5

2.5K 228 227
                                    


Büyük sesli adımları işittiğimde pencereden sesin geldiği yöne doğru baktım. Jimin son hızda eve koşarken gülüyordum, hızlıca ayağa kalkıp kapıyı açtım ve rüzgar gibi önümden geçen Jimin'le birkaç saniye göz kırpıştırdım. Kapıyı geri kapattığımda yerde iki büklüm olmuş, nefes nefese kalan Jimin'e doğru eğildim. "Kanka gelmen cidden 2 dakika sürdü, Seokjin'in dediği gibi götüne motor falan mı taktın acaba?"

"Kanka ben de bilmiyorum, bayır yol olunca bacaklarım nereye doğru sürüklerse oraya uçtum. Bir ara harbiden ayaklarım yerden falan kesildi, havadaydım resmen." dediğinde gülüp başımı iki yana salladım. "Şu an abin buraya yaklaşmış olmalı, bir yere saklan istersen."

"Yok bee." dedi ayağa kalkıp koltuğa doğru geçerken, ben de peşinden gidiyordum. "Senin yanında kılımı bile kıpırdatmama gerek yok, hiçbir şey yapamaz bana."

Dediği şeyle omuz silktim hafifçe, "Sen öyle diyorsan."

"Aç lan kapıyı orospu evladı!" sesini işittiğimde birkaç saniye kapıya doğru bakıp Jimin'e döndüm. "Sanırım abinin götünde de motor varmış, senden pek de geri kalır yanı yok."

Jimin omuz silkti hafifçe, "O gerizekalı anca bana laf atıyor, başka işi yok. Hadi aç kapıyı da başlasın artık action time."

Kapımı kırmasına ramak kalan Seokjin ve bağırışları yüzünden koşar adımlarla kapıya gittim. Kapıyı açtığım gibi içeri girmek için hamle yapınca kolumu araya koyup durdurdum, "Kardeş ağır ol, babanın evi mi?"

Yok kanka bu olmadı, bir de sik istersen.

"Jimin, seni gay orospu!" dedi Seokjin, gözlerinde ciddi bir sinir vardı ve bunun sırf Jimin'in gay olmasından oluştuğunu bildiğim için benim de sinirim bozulmuştu. Homofobik.

"Jimin'e hiçbir şey yapamazsın, boşuna içeri girmeye uğraşma." dedim kaşlarımı çatarak. Hala kolumdan kurtulup içeri gitmeye uğraşıyordu, sanki gücünü bana yettirebilecekmiş gibi.

"Dursana be." dedim sinirle, onu dışarı doğru ittirip ama düşmemesi için kolundan da tuttum hafifçe. Ben de peşinden dışarı çıktım ve kapıyı kapattım. Jimin arkadan "Oooo kaos!" diye bağırınca güldüm hafifçe, "Kanka sen de içeriden bağırma sus bir!"

"Yuh, Namjoon?"

Seokjin'in şaşkın sesini duyduğumda dönüp yüzüne baktım, benim kim olduğumu daha yeni gördüğü için büyük bir şoka girmiş gibi duruyordu. Birkaç saniye bekledikten sonra üstünü silkeledi hafifçe, "Gaylik bulaşmamıştır umarım, ya bulaştıysa!"

Yaptığı harekete göz devirip yüzümü buruşturdum hafifçe. "Senden bana heteroluk geçmediğini göre sana da gaylik bulaşmamıştır hiç merak etme." dedim kollarımı kavuşturarak. "Sırf kardeşin hetero değil diye onu evime kadar kovaladın ama bu sana pek de bir şey kazandırmadı, Chim'e dokunamazsın."

"Sen de benim yakınlarımı benden korur oldun, aşağılık piç." dedi, yumruk yaptığı elini sıkıyordu. "Yoongi, Jimin, Taehyung. Derdin ne? Etrafımdaki insanları benden neden uzaklaştırıyorsun?"

Konuyu çektiği saçma yer yüzünden kaşlarımı çattım, "Senden uzaklaştırmak mı? Özel olarak öyle bir amaca hiç teşebbüs etmedim, saçmalama." dedim bir elimle içeriyi işaret ederken. "Çocuk sırf senden gay olduğunu öğrendiğin için kaçtı, buradaki saçmalığı anlayamıyor musun? Eğer etrafındaki insanları çok seviyorsan onları oldukları gibi kabullen, homofobik biri olursan her zaman yalnız kalacaksın."

Yüzüme sinirle bakıp bir şey söylemediğinde bahçe kapısını işaret ettim. "Ve şimdi de evimden yürü git, çiçeklerle donattığım güzel bahçemin homofobiklik kokmasını istemiyorum."

trouble ¦ namjinWhere stories live. Discover now