Sonunda bakışlarını çevirmişti birkaç gün bile uzak kalsa özlediği sevdiğine. İçinde ki acı biraz da olsa durulmuştu ona bakarken. Lakin annesinin hıçkırıkları kulaklarını doldururken gözlerinin dolmasını engellemek zor bir çabaydı. Bu yüzden hızla doğrularak kalabalığa bakmıştı. "Yıkılın karşımdan!"

Dağılan kalabalık hızla giderken canlarını kurtardıkları için rahatlamışlardı. Kim Taehyung'un öfkesi hainlerin korkulu rüyası olacaktı.

Taehyung, Jeongguk'a doğru ilerlerken, beyaz tenli titrek dizleriyle doğrulmuş lakin zayıf düşen bedeni yüzünden tekrar yere yığılmıştı. Esmer beden baygın düşen bedeni hızla kolları arasına alırken bakışlarını Namjoon'a çevirip annesini işaret etmişti. Onunla da ayrı ilgilenmeliydi.

Saraya attığı adım ile odasına ilerlerken gür sesinin bir kez daha yayılmasını sağlamıştı. "Hekimi çağırın hemen!" bundan sonra zayıflık yoktu. Herkesin anladığı dil buysa şayet onlara bunu tattırmaktan çekinmeyecekti.

***

Kasvetli ortama siyahtan başka bir renk eşlik etmiyordu. Halk krallarının ölümü ile ağıtlar yakarken, ölümüne neden olan hainin ölü bedeninin önünden geçerken tükürüp lanetler okuyordu.

"Başınız sağ olsun." dedi siyah giyimli son soylu ve onun da cenaze töreni için toplanılan yerden çıkmasıyla etraf boşalmıştı. Kraliçe Kim elindeki ipek mendile göz yaşlarını silerken burnunu çekti. Yutkunsa da boğazına oturan yumru geçmek bilmiyordu. "Ben odama çekileyim, sen de iyi dinlen oğlum." son kez gülümseyerek Jeongguk ve Taehyung'a bakan beden odasına gitmek ve tek başına rahat bir şekilde ağlamak istiyordu.

Jeongguk esmer bedene bakarken göz altlarının çöktüğünü, fark ettirmemeye çalışsa da gözlerinin kızarmasından ağlamasını tuttuğunu anlamıştı. Bu yüzden titrek bir nefes vererek sevdiğinin sırtını sıvazladı. Onun çektiği acıyı kalbinde hissederken, kalbinde ki kiraz ağaçları kışı yaşıyor ve dökülen çiçeklerine ağıtlar yakıyordu. Sessiz kalarak esmer eli tuttu ve odasına çıkmaya başladı. Sevdiğini dizlerine yatırmak ve saçlarını okşayıp yanında olduğunu göstermek istiyordu.

Bu yüzden odaya girer girmez yumuşak yatağa oturdu ve sırtını ahşap başlığa yasladı. Elinden tuttuğu esmer bedeni de çekerek uzanmasını ve başını dizlerine yaslamasını sağladı. Eli yumuşak tutamlara giderken iç çekti ve "Hadi ağla." dedi. "Tutma içinde, ağlarsan rahatlarsın."

Bu sözün ardından esmer bedenin dudakları arasından kısık bir hıçkırık kaçtı. "Koruyamadım." dedi titreyen sesiyle. "Koruyamadım onu. Oyuna geldim, tek bırakmamalıydım onu lanet olası handa." göz yaşları dizlerinde yattığı bedenin kıyafetlerine damlarken beyaz tenli titrek bir iç çekti. Ne dese boştu. Konuşmasıyla geçmezdi ki bu acı. Bu yüzden tek yapabildiğini yaptı. Dizlerinde ağlayan beden, yorulana kadar ağlayıp uykuya dalarken, o bu süre boyunca saçlarını okşadı ve defalarca onu sevdiğini kulağına fısıldadı.

*** 
Kasvetli geçen bir hafta.

Ortalık yavaş yavaş duruluyor herkes normal yaşamına devam ediyordu. Zaten bu kadar basitti her şey. Birini kaybederdik ve arkasından kendi bencilliğimiz için ağlardık. Aradan geçen süre ile de alışırdık buna ve hayat normal hızıyla akmaya devam ederdi.

Kim Taehyung'un tahta çıkması bu geçen bir hafta sonunda gerçekleşecekti ve o gün gelip çatmıştı. Ne kadar babasının acısını yaşamaya devam etse de alması gereken bir sorumluluk vardı. Taç töreninden sonra tamamiyle, babasının emaneti olan bu devlete sahip çıkacaktı.

"Çok yakışıklı oldun oğlum." Dedi kraliçe Kim buruk bir gülümsemeyle. Boy aynasının karşısında oğluyla birlikte aynada ki yansımasını süzüyordu. "Tıpkı baban gibisin. O da taç giyme töreninde göz kamaştırıcıydı. İlk orada görmüştüm onu zaten. Heybetli bedeniyle tacını gururla takmıştı. Şimdi sen de onun gibi olacaksın. Iyi bir kral olacağına eminim."

Esmer beden omzunda duran zarif eli tutarak dudaklarına götürdü. Annesinin sözleri onun için elbet önemliydi ve iyi bir kral olacağına dair içinden bir söz verdi. "Teşekkürler anne. İyi ki yanımdasın."

İkisi de gülümserken çalan kapı ve içeri giren beden ikisinin de tebessümünü büyütmüştü. Jeongguk yüzünde oluşan hayran bir gülümsemeyle prensi süzerken Kraliçe Kim onları yalnız bırakarak odadan ayrılmıştı.

"Çok yakışıklı olmuşsun." Dedi beyaz tenli hayranlığını sesine de yansıtarak. "Hadi çıkar bunları, başka bir şey giyin."

Taehyung gülerek elini uzattı beyaz tenliye ve tutulan eliyle bedeni kendine çekerek aynaya döndürdü. Arkasına geçerek beline sarılmasının ardından çenesini de omzuna yaslamıştı beyaz tenlinin. "Sen de çok güzelsin. Bence sen de bu odada kal, çıkma dışarı."

Jeongguk gülüşünü büyüttü ve burnunu kırıştırdı. Bu hareketiyle bile şirin olan yüzü tavşan dişlerinin eşlik etmesiyle daha da şirin olmuştu. "Olmaz seni tek bırakamam. Ak babalar doluşur etrafına."

Taehyung bir elini sarıldığı belden indirerek daha belirgin olmayan karna götürdü ve okşadı. Burnu da beyaz boyna sürterken küçük bene bir öpücük bıraktı. "Ne kadarlık oldu?"

Jeongguk gülümsedi ve "Bir ayı geçti. Sekiz ay daha nasıl sabredebileceğimi düşünüyorum." Dedi. Büyük bir heyecan duyuyordu bebeklerini kollarına almak için.

"Ben de." Dedi Taehyung. Sesi beyaz tenlinin boynunda soluklandığı için boğuk çıkmıştı.

"Şimdi bu taç töreninden sonra kral mı olacaksın?" Çocuksu bir sesle sormuştu Jeongguk. Bu yüzden esmer bedenden bir kıkırtı çıkmıştı.

"Evet, hem tören için gelen davetliler arasında Jimin ve Yoongi'de var. Jimin seni çok özlemiş."

"Gerçekten mi? Çok sevindim! Ne zamandır arkadaşlık edecek kimsem yoktu. Hoseok da saray işleriyle meşgul. Dong Hyun desen ortalıklarda yok." Diyerek mızmızlanmıştı.

"Benim bebeğim çok mu yalnız kaldı?" Taehyung beyaz boyna tekrar bir öpücük bırakmış ve doğrularak "Keşke oksijenim sen olsan." Demişti. "Kokunu sonsuza kadar soluyabilirim."

Jeongguk kendini saran kolların arasında dönerek kendinden uzun olan bedenin boynuna sarmıştı kollarını. "O zaman hep böyle kalalım. İstediğin kadar soluyabilirsin beni. Hem, ben de senin kokunu solurum." Gözlerini büyütmüş ve dudaklarını büzmüştü. İsteğini kabul ettirebilmek için aklınca şirinlik yapıyordu.

Taehyung gülümsedi ve burnunu karşısında ki bedenin burnuna sürterek "Çok isterdim." diye mırıldandı. "Ama katılmamız gereken bir tören var bebeğim."

Bölüm sonu.

*Çok özür dileyerek bir giriş yapayım şuradan. Bu bölümü yazana kadar canım çıktı yahu. İlk yazdığım sefer de watty 500 kelimelik yazımı silmişti. Sonra bir daha yazdım yine sildi şerro. Pes etmedim bir daha yazdim bin küsür kelimelik bu sefer de benim içime sinmedi jxkjdjdjd

Bu yüzden bir kez daha yazdım ve sonuç bu bölüm oldu. Bunu da içime sinmeden atıyorum zaten. Umarım bu kadar beklemenin sonucu hayal kırıklığı yaşamazsınız :(*

Ayrıca kendinize dikkat edin. Şu virüs olayları gerçekten ciddi bir durum. Umarım sağlıklı bir şekilde atlatırız. 😢

Sizi seviyorum 💜

Prince | TaekookWhere stories live. Discover now