💫1💫

735 58 202
                                    

   - Hadi uyan artık Koushi! Dün de okulunu astın, bunu daha fazla yapmana izin veremem!

   Ah, ne zaman peşini bırakacaksın cidden? Artık okula uyum sağlayamadığımı göremeyecek kadar perdelendi mi gözlerin?

   Yine her zamanki gibi içimden homurdanarak uyumama yardım eden yumuşak yatağımdan kalktım. Odamdaki boy aynasına doğru ilerlerken uyumadan önce giydiğim siyah şortun iplerini biraz sıkıp baştan savma düğüm attım. Niye mi? Çünkü ben bir işe yaramayan, cılız, korkak, zavallının biriyim! Evet yalan söylemiyorum bu benim. Tamam, belki bir ipi sıkılaştırmaktan bu kadar anlam çıkarmam saçma olabilir. Ya da psikolojimin artık tamamen iflas ettiğinin ve kendime olan özgüvenimin yerlerde süründüğünün bir kanıtı olabilir. Ama dostum, her sabah kalktığında odandan çıkmadan evvel çekmecelerine sakladığın kapatıcıları kapıp aynanın karşısına geçiyorsan: dediklerimi anlamaktan zorlanmazsın.

   Eh, çocukluğumda ki gibi gece mavisi tavanıma yapıştırılmış parlak; minik yıldızlara, aynı onun gibi bulutlara, hilal şeklindeki irice aya ve hatta güneşe bakarak mutlu olmam pek mümkün değildi.
   Elimde tuttuğum tenimle uyumlu kapatıcıdan dikkatimi ayırarak odamın bahsi geçen tavanına baktım, ne yazık ki kaşlarımın çatılmasını engelleyememiştim. O neon özelliğini taşıyan ve her birinin üzerinde büyükçe tebessüm eden bir ağız ve neşe saçan gözleri olan yapışkanları hâlâ neden tavanımda tutuyordum? Cevabı basitti, hâlâ çocukluğumda ki gibi karanlıktan korkuyordum. Odamın tavanının her köşesine saçılmış olan mini neon yapışkanlara bel bağlamıştım, bir nevi, onlara muhtaçtım.

   Seslice nefes verip kapatıcıyı bir kez daha kullandım. Sol göz kapağımdan kaşıma kadar yayılmış olan morluğu anca kapatabilmiştim. Ten rengim tekrar normale dönünce aynadaki yansımamdan parlayan, bal rengi gözlerimi gördüm. Eh, ne derler bilirsiniz: herkes mutlu olacağı en az bir özelliğe sahiptir. Sanırım benim kendimde beğendiğim tek yerim gözlerim ve hemen sol gözümün altında ki -her ne kadar kapatıcı yüzünden şuan kimyasal ile derim arasında sıkışıp kalmış olsa da-minik ben.

   Tamam, bu kadar kendimi beğenmek yeter. Çekmeceden kaptığım siyah göz kalemi ile benimin olması gerektiği yere minik bir dokunuş yaptım. Böylesi daha iyiydi, hem de gerçekçi olmuştu. Malzemelerimi geri, yerine koyarken tüm bunlara ihtiyacım olduğunu düşündüğüm günü anımsadım. Hatırlıyorum da, bu ürünleri alırken gözyaşlarıma engel olamamıştım. Çünkü bu zorbalık olayının bir döngüye dönüştüğünü çoktan idrak etmiştim. Herkes eğlence arıyordu ve ben, onların oyuncağıydım. Evet kulağa pek hoş gelmiyor ama öyle. Bazen spor salonuna gitmeye üşenip beni kum torbası olarak kullandıklarını da bilirim. Elbette çok ileri gittiklerinde mecburen annemin haberi oluyordu, çünkü rol yapacak halim kalmıyordu.

   Kendimi kule de hapsolmuş bir prenses gibi hissetmem normal mi? Her gün ejderhalar tarafından hırpalanıyorum da... Ah, durun biraz. Hayal gücüm zıvanadan çıkıp beni prenses ilan etti ama, ben işe yaramaz da olsam yine de erkeğim!

   Nefes verip üstümü giyindim. Bu koca ve çirkin morluğu annem görmeden yok edebilmek için birkaç gündür sabah, yüzümü yıkayamıyordum. Gözümdeki morluğun rengi yavaş yavaş solmaya ve kahverengimsi bir edayla silikleşmeye başladığından ötürü bir yenisinin yakında bedenimde yer edeceğini biliyordum. Yeni morluğun yüzümde olmaması için çoğu şeyi feda edebilirdim. Mesela: annem benim küçükken oynadığım oyuncaklarımı birkaç koliye koyup kapının önüne çıkarttığında, içinden gizlice aldığım gri renkli ayıcığımı verebilirdim. Kafamı çevirip yatağın üzerinde, onca yollanan oyuncaktan sağ çıkıp yine yatağımda yer eden ayıcığımı baktım. Dudaklarım istemsizce bükülürken içimde oluşan, sevgili Kawaii'yi kucaklama isteğine karşı koyamadım. Neredeyse beş dakika önce evden çıkmış olmam gerekmesine rağmen hızla yatağıma atlayıp ayıcığıma sarıldım. Tüyleri, parlaklığını zamanla yitirse de, kül grisi rengi ilk aldığım gün ki kadar muhteşem görünüyordu!

Aşk Nedir, Yenir mi?Kde žijí příběhy. Začni objevovat