1.Bölüm

45.3K 272 19
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar buradayım. Önceki hikayelerimin tekrar yayımlanmasını isteyenlerin olduğunu biliyorum ama maalesef bu platform o kurguları kaldıramayacak kadar çocuk ve kıskanç dolu. Fakat yine de bambaşka bir kurguyla gelmek istedim ve yazarken yazmayı ne kadar özlediğimi fark ettim!

Bu kurguyu beğeneceğinizden eminim.

İyi okumalar💫

Derin bir iç çektim tüm yaşadıklarıma. On dokuz yıllık hayatım kadar dalgalı şu deniz, ömründe benim gibisini görmemiş olmalı. Bana acıyan gözlerle baktığına eminim ama neden bana huzur vermekten yana olmadığına anlam veremiyorum. Oysa kendisi değil miydi kargaları boyayıp denizin müptelası eden, onları Istanbul'a hapseden? Beni de birine bağlanacağım kadar temiz ve aşık edecek miydi yoksa benim için başka planları mı vardı?

“Günün nasıl geçti?” Duyduğum soru üzerine başımı daldığım denizden çekip sesin sahibine baktım.

“Her zamanki gibi..”

“Bugün pek tadın yok sanki. Bir sorun mu var?” Her zaman, en az bir sorun vardır.

“Her an neşeli olmak yorucu.. Zaman zaman kendi dünyama çekiliyorum ve dışarıdan canım sıkkınmış gibi görünüyor. Merak etme bir problem yok.”

İnsanlarla iletişim kurarken daima güler yüzlü, heyecanlı ve konuşkan oluyorum elimde olmadan. Bu benim karakterimde var olan bir özelliğim kendi çabamla alakası yok. Fakat ne zaman sussam, kendimi dinlesem, sessizleştiğim için böyle davranmaları beni içten içe sinirlendiriyor. İnsanları hep güldürmeye çalışmak zorunda mıyım palyaço gibi?!

“Kahveni bitirdiysen kalkalım mı?”

Olur anlamında başımı salladım ve o hesabı öderken yanımdaki sandalyeye astığım montumu üzerime geçirip çantamı da alıp kapıya doğru yürüdüm. Arabanın önünde beklerken gelen mesajla telefonuma baktım. Aysel yine benden ders notu istiyordu.

“Kimden gelmiş mesaj?”

Meraklı sesini ve ardından arabanın kilit sesini duyduğumda omuz silkerek cevap verdim.

“Bir arkadaşımdan.”

“Ne tür bir arkadaş bu?”

Ona hayretle bakarken bu tarz bir soru sorduğunda inanamıyordum. Daha fazla uzatmayıp arabanın etrafından dolanıp direksiyona geçti ve ben de bindim. Ama üzerimdeki şoku hala atlatamamıştım çünkü daha önce hiç böyle bir muhabbet geçmemişti aramızda.

“Bana güvenmiyor musun?” dedim dayanamayarak. O ise arabayı çalıştırıp gaza bastı.

Bana güvenmiyordu.

“Sana ihanet etmem. Bana her ne kadar inanmasan da-”

“Sana inanıyorum.” diye ekledi hemen. “Yalnızca emin olmak istiyorum.” Yavaş yavaş sinirlendiğimi hissediyordum. Sanırım ilk kavgamız yaklaşıyordu.

“Demek emin olmak is-“

“Sen yüzüğünü bile takmazken nasıl bu sikik aklım alsın?!” Sesi yükselmiş, direksiyonu tutan parmak uçları beyazlamış, ayağını sabırsızca yere vuruyordu.

Tavrı kabaydı ama haklıydı da.

“Bunun nedenini sana söylemiştim. On dokuz yaşındayım ve parmağımda yüzükle arkadaşlarımın içinde kendimi kötü hissediyorum. Ve kendimi ifade ettiğimde beni anlayışla karşıladığını hatırlıyorum. Görünen o ki kaldıramayacağın bir söz söylemişsin.”

Yüzüne daha fazla bakmak istemiyordum. Sakinleşmeye başladığını görsem de başımı çevirmedim.

“Üzgünüm.. Fazla tepki gösterdim.” Sıkıntıyla ellerini gür saçlarının içinden geçirdi. “Ama bazen seni anlamakta güçlük çekiyorum.” Fark ediyorum. Çünkü beni hiçkimsenin anlamamasına alışmıştım.

Yol boyunca süren derin sessizliğin sonunda eve varmıştık. Yan yana iki yabancı gibi yürüyüp kapıyı açmak için anahtarı eline aldığında kapıyla arasına girdim. Her ne kadar haksız olmasam da onunla kavgalı olmak istemiyordum.

“Ali..Seninle küs kalmak istemiyorum. Yalnızca bir konuda rahatsız olduğunda bunu dile getir ki anlayayım.” Çantamın ön gözündeki yüzüğü alıp parmağıma taktım. “Madem bu senin için önemli, alışmaya çalışırım.” diyerek gülümsedim. “Ama lütfen okulumu bahane edip benden eğitimden mahrum kalmamı bekleme. Hem senin paranla değil kendi bursumla okuyorum orda ve üstelik kyk kredisi ve okuldan başarı bursu alıp sana maddi açıdan yük de olmuyorum.” Gözlerimin dolduğunu hissediyordum.

“Sen bana yük felan olamazsın zaten. Çıkar bunu aklından.” Yumuşayan bakışlarıyla bana bir adım yaklaşıp omuzlarımdan tuttu. “Ayrıca yaptığım şeyin yanlış olduğunun farkındayım. Biraz gergindim ve sana patladım sanırım.” Parmağımdaki yüzüğe bakarken adem elmasının hareket ettiğini gördüm. “insanların evli olduğumuzu bilmesini istiyorum ama istemiyorsan takmayabilirsin.”

İçimdeki huzursuzluğun kırgınlık olduğunu şimdi fark etsem de inatla omzumu silkeledim. “Banane takmak istiyorum.” Kahkahasını işittiğimde kaşlarım istemdışı kalktı.

“Hadi çıkar şunu.”deyip elime uzandığında elimi arkama saklayıp uzaklaşmaya çalışsam da beni kollarının arasına almış ve  kapıyla arasında sıkıştırmıştı bile. Elleri ellerimi sarmalarken gözlerimiz birbirine tutundu. Yakınlığı, burnuma gelen kokusu beni iyice gerip nefesimi tutmama sebep olmuştu. İçine derin bir soluk çekti ve adem elması yavaşça hareket etti  Yakındı.. Çok yakın..

Aniden açılan kapıyla dengemi kaybedecek gibi olduysam da Ali beni hızla kendine çekti ve ben de bir şey olmamış gibi yan tarafına geçtim. Utançtan yalnızca yere bakıyordum.

“Biz de ev boş zannettik, zile felan da basmadık.” Boğuklaşan sesine rağmen gülerek söyledikleri komik gelmişti ve kıkırdamama engel olamadım.

“Fantezinizi böldüm kusura bakmayın. Boş zannetmişlermiş..” Yavuz 'un sinirle söyledikleriyle yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim ki Ali de aynı ifadeyle bana bakıyordu.

Yavuz'un içeri geçmesiyle Ali'nin telefonuna bir mesaj geldi.
“Tamamen aklımdan çıkmıştı!” Mesajı okuyup bana döndüğünde sorgulayan bakışlarıma cevap verdi. “Çok önemli bir toplantı vardı. Akşam yemeğine beklemeyin beni, yiyin siz.”

Kafamı sallayıp ardından kapıyı kapattım. Arkamı dönmemle çığlık atmam bir oldu. Yavuz hemen dibimde ela gözlerini bana dikmişti. Yakınlığı kalbimi kafesinden çıkmak için zorlarken heyecanımı fark etmemesi için dua ediyordum.

“Akşam yemeğine yetişemeyecek mi?” Hayır anlamında başımı salladım çünkü konuşursam sesim titreyebilirdi.

“Hmm..”diyerek bir adım daha yaklaştığında artık nefesini yüzümde hissediyordum. Kokusu beni mest ederken kısık sesi kulağımda yankılandı.

“Desene o zaman bu akşam baş başayız.”

Gönülçelen (+18)Where stories live. Discover now