Kalem.

310 46 122
                                    

“ѕαу ѕнıиєє,

ѕαу ѕнıиєє,

ѕαу σиєω,

ѕαу мιинσ,

ѕαу тαємιи,

ѕαу נσиgнуυи, 

ѕαу кєу,

ѕαу ѕнıиєє,

ѕαу ѕнıиєє,

ѕαу ѕнıиєє!” 

***
Kulağımdan çıkmak üzere olan kulaklığımı düzeltip şarkının sesini biraz daha açmıştım. Çalan şarkının Skeleton Flower oluşu bende biraz depresif bir etki bıraksa bile, ruhum, şarkının güzelliğinde kayboluyordu.
Onun sesinin verdiği huzur.. yani.. gerçekten anlatılması çok zor bir şeydi. Yeri gelince insanı gülümsetiyordu, yeri gelince de hüngür hüngür ağlatabiliyordu.

Kim Jonghyun, mükemmel bir insandı. Her şeyiyle, mükemmeldi.

Jonghyun konusunda birçok insan gibi ben de hassaslaşmış gibiydim. Adı geçince bir şeyler oluyordu vücuduma. Gözlerime hücum ediyordu yaşlar. Onu ne kadar iyi şeylerle hatırlamaya çalışsam bile.. zor geliyordu. Bilmiyorum, cidden zor geliyordu.

Kafamı toparlayıp gitmem gereken yere odaklanmıştım. Biraz daha onun hakkında bir şeyler düşünsem, ağlamam an meselesi olacaktı.
Gideceğim yere daha hızlı varmak için çıktığım bu büyük yokuş beni beklediğimden de çok yormuştu. Bu yüzden de kısa bir soluklanma arası vermiştim kendime. Yolun daha hızlı gidileceğini düşünüp bu yokuşu çıkmaya başlasam bile pek işime yarayacak gibi durmuyordu.
Pes etmeyip soluklanmayı bitirmiş ve tekrardan yürümeye başlamışken çalan şarkı bitmiş ve başka bir şarkıya geçiş yapmıştı.

Açılan şarkının ismini ağzıma almak bile kalbimin küçük küçük parçalara ayrılmasını sağlayabiliyordu. Yürümeyi bırakıp telefonumu almıştım elime. Amacım şarkıyı falan değiştirmekti, bir şekilde toparlanmalıydım yoksa yokuşun ortasına çöküp ağlayabilirdim.

Fakat ne olduğunu bilmediğim bir şekilde, elim kapatma tuşuna gitmemişti. Evet, bir yanım şarkı açık kalsın istiyordu ama yokuşun ortasında oturup ağlama kapasitem olduğu için.. kapatmalıydım şarkıyı.

Kendime engel olamayıp sözleri mırıldanmaya başladım.
Neden Elevator? Bu şarkı neden bu kadar ağır geliyor bana, neden..

“Kapanan asansör kapısından yansıyan görüntüm,
Yıpranmış görünüyorum ama böyle olsa bile,
Hâlâ gözlerimi kapatıp nefes almamın nedeni,
Benim için mi, yoksa sürünüyor muyum?
Merhaba, merhaba, selamla.
Bitkin yansımama, merhabalar.”

Bir iki gözyaşım yavaşça yanağımdan geçip yere doğru düşerken küçük bir ses dolmuştu kulaklarıma.
Bir tıkırtı gibiydi ama, tam anlamamıştım ne olduğunu.
Telefondan kafamı kaldırıp bulanık gözlerimle sesin kaynağını aradım bir süre. Ve bulanık da olsa gören gözlerim yokuşun başından süratle yuvarlanan bir kalem gördü.
Siyah ve tükenmez olduğunu düşündüğüm bu kalem aşağıya doğru, hatta, benim olduğum tarafa doğru yuvarlanıyordu.

Kalem, ayaklarımın dibine kadar gelmiş ve ayağıma çarpıp durmuştu. Hiç sorgulamadan kalemi aldım elime. Tuhaf bir kalemdi..
Kapağının hemen altında beyaz bir oyuk vardı ve içinde birtakım sayılar yazıyordu.
“29.02.2020”
Bu sayıların bugünün tarihi olduğunu fark ettim hemen. Daha sonra ise kalemin üstündeki tarihin ne işe yaradığını çözmek için düşünmeye başladım. 

Kim Jonghyun | KalemWhere stories live. Discover now