b i r

1.6K 125 95
                                    

Kaç yıl oldu sen gittiğinden beri?
Tam tamına 56 yıl.
Gittin.
18 yaşındaydın.
Çok güzeldin.
Çok zekiydin.
Hayat doluydun.
Aşk doluydun.
Mutluydun.
Okulun bitmişti.
Bir Black'tin
İstediğin her şey olabilirdin.
Bakanlıkta yükselebilirdin.
İksirler, büyüler üzerine çalışabilirdin.
Kendine bir bahçe kurup,
O bahçede kuşlarla şarkılar söyleyebilirdin.
Güçlü bir safkanla evlenip herkesi kıskandırabilirdin
Ama sen O'nu seçtin.

O etraftayken hep farklıydın zaten.
Kızgındın.
Küskündün.
Gergindin.
Benimle bile konuşmazdın.
Evet ailemizin baskıcı tavırlarından nefret ettiğini biliyordum,
'Sırf inadına gidip bir Muggle doğumluyla evleneceğim' dediğini duymuştum.
O 'Muggle doğumlularla' takılmaya başladığını da görmüştüm.
Ama onunla çekip gidebileceğin düşüncesi?
Aklımın ucundan geçmezdi.
Ama sen yaptın işte.
Beni öylece bırakıp gittin.
Yıkıldım.
Mahvoldum.
Evet, kimseye belli etmedim belki, ama içten içe seni hep savundum.
Özgürlüğünü, aşkını, umursamazlığını...
Belki geri döneceğini, hiç değilse mektup yazacağını düşünerek avuttum kendimi.
Ama yok.
Seninle ilgili her şeyi başkalarından duyuyordum.
O 'Muggle doğumlu'yla evlendiğin zaman,
Hamile olduğun zaman,
Bebeğini doğurduğun zaman,
Gelip anneme anlatıyorlardı.
Ama senin ağzından tek bir haber yoktu.
Sana karşı kırgınlığım ve öfkem gün geçtikçe arttı.
Evet, aklıma girmelerine izin verdim.
Senin artık ablam olmadığına inanmaya başladım.
Senden nefret etmek...
İstedim evet
Ama yapamadım.
Aklıma geldi.
Çocukluğumuz,
Yaramazlıklarımız,
Kıkır kıkır gülmelerimiz,
O güzel günlerimiz,
O güzel anılarımız.

İlgi alanlarımız çok farklıydı seninle.
Ben makyaj yapmayı, süslenmeyi severdim,
Dedikodu yapmayı,
Oğlanlar hakkında konuşmayı,
Güzel evimizin güzel bahçesinde güvende olmayı...

Sense sokakları severdin,
Kitapları severdin,
Kuşları severdin,
Ve özgürlüğü...

Ama yine de güzel anlaşıyorduk seninle.
Bir keresinde hani, Bella'nın iksirlerini birbirlerine karıştırmıştık ya.
Sonra odalarımıza kaçıp yaptığımızı görmesini beklemiştik.
Ah, nasıl da korku dolu bir bekleyişti o.
Bella sana kızmıştı tabi.
Bana hiç kızmazdı ki.
Sen de inkar etmemiştin.
Tek başına yaptığını söylemiştin.
Şimdi de inkar etme.
Bir zamanlar beni gerçekten severdin.

Bazen geceleri uyuyamazdım.
Senin odana gelir,
Yanına kıvrılırdım.
Gözlerimizi açık tutamayıncaya kadar konuşurduk.
Sana hayallerimden bahsederdim.
Sen kendininkileri hiç anlatmazdın.
Sen gidince farkettim neden anlatmadığını.
Bizim hayat şeklimize hiç uygun değildi hayallerin.

Yine bir gece sana sarılmış,
Kendimi uykuya teslim etmek üzereyken,
Senin gelecekteki çocuklarına ne isim koyacağımızı söylüyordum.
Bir oğlun, bir de kızın olacaktı.
Canopus.
Nymphadora.
Senin uyuduğunu sanmıştım.
Ama sen duymuşsun.
Ve aklına yazmışsın.
Birkaç yıl sonra
Kızın doğduğunda
Ve ona teyzesinin bulduğu adı verdiğinde
Evet
Beni hala sevdiğini biliyordum.

Güzel yeğenim Nymphadora.
Ona bir kez olsun sarılamadım.
Bırak sarılmayı, onu hiç yakından göremedim bile.
Deli dolu bir kızmış.
Çok da başarılı.
Seherbaz olmuş.
Neler neler yapmış.
Bir kurt adamla evlenmiş.
Asi ruhu annesine çekmiş demek ki.
Bir oğlu olmuş.
Onu sana bırakıp savaşa girmiş.
O gece öldürülmüş.
Onu kendi teyzesi öldürmüş.
Bizim ablamız.
Senin biricik yavrunu, benim biricik yeğenimi.
O gece oradaydım Andromeda.
O gece
Ben
Ruhumu kaybettim.

Aklına gelir miydi Dromeda,
Böyle savrulup gideceğimiz.
Üç kız kardeş.
Her birimiz bir yana.
Biri yıllarını Azkaban'da geçirmiş,
Biri aşkı için tüm dünyayı karşısına almış,
Biri kendince orta yolu bulmaya çalışmış.

Birlikte büyüdüğümüz gibi
Çocuklarımızı birlikte büyütebilirdik.
Birbirimize komşu olup
Öğleden sonraları çay saatleri yapabilirdik.
Birlikte alışverişe çıkabilir,
Bayramları birlikte kutlayabilirdik.
Benim güzel bir ailem var,
Senin de güzel bir ailen vardı.
Başta birbirlerinden nefret edebilirlerdi belki
Ama bizim sevgimiz birleştirirdi onları da
Ama...

Ama bizim birbirimize tahammülümüz yoktu ki
İnkar etme, hayır.
Sen de en az Bellatrix kadar kötüsün.
Ben de en az sizin kadar kötüyüm.
Biz aile olmayı beceremedik.
Başka başka yerlerde aradık kardeş sevgisini.

Madem öyle, dedi hayat da bize,
Madem sizin gururunuz boyunuzdan büyük
O zaman ancak kaybedince anlayacaksınız birbirinizin değerini.
Ve ancak yalnız kalınca öğreneceksiniz aile ne demektir.
Evet kendi ailelerinizi kurdunuz, öyle ya da böyle,
Ama geçmişe sırtınızı dönmek bir hataydı, öğreteceğim bunu size.

Biz çok büyük hatalar yaptık.
Biz sana sahip çıkmadık,
Sana güvenip
Senin yanında durmadık.
Sen de çok büyük hatalar yaptın.
Aileni bir kalemde silip attın.
Hiç yokmuşuz gibi,
Hiç olmamışız gibi.

Ah, Andromeda
Keşke
Keşke gururumu alsaydım ayağımın altına.
Keşke yaksaydım bütün gemileri.
Koşup gelseydim sana.
Engel kalmamıştı önümde.
Kendimden başka.
Ama engellerin en büyüğü de buymuş meğer.
Eğer kırabilseydim kendimi,
Eğer bir kez daha olsun dinleseydim kalbimi,
Seni son bir kez görseydim,
Bir kez olsun sarılsaydım sana,
Şimdi böyle mezarının başında iki gözüm iki çeşme 'keşke' demeseydim.

72 yaşındayım.
Ellerim kırışık artık.
Yüzüm sarkmış.
Saçlarım seyrek ve beyaz.
Ve bu yaşlı kadın,
Bugün tek bir şey söylemek için geldi senin mezarının başına.
Umarım kabul eder ve kalbinde yer açarsın bana.
Özür dilerim.
Her şey için.
Güzel ablam.
Hoşçakal.

Narcissa'dan MektuplarWhere stories live. Discover now