"Kimin açısından?"

"Şey... Seni oyalıyor muyum?"

"Aslında acil bir işim yo-... Yürü haydi, gezdireyim."

"İkna oldun mu yani?"

"Misafir memnuniyeti falan... Neyse ne, haydi gidelim."

Minhyuk içten içe mutluluk çığlıkları atarken kendisinden zıt yönde merdivene ilerleyen Kihyun'u çok sonradan fark etmişti.

"Nereye gidiyorsun?"

"Merdivenlere..?"

"Asansöre binmeyecek miyiz?"

"S-sen gezinmek istemiyor musun? Her katı dolana dolana ilerleriz diye düşünmüştüm."

"Asansörle en üst kata çıkıp birer birer gezinerek aşağı insek daha mantıklı olmaz mı?"

Kihyun bir süre öylece Minhyuk'a baktı. Asansörün kapısının açılma sesi duyulduğunda Minhyuk'un yanına geldi ve:

"Binmiyor muyuz?" dedi.

Sesinde hafif bir panik vardı ama Minhyuk buna o an için takılmadı. Asansöre önce o, sonra Kihyun bindiğinde en üst kata bastı.

İkili konuşmuyordu. Kihyun ellerini önünde bağlamış zemini izliyordu, gözleri kocaman açılmıştı.

İlk katı geçtiler. İkinci katı da. Fakat üçüncü kata varamadan asansör şiddetli bir gürültüyle durmuştu.

Bununla beraber Kihyun ağlamaklı bir ses tonuyla asansörün duvarına yaslanıp:

"Aman Tanrım!" diye bağırdı.

Minhyuk ise sadece yerinde hafifçe sarsılmıştı. Kendini toparladığında aklına Hyunwoo'nun sözü geldi:

'Aramızda kalsın, asansörlerden korkuyor. O yüzden merdivenle çıkıyor.'

"Siktir, tamamen aklımdan çıkmış!"

Genç alfa kendine içten içe kendine küfürler yağdırırken Kihyun bembeyaz olmuştu. Hafif titriyordu ve duvardan kesinlikle ayrılmıyordu.

"M-Minhyuk... Kaldık mı?"

"Sanırım..."

"Kat arasındayız öyle değil mi? Lanet olsun..."

"Sakin ol, birazdan düzelir."

"Ben sakinim! Ben... Ben sakinim. Ne zaman düzelir?"

"Er ya da geç biri gelip asansörü çağıracaktır. Çalışmadığını görünce de görevliye haber verir diye düşünüyorum."

"Öyle umalım."

Sessizlik içinde geçen on dakikadan sonra Kihyun'un nefes sesleri duyulmaya başlamıştı. Hala aynı pozisyonda duruyordu, Minhyuk'un aklına da onu izlemekten başka bir şey gelmiyordu.

Birkaç kez Changkyun'u aramayı denemişti fakat telefonu çekmiyordu. Aslında zaten o da Minhyuk'un yanına gelecekti, o şekilde sözleşmişlerdi.

Ama ne zaman?

"Ne zaman fark ederler?"

"Bilmiyorum..."

"Fark edecekler... Değil mi?"

"Tabii ki, öyle olmak zorunda. Zaten arkadaşımla burada buluşacaktık. Kimse fark etmese bile o bana ulaşamayıp buraya gelir diye düşünüyorum."

"Tamam..."

"Sen iyisin değil mi?"

"İyiyim... Sadece... Nefes almak zor..."

Essence // KihyukTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang