5

3.1K 189 229
                                    

Draco arkadaşlarıyla sohbet ederek yemek yiyor, bir yandan da yan gözle Gryffindor masasını kesiyordu. Bugün Pansy ve Blaise oldukça keyifsiz ve soğuk duruyordu. Tartışmış olmalılardı. Ama Draco onların gece barışacaklarını biliyordu. Sık sık Blaise'in anlattığı o malum geceleri kusmak üzereymiş gibi bir yüz ifadesiyle dinlerdi. En kötüsü de ikisinin birden en yakın arkadaşı olmalarıydı ve yakın arkadaşlarının sevişmelerini dinlemek en son isteyeceği şey bile değildi.

Pansy ortamdaki gergin havadan rahatsız olmuş olacak ki sık sık yaptığı gibi "Granger'la nasıl?" diye sordu.

Draco tek kaşını kaldırdı.

"Ne anlamda?"

"Ona ne zaman çıkma teklif etmeyi düşünüyorsun anlamında."

"Öyle bir şey düşünmüyorum," dedi Draco dehşete kapılmış gibi.

Pansy Draco'nun yüz ifadesini abartılı ve komik bir ifadeyle taklit etti ve kalın bir sesle tekrarladı. "Lanet olsun, hemen şimdi."

Blaise rahatsız bir sesle konuşmaya dahil oldu.

"İnsanları zorlamaktan vazgeç, Pans. Belki de en iyisi bekar olmalarıdır."

Pansy kahkaha attı.

"O zaman biz de bekar hayatına dönmeliyiz, Zabini."

Dişi Slytherin çatalını gürültüyle bırakıp hırsla uzaklaştı.

"Neden böyle dedin ki şimdi, abi?"

Blaise hakarete uğramış gibi "Ben bir şey mi dedim?" dedi. Bir yandan da endişeyle dudağını ısırıyordu.

"Salağa yatma. Boka battın, Blaise. Pansy'yi birazcık tanıyorsam şu an gidip yeni bekar hayatını planlamaya başlamıştır."

"İyi de biz... Tek bir cümleyle ayrılmış olamayız."

"Eh, sözlerine dikkat etmelisin dostum. Yerinde olsam daha fazla burada pineklemezdim."

İyiden iyiye panikleyen Blaise ikiletmefen masadan kalktı ve böylece Draco'nun Gryffindor masasını görmesi kolaylaştı. Hermione ve şu Weasley yan yana oturuyorlardı. Draco birkaç gündür ikisinin aralarının bozuk olduğunu sezmişti, normalde ayrılmamalarına rağmen birlikte oturmaz haldelerdi ama anlaşılan tekrar yakınlaşmışlardı. Büyücü gözlerini devirdi, her ne kadar araları eskisi kadar bozuk olmasa da hâlâ o turuncu kafayı sevmiyordu. Harry'ye karşı bile daha olumlu hissediyordu.

Draco dalgın bir ifadeyle etragı izlemeye devam ederken kardeşi Orion hemen yanına oturdu. Önüne tabak çekip hevesle börek alırken Draco "Neden yemeğe geç kaldın?" diye sordu.

Orion omuz silkti ve "Ceza aldım," diye yanıtladı.

"Kimden?"

"McGonagall falan. Gryffindorların hepsi aynı."

Küçük kardeşi hararetli söylenmesini kısa kesti ve kendini düzeltti.

"Ah, tabii ki Hermione hariç."

Draco gözlerini devirdi.

"Granger, Orion."

"Ama Hermione ona böyle seslenmeme bir şey demiyor."

"Sadece kibar olduğundan."

"Ve bana içten içe bayıldığından."

"Kesinlikle," diye homurdandı, Draco. Sonra da kardeşine abilik taslayarak yemeğini bitirdi ve masadan kalktılar. Orion arkadaşlarıyla Ortak Salon'da ödev yapacağı için zindanlara indi ve Draco da biraz hava almak için bahçeye çıktı.

painkiller // dramione Onde histórias criam vida. Descubra agora