e gözlerini dikerek söze atıldı.

"Evet tüm emeklerimiz kaybolup gitmişti."

Kemal bey ortamı yumuşatmak üzere devam etti.
"Biliyorsunuz ki yaşanan olaydan sonra Mustafa bey, oğlunu tüm haklarından mahrum bırakarak evlatlıktan resmen reddetmişti. "

Üyeler hep bir ağızdan kafa sallayarak ' evet, evet ' cevapları vermişti.

Kemal bey, sözlerini seçerek konuşmaya devam etti.
"Asla tasvip etmediğimiz bir şeydi. Mustafa bey ve Süheyla hanım o günden sonra çok zor günler yaşamış hatta Süheyla hanım felç geçirmişti. Süheyla teyzenin durumu gitgide daha da kötü oluyor , sürekli oğlu Ertan'ı sayıklıyor." Nefes alıp verirken derin bir iç çekerek devam etti. "Biliyorsunuz ki geçtiğimiz günlerde Hanzadelerin daveti vardı. Çoğunuz da bu davete icabet etti. Orada Ertan'ın ortağının konuşmalarına şahit oldum . Ortaklıkları bitmiş ve Ertan gerçekten yaptıklarının bedelini ödüyormuş. Biliyorum bunun gerçeklik payını düşünüyorsunuz. Dedektif Hikmet'i emin olmak için Paris' e gönderdim ve anlatılanların doğru olduğunu , yaşamını ise dilencilikle devam ettirdiği öğrendim."

Birbirleri ile bakışan dernek üyeleri şaşkınlıklarını gizleyemiyor , içten içe tutan 'ah' larının zaferini yaşıyorlardı.

Mustafa bey, konuşacak yüzü kalmadığını düşünerek sessizce anlatılanları dinlemekle yetiniyor, sukunetini bozmuyordu.

Kemal bey, iki avuç içini masaya koyarak devam etti.

"Asıl meseleye gelecek olursak, Süheyla hanım'ın iyileşmesi Ertan'ın dönmesine bağlı. Sizlerden affınıza sığınarak şikayetinizi geri çekmenizi istiyoruz."

Toplantı odasında ' ne?, nasıl yani!' yakarışları yükseliyor, beklemedikleri bu rica karşısında itirazlarını dile getiriyorlardı.

" Değerli üyeler " diyerek sesini biraz yükselten Avukat Kemal devam etti. " Mustafa amca eşinin bu halini görmeseydi inanın sizden bunu istemezdi lakin Süheyla Hanım' ın sayıklamaları çoğaldı. Hastalığına tek çare oğlu Ertan , hepinizin evlatları, hepinizi eşi var lütfen kendinizi Mustafa amcanın yerine koyun ve öyle düşünün. "

Gözlerini Mustafa bey'e dikerek konuşmasını sürdürdü.
"Mustafa amca , size kendini borçlu hissettiği için dernek adına bu şifahaneyi yaptırdı. Eksiklerinide tamamlayıp en kısa zamanda faliyete geçirecek. Sizden tek istediğim bu evraklara imza atarak şikayetinizden vazgeçmeniz.

Üyelerden Ragıp, Mustafa bey' e bakarak konuşmaya başladı.
"Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz Mustafa efendi , kolay affedilecek bir şey değil hak verirsiniz ki."

Mustafa bey kapattığı gözlerini aralayıp elini masaya koydu.

" Sizinle hem fikirim Ragıp efendi. Hanımım gözümün önünde günden güne erimese ne hali varsa görsün der, bağrıma taş basarak hayatıma devam ederdim. Duam odur ki Rabbim sizleri çaresiz bırakmasın . Başına gelmeyen halimi bilemez."

Üyelerin arasından ayağa kalkarak ellerini masaya vuran, Ramazan efendi,
"Hepimiz biliyoruz Mustafa bey'in nasıl bir karaktere sahip olduğunu , Süheyla hanım'ın oğlunu nasıl yetiştirmeye çalıştığını lakin Ertan şeytana uyup yapmış bir hata bunun faturasını bu aileye kesemeyiz. " Kemal' in oturduğu sandalyeye doğru yürürken devam etti. "Ver oğlum evrakları , ben imzalayacağım."

Ardı ardına, Ramazan efendiyi takip eden üyeler tek tek imza atmış en sona Ragıp efendi kalmış,
" Benim bunu biraz düşünmem gerek ." Diyerek oradan ayrılmıştı.

Mustafa bey misafirlerini geçirdikten sonra önünde duran kağıtlara baktı. Fazlasıyla çaresiz , fazlasıyla yorgundu.
Masadan ayrılarak şifahenenin boş koridorlarını adımlıyor aynı anda oğlu Ertan' a sitemler yağdırıyordu.
'Beni düşürdüğün duruma bak! Herkes acıyarak bakıyor babana , herkes beni kendilerine muhtaç görüyor. Kendin gittin kurtuldun da ben senelerdir milletin yüzüne utançla bakıyorum.'

Yalnız kalmasından istifade iki büklüm bıraktığı bedenine elinde tuttuğu hırkasını sararak sahile yöneldi. Ragıp efendi imzasını atmadığı için , artık Süheyla hanım'ın iyileşme imkanı da kalmamıştı bunları düşündükçe kendini çıkmazda gören Mustafa bey , ruhu bedeninden bağımsız saatlerce yol almış, ilkbahar da , yüreğine gelmeyen baharın ayazını yaşıyordu.

Vakit akşama yaklaşmış nasıl geldiğini anlamadan kendini konağın önünde buluvermişti. Kulağına konağın bahçesinden sesler geliyor fakat yaşlı kulakları ne konuşulduğunu anlamıyordu. Bitkin ayakları bahçe yolunda yavaş yavaş ilerlerken , ona doğru bakan iki çift göz görmüştü. Güneşin yansıdığı yöndeki iki beden ona çokta yabancı değildi biri kendi gibi acılarla yoğrulan Erma, diğeri günler önce memleketine dönen Salih di.

Yorgunluktan yanlış gördüğünü düşenerek iki gence yaklaştı . Mustafa bey' i farkeder etmez elini öpmek için harakete geçen Salih ,
" Nasılsın Mustafa amcam." Diyerek heyecanla minnet duyduğu Mustafa bey' e yaklaştı.

Mustafa bey şaşkınlıkla elini öpen gence sarılarak,
"Vay Salih'im doğru görmüşüm demek! Hayır ola ne işin var buralarda..."
Konaktan koşarak çıkan Refika , konuşarak Erma ve Salih' e doğru geliyor Ağacın arkasında kalan Mustafa bey' i görmüyordu.

"Mustafa amca henüz gelmemiş Salih bey, işleri uzadı demek ki . Başka bir hekim bulalım size."
Mustafa bey, Refika'nın konuşmalarını duyunca tedirgin olmuş , Salih'in konuşmasına fırsat vermeden.
"Neyin var oğul , kim hasta, o yüzden mi yollara düştün ." Diyerek telaşla ardı ardına sorular sormuştu.

Salih, telaşlanan Mustafa amcayı sakinleştirmek icin avuçları arasına Mustafa bey'in ellerini alarak konuya açıklık getirmeye koyuldu.
"Sakin ol , telaşlanma Mustafa amca. Haydarpaşa askeriyesine atandım. Ailemle Isparta 'dan kalkıp İstanbul yollarına düştük . Kız kardeşim de yollarda üşütmüş olsa gerek geceden beri ateşi düşmüyor."

" Soğukta üşütmüştür yavrucak, dur hele ben hemen çantamı alıp geleyim, hava kararmadan gidelim."

Erma ,konağa doğru giden Mustafa bey'in arkasından bakarken, Salih'in yarım kalan cümlesinden mektubunu okuduğu anlamışsada başlarında bekleyen Refika dan bir cevap verememişti...

*İlk olarak nasılsınız💞

*Sizce Ertan İstanbul'a dönebilcek mi?

*Erma ile Salih'in durumu ne olacak?

*Emmy ,Füsun, Refika uclusu olaylara dahil olur mu? Olursa nasıl olur?😅

BAŞAKLAR DÖKÜLÜNCE(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin