Bölüm 4

150 12 2
                                    

Sabahleyin Çağla Aykut'un sert dürtmeleriyle uyan-dırıldı. Şaşkınlıkla ona bakarken kapıdaki nöbetçi öğrenci sertçe demirlere vurdu ve Çağla'nın uykusunu iyice açtı.

Çağla anlayamamış bir şekilde etrafına bakınırken Aykut:

—Müdür neredeyse derse girecek. Hadi kalk, dedi.

Çağla şaşırdı ve:

—Derse o mu girecek? Ama- ama sınıfımıza, demişti ki Aykut ona karşısında bir salak görüyormuşçasına baktı.

—Cezadayız! Tabi ki dersimize o girecek, dedi. Lafını henüz bitirmişti ki odaya müdür girdi.

—Aslında sizin gibi öğrencilere ceza sırasında ders verilmesini istemezdim ama sizin gibi boş insanlara iyi bir uğraş olur. Hem sizin için derslerden iyi bir ceza olamaz, dedi müdür sıkkın bir şekilde. Sonra onlara baktı.

—Benimle gelin, dedi ve onları o kattaki başka bir odaya götürdü. Oda bir sınıf gibi dekore edilmişti. İçeri girince müdür kürsüye yönelirken diğer ikisi bir sıraya oturdular. Müdür o sırada yoğun işleri arasında bu boş işle meşgul olmak zorunda olma edasıyla konuşmaya devam etti.

—Diğer öğretmenler bu görevi istediler ama onların dersinize girmesini istemedim- demişti ki Aykut sıkılmış bir edayla:

—Kitaplar. Kitaplarımız yok. Nasıl ders işleyeceğiz? dedi.

—Kitaplar olmadan size ders vermek çok iyi olurdu ama... Şu dolaplar burada süs durmuyor. Kalk! Oradan Tarih kitabını al ve yerine otur! dedi müdür emrederek. Aykut isteksizce dolabın kapağını açtı. Kapağın açılmasıyla dolabın içindeki tozlar havalanmıştı. Aykut tozlardan dolayı güçlüce öksürdü. Müdür memnun olmuş gibi bakınca Aykut müdürü mutlu etmemek için orada nefes almadan duruyor gibiydi. Hızlıca kitapların arasından kitabı alıp Çağla ile kendisinin arasına fırlatırcasına koydu. Ve hızlıca yerine oturdu. Nefretten kısılmış gözleriyle müdüre bakıyordu.

Müdür hafifçe gülümsedi ve:

—İnsanlar düşmanlarını öğrenmeli, değil mi Aykut? dedi. Bu sefer Aykut yarım ağız gülümsedi. Çağla ortamdaki gerginlikten korkmaya başlamıştı.

—Acaba Aykut ne planlıyor? Ben cezamın uzamasını istemiyorum ama Aykut buna pek aldırıyor gibi değil, diye düşündü.

—Ben düşmanlarımı gayet iyi biliyorum! dedi Aykut ve sinsice gülümsedi. Müdür böyle bir cevabı bekliyor gibi bir ifade yaptı ve dersi anlatmaya başladı. Ama o kadar sıkıcı anlatıyordu ki dersi, Çağla neredeyse uyuyacaktı. Göz ucuyla Aykut'u kontrol ettiğinde şaşırdı. Aykut dimdik duruyor ve hiç de uykusu var gibi görünmüyordu. Çağla ona şaşkın şaşkın baktı. Müdür o sırada elindeki kitabın içine gömülmüş halde kitabı okumaya devam ediyordu.

—Eğer elindeki o kitabı içinden okusan ikimiz de bu durumdan daha çok memnun kalırdık, diye düşündü Çağla ve hocanın sıkıcı yüzüne bakmak yerine Aykut'a baktı. Sonra onunla göz göze gelince kitabı tutan Aykut'un ellerine ve kitaba bakmaya devam etti.

—Ne kadar büyük elleri var? diye düşündü Çağla onun ellerine bakarken. Sonra kitabı tutmaya çalışan kendisinin küçücük ellerine baktı.

—Onun ellerinin yanında bir bebeğin elleri gibi kalıyor ellerim, diye düşündü.

Zil çaldığında Çağla yerinde sıçrayıverdi. Sanki birisi onu omzundan dürtmüştü. O sırada müdür şimşek hızıyla dışarı çıktı. Çağla biraz yürümek için ayağa kalktı ve küçücük sınıfta birkaç adım attı.

Ölümsüzler Birliği (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin