26. Bölüm (GEÇMİŞİN İZİ🌾)

905 468 69
                                    

Geçmişim de bir gölge,
İzi kalmış yüreğimde ,
ilkbahar olsa da mevsim,
hep ayaz benim kalbim... (1anneninkalemi keyifli okumalar diler...)❤️💞❤️

Mustafa bey , o gün ilk iş olarak eski vakıf kurulunu şifahanenin toplantı salonuna davet etmiş , kendisi ise şifahaneye erkenden giderek, konuyu nasıl açacağını düşünmeye başlamıştı. Sürekli yutkunmaktan kuruyan damağını ıslatmak için masanın köşesinde duran sürahiden bir bardak su doldurarak yudumladı. Ne denir , nasıl söylenir bilmiyor kafasının içinde birbirine karışan düşünceler aklını kaybetme raddesine getiriyordu.

Bir süre öylece düşünen Mustafa bey 'in gözleri , kapıyı çalarak içeriye giren Avukat Kemal'e takıldı. Elindeki bardağı masaya bırakıp , tokalaşmak için elini uzatan Kemal bey' e selam verdi.
"Hoşgeldin Kemal.".

"Hoşbuldum Mustafa amca."

Mustafa bey , derin bir nefes alıp, pencereye doğru yürürken,
"Kemal oğlum, nasıl diyeceğim şikayetinizi geri alın diye ben millete ." Diyerek yakındı.

Kemal bey, kendisine sırtı dönük olan Mustafa bey'in omzuna elini koydu.
"Biliyorum kolay değil lakin sen zaten kendi paranla dernek adına bu şifahaneyi yapmadın mı? Elbet senin gayretlerini görecekler. "

"Orası öyle ama bu rezillik kolay unutulacak bir şey değil be oğul. Tüm üyelerin hayalleri, emekleri bir günde kaybolup gitti . "

"Sen üzülme gerekirse ben konuşacağım, herşeyi anlatarak konuya açıklık getireceğim . Hepsinin evladı var, seni anlarlar elbet."

"İnşallah Kemal, inşallah."

Kemal bey elindeki evrakları masaya bırakırken aynı anda Mustafa bey ile konuşmaya devam etti.
"Birazdan toplanırlar . Şu evraklar imzalandı mı, iki aya kalmaz döner Ertan ."
Kollarını göğsünde birleştirerek , çaresizce düşünen Mustafa bey,
" Süheyla'mın hatırı olmasa İstanbul'a ayak bile bastırmazdım onu ama ne çare ki Süheyla'mın durumu gitgide kötüye gidiyor."

Tüm ayrıntıları inceledikten sonra evrakları masaya vurarak biraya toplayan Kemal bey, dudağının kenarını ısırarak tedirginlikle, oluşan sessizliği bozdu.
"Benim sana bir diyeceğim var Mustafa amca."
Birleştirdiği kollarını gevşeterek iki yanına bırakan Mustafa bey telaşla Kemal bey'in yanına yürüdü.
"Hayır olsun, de hele oğul ne diyeceksin." Diye merakla sordu.

" Şey " dedi avukat Kemal , Mustafa bey'in gözlerinden gözlerini kaçırırken devam etti. "emin olmak için bizim Hikmet'i gönderdim Fransaya .Necip'in dediği gibi bodrum katında eski bir evde yaşıyormuş , yaşamınıda dilencilik yaparak sürdürüyormuş."

Kemal bey, duyduğu karşısında tansiyonu düşen Mustafa bey' i hemen bir sandalye çekerek oturtmuş cebinden çıkardığı dil altı hapını ağzına vermişti. Sakinleyen Mustafa bey,
" Ben onu bu zamana kadar kimseye muhtaç etmedim. Bir de el açıp dileniyor muymuş?"

"Sakin ol Mustafa amcam bu kötü günler de elbet geçecek ."

Avukat Kemal, Mustafa bey'i sakinleştirirken dernek üyeleri yavaş yavaş gelmeye başlamış ne için toplandıklarını merakla bekleyerek kendi aralarında sohbet ediyorlardı.

Yüreğine üşüşen ağırlık ayakta durmasını zorlaştırsada arkadaşları karşısında bir çınar gibi dimdik duruyordu Mustafa bey. Yaşadığı olaylar içinde kıyameti yaşatırken onun yüzünden eksik olmayan tebessümü , dışarıya karşı güçlü duran karakterinin en güzel temsilcisiydi.

Tüm üyeler toplanmış , merakla Mustafa bey'in ağzından çıkacakları bekliyorlardı.
Omuzlarını biraz dikleştirerek , konuşmaya başlayan Mustafa bey,

BAŞAKLAR DÖKÜLÜNCE(Tamamlandı)Där berättelser lever. Upptäck nu