Bölüm 3

162 10 0
                                    

Cezanın üçüncü günüydü. Koridorda nöbetçi ve müdür konuşuyordu. Odaya sadece onların sesi geliyordu. Nöbetçinin sesi ikisine de tanıdık gelmişti. Birbirlerinin yüzüne emin olamaz bir şekilde baktılar. Şimdi koridordan uzaklaşan bir ayak sesi duyuluyordu. Ayak sesi kesildikten sonra bir ayak sesinin kendilerine yaklaştığını duydular. O sırada içeriye Aykut'un odasındaki camdan güneş vurdu. Bu da tozları daha belirgin hale getirdi. Tanıdık bir yüz onlara doğru yaklaştı.

Kapıya dayandı ve:

—Vah zavallılar! Böyle tozlu bir yerde mi yaşıyorsunuz? Vah vah! Böcekler bile sizden daha güzel yerlerde yaşıyor, dedi gülerek. Bu Alp'ten başkası değildi. İkisinin de yüzü onun söyledikleriyle buruştu. Çağla Alp'in çevresinde yoğun bir siyah dalga gördü. Aykut da bunu gördü mü diye ona baktığında Aykut'un bakışlarından Alp'e duyduğu nefret belli oluyordu. Çağla, Alp'e baktığında onun tanıdığı, bildiği Alp'ten çok farklı olduğunu fark etti ve istemese de Aykut'un dediklerinin doğruluğunu kabul etmek zorunda kaldı.

—Ne işin var burada? dedi Aykut öfkeyle. Alp haince sırıttı.

—Nöbetçiler nasıl seçiliyor biliyor musun? dedi Alp onlara bakarak. Aykut ve Çağla sıkılmış bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı.

—Sizden nefret edenler nöbetçi olarak seçiliyor ve en çok nefret edenler kazanıyor. Benim gibi, dedi gururla. İkisinin de beklediği bir cevaptı bu. Sanki o yokmuş gibi davranarak koltuklarına oturdular. Alp kendisinin yokmuş gibi davranılmasından hoşnut olmamıştı. Yeni-den konuşmaya başladı.

—Sizin buraya geliş sebebiniz benim öyle değil mi? O gün peşimden Çağla'nın geldiğini görmüştüm ve bunu müdüre ben haber etmiştim hatta. Onu Aykut'un suçlu olduğuna da inandırdım. Müdür ne kadar da salak biri, değil mi? dedi. İkisinin öfkeli bakışlarını gördüğünde Alp'in yüzüne gülümsemesi yayıldı.

Aykut öfkeyle parmaklıklara yapıştı ve:

—Bunu biliyordum! Sen adi birisin! dedi.

—Adi olabilirim ama bu benim hayatımı kurtarıyor. Aptal olsaydım şimdi ben de burada sizin gibi cezada olurdum.

Aykut öyle öfkelenmişti ki parmaklıkların arasından Alp'in boğazına yapışıverdi. Çağla koşup parmaklığa yanaştı ve elinden geldiğince Alp'i onun elinden kurtarmaya çalıştı. Alp kendi çabasıyla kurtulup Aykut'a pis pis baktı.

—Kendi çapında eğleniyor. Ona aldırma, dedi Çağla Aykut'a. Aykut biraz sakinlemişti ki Alp Çağla'ya döndü.

—Bu arada senin arkadaşın var ya, dedi imalı bir şekilde. Çağla kafasını ona doğru çevirdi.

—Ne kadar da salakmış o! Şu anda avucuma düşmek üzere. Üstelik sen ortalıkta yokken ona istediğimi yapabilirim, dedi Alp hain bir şekilde. Çağla ona öfkeyle baktı. Sessizce ona küfür ettiği sırada Aykut öfkeyle Alp'e bir yumruk attı. O sırada oraya müdür geldi.

—NELER OLUYOR BURADA? diye gürledi. Alp sendeleyerek yerden kalktı müdüre doğru gidip acındır-ma yapmaya başladı. Çağla ve Aykut onun bu tavır değiştirmesine hayretle oldukları yerde kalakalmışlardı.

—Sizin hakkınızda ağza alınmayacak birçok küfür ettiler. Size hakaret ettiler. Ben de- demişti ki Alp ağlamaklı bir şekilde Aykut onun sözünü bitirmesine izin vermeden atıldı.

—O BİR YALANCI! SİZE DEDİKLERİNİ ASIL KENDİSİ YAPTI! diye bağırdı. Müdür Aykut'u bir süre süzdü.

Sonra Aykut'a doğru yürüdü ve:

—Sen de kendinden bahsediyorsun. Yalancı olan sensin, dedi sakince. Aykut iyice sinirlenmişti. Alp müdürün arkasından sinsice Aykut'a dönüp gülümsedi.

Ölümsüzler Birliği (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now