*Kalbi Saran Nefret Duyğusu*

747 270 368
                                    

Keyifli okumalar...

'Bir varmış, bir yokmuş' diye başlamak isterdim lakin, prensine kavuşan prensesin masalı değil bu.

Bu yüzden;

'Bir yaşamış, bin ölmüş...'

*Bu kitap kafeslenmiş tüm ruhlara ithaf edilmiştir.*

Küçük kız yerde kanlar içinde yatan babasından gözlerini ayırıp abisine döndü.

"Şimdi ne yapacağız?"

Sesi ilk kez bu kadar titriyor, kalbi ilk kez bu kadar hızlı atıyordu.

Abisi küçük kardeşine cevap veremedi. O herşeyin en iyisini bilen, küçük kızın tek güvendiği adam olan abisi ilk kez ne yapacağını şaşırmış çıkmazda hissediyordu.

Ulya titreyen ellerini saçlarına götürüp koparmaya çalışır gibi çekiştirmeye başladı.

Delirecek gibi hissediyordu. Olanları kavramakta zorlanıyor, başından beri berbat halde olan hayatının gün geçtikçe daha da berbatlaşmasını kaldıramıyordu.

"Abi ben o cehennemde yaşayamam. Yalvarırım beni oraya götürmesinler. Abi lütfen. Ben yapamam. Yapamam!"

Aynı cümleleri defalarca kez tekrarlamıştı. En acısı da bu değil miydi? Yalvarıyordu ama hiçbir şeyin değişmeyeceğini o da biliyordu.

Savaş kendisine yalvaran küçük kardeşine birkaç adımda yaklaşıp titreyen ellerini, ellerinin arasına aldı. "Şşş hiçbir şey olmayacak." Kardeşini sakinleştirmek için söylediği şeylere kendisi bile inanmamıştı.

Küçük kardeşi hâlâ hıçkırarak ağlıyordu.

"3 yılın var Ulya."

Küçük kız yutkundu "Abi ben 15 yaşındayım.'' dedi merhamet dilenen sesiyle.

Hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini bilmesine rağmen umutla bekledi. Abisinin özgür kalıcaksın, korkma demesini bekledi. Birikte buradan def olup gitmek ve leza'ya bir daha asla dönmemek istiyordu. Abisi onun yerine "Başka çaren yok...'' diye fısıldadı.

3 yılı vardı. Dilediği gibi yaşaması için ona tanınan 3 yıl.

3 yıl sonra bu cehenneme dönecekti.

18 yaşında...

Ayakta kalmaya bile gücü kalmadığını hissettiğinde ellerini abisinden kurtarıp dizleri üstüne çöktü. Savaş'da Ulya'nın yanına sakince oturup onu kolunun altına alıp göğsüne çekti.

İkisi de bakışlarını onlara bir gün olsun babalık yapmamış babalarının ölü bedenine çevirdiler.

Ulya, babasının kesilmiş boğazından akıp küçük bir gölü oluşturan kana uzun uzun baktı...

Onun için biraz olsun üzülmeyi denedi. Onun için ağlaması gerekirdi değil mi?

Kız çocukları babalarına düşkün olurlardı, babalarını kahraman olarak görürlerdi. O bu gece kahramanını kaybetmişti. Babası için üzülmeliydi.

Oysa onun tek hissettiği saf nefretti.

Yaşadığı ve yaşayacağı her şey için Kenan Karahanlı'dan nefret ediyordu.

Babası onun hiçbir zaman kahramanı olamamıştı...

Owww kalbim çok hızlı atıyor. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.
Yıldıza dokunmak zor olmamalı... :)

ZEN ÇEMBERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin