"Hayır, değiller. Öyle olsalardı bir köşeye atılmazlardı."

"Zayıf görünmeleri onları işe yaramaz kılm-"

"Neden karımla arama giriyorsun küçük şey?"

"Ne?"

"Neden karımla arama giriyorsun diyorum, kulaklarında sorun mu var?"

"Karınla arana girmiyorum."

"Giriyorsun. Ona beni bırakırsa gelebileceği bir yer vadediyorsun. O da yemeklerini baştan savıyor, kendisine bakmıyor, sürekli bir şeyleri unutuyor çünkü önemsemiyor."

Kihyun göz ucuyla kadına baktı. Zavallı kadın yalnızca kafasını hızla sağa sola sallayabiliyordu.

"Aramıza giriyorsun. Onu buraya kadar takip ettim. Hep buraya geliyor değil mi? Ne zaman mızmızlansa hep buraya geliyor."

"Onu dövüyorsun. Bir yerlere sığınmaktan başka ne yapabilir?"

"Bu normal bir şey. Sahibin sana hiç vurmuyor mu? Gerçi... Vursa aklın başına gelirdi, böyle saçma işlere girişmezdin."

"Söyledim ya, benim bir sahibim y-"

"Yalan. Üstüne bir alfa kokusu sinmiş. Kendi kokun, alfa kokusu biraz da sigara kokusu... Ucuz kokuyorsun."

"Ağzını topla."

"Ne? Doğru değil mi? Böyle bir yerden sorumlu olacak kadar parayı başka nasıl bulmuş olabilirsin ki? Ya sahibin seni pazarlıyor ya da sen birilerinin altına-"

İri adamın sözü Kihyun'un okkalı tokadıyla kesilmişti. O Kihyun'un yakasındaki elini bırakmış yüzünü tutarken Kihyun dişlerinin arasından tısladı.

"Ben bir şirketin sahibinin sağ koluyum. İş dünyasında seçkin bir yerim var ve burayı yürütmede kimseye muhtaç değilim."

"Umursarlar mı dersin?"

"Neyi?"

"Senin gibi bir böceğin ölmesini tabii."

Kihyun daha sözü idrak edememişken mercan rengi tutamlarından kavranıp çekilince ürperdi. Adam Kihyun'u köşeden uzaklaştırıp ortalarda bir yere fırlatıvermişti.

"Sen şimdi kendini önemli görüyorsun ya..."

Hiç beklenmedik bir anda Kihyun'un kafasına doğrultulan silahla herkes dehşete düştü.

"Seni şurada vursam, sonra cesedini alıp cayır cayır yaksam buradakiler de dahil kimsenin umrunda olmaz."

"Ne yaptığını sanıyorsun? Çocukları korkutuyorsun."

"O küçük yaratıkları önemsemek yerine kendini önemse derim. Elimde bir silah var."

"Bir şeyleri ortadan kaldırarak sorunlarını çözmek... Böyle boş tehditlerle ilk kez karşılaşmıyorum."

Aslında ilk kez karşılaşıyordu. Evet, bar çıkışlarında daha önce pek çok kişiyle kavga etmişti. Ama son zamanlarda yaşadığı tüm olaylar bunlardan uzaktı.

Minhyuk'un abisinin kendisini boğmaya çalışması, iri kıyım bir adamın kendisine silah doğrultuyor olması... Gerçekten şans eseri yaşadığını düşünmeye başlamıştı.

Adam silahını bir o yana bir bu yana sallayıp kendisi hakkında hakaretler yağdırırken o sadece bunu düşünüyordu. Hiçbir zaman sandığı kadar güçlü olamamıştı işte, küçük şeylerin üstesinden geldiği için kendini bir şey zannediyordu.

Oturduğu yerde ağlayan Yoonsuk ile göz göze geldiklerinde gülümsedi. Ağzını oynatarak fısıldarcasına:

"Ben iyiyim," dedi.

Essence // KihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin