Yutkunup bakışlarını üzerime indiren Taehyung kısa bir süre beni izledikten sonra bakışlarını kıstı.

"Seoul'e dönmemiz için birkaç belge lazım ve muhtemelen bugün içinde çıkar ama tam olarak ne zaman gideriz bilemiyorum. Bir daha uzun bir süre buraya geleceğimizi sanmıyorum ama gelirsek Yeontan'ı da getiririz," diyen Taehyung eğilip burnumun ucuna minik bir öpücük kondurdu. "Son olarak sen çok tehlikeli bir balık olmaya başladın ve beni çok korkutuyorsun."

Yüzümün asılmasına engel olamadan hayal kırıklığı ile Taehyung'a baktım.

"Seni korkutuyor muyum?"

Taehyung kısa süreliğine gözlerini kapattı ve güldü.

"Ella, o anlamda değil. Yine yanlış anladın."

Köpekbalıkları ve Taehyung'un annesi beni korkutuyordu.

"Açıklasana," diyerek ellerimi göğsüne çıkardım ve merakla ona bakmaya başladım.

"Mesela dün gece olduğu gibi aklımı başımdan almandan korkuyorum."

"Bunun neresi korkunç?" diye sordum.

So Ra bana Taehyung'a dokunmak istediğimde iç güdülerim ile hareket etmemi söylemişti. Ben de So Ra'yı dinlemiştim. Bence çok güzeldi. Dudaklarını tenimde hissetmeyi sevmiştim.

"Bunu sana kelimelerle açıklayamıyorum Ella. Aramızda yaşanacak her şeyin bilincinde olduğun zaman bunu tartışalım. Şimdi değil. Çünkü kendini durdurmak zorunda olan sen değilsin."

Taehyung kollarını belime dolayıp beni göğsüne çekti ve saçlarıma öpücükler kondurup yeni bir soru sormamın önüne geçti.

"Madem erken uyandık bugünü birlikte geçirelim. Seni bir yere götüreceğim."

.....

(Taehyung)

Her ne kadar Ella ile şehrin doğal güzelliklerine kapılmayı planlasam da bize katılmak isteyen Hoseok ve Sora yüzünden Cambridge Leisure Park'a gelmiştik.

So Ra ufak bir ameliyat geçirmiş olsa da çok fazla yorulmaması gerektiği için Hoseok ile en üst kattaki kafelerden birindeydi. Biz alış-veriş merkezi içinde gezmeyi bitirince onlara eşlik edebilirdik.

"So Ra, uyuyamamış yine."

Ella'nın üzülerek söylediği şey üzerine derin bir geçirdim. Deri altına yerleştirilen çipi her ne kadar beyin kontrolüne izin verse de aynı zamanda insomnia hastalığına da iyi geliyordu. Şimdi yine eskisi gibi uyku problemi yaşıyordu.

"Sevgilin bir çaresini bulacak," diyerek Ella'ya göz kırptım. Belki Profesör Watson'ın dosyaları sayesinde bir şeyler bulabilirdim.

"Aaaa!"

Dikkati çok çabuk dağılan Ella, mağazadaki mickey mouse peluş oyuncağa bakıyordu. Oldukça meraklı bir tavırla.

Blue Side ❧ VWhere stories live. Discover now