"Hadi acele edin" demişti.

Belli ki kimse Esma'yı dinlemiyordu. Genç kız koluna giren arkadaşının elini tutmuş

"Carla, sen burda kal ne olur olmaz" demişti. Giderse aklı bhrada kalacaktı.

Genç kız başıyla arkadaşını onaylamış.

"Öyle olsun bakalım" derken Amir bir adım öne atılıp.

"Kendine dikkat et. Lona seninle kalsın bizde doktordan son durumunu öğrenip döneriz"

Esma, gözlerini genç adamın gözlerine dikerken. Bir müddet gözleri takılı kalmıştı. Bu adamı sevmişti bir zamanlar. Gerçekten de sevmişmiydi. Kalbi ardında ki adamı severken nasıl bu adamı sevmişti.

Beni öldür! Ama gitme, benden gitme Esma!!

Bayılmadan önce, o gün kaza da bayılmadan önce, duyduğu son cümle bu adama aitti.

Genç kız yutkunup gözlerini yere indirmişti. Eli yavaşça kalbinin üzerine giderken. Biraz önce Efrahim için değişen kalp ritmi geldi aklına.

Esma başını arkasına çevirip Efrahim ile göz göze gelirken. Amir'in eli çoktan yumruk olmuş gözleri kızarmaya başlamıştı. Hangi kalp sevdiği kadını kıskanmazdı ki...

Esma derin bir nefes alıp son kez Amir'e döndü. Kısaca

"Peki" demişti.

Adımlarını yavaşça çevirip Efrahim'in ardından hastaneden çıkmış aklı

"Beni öldür! Ama gitme, benden gitme Esma!" da kalmıştı

Hafif soğuk hava yüzüne vururken derin bir nefes aldı. Gözlerini kapadı.

Düşünme, hiç bişey düşünme..

"Hadi Esma"

Arkadaşının seslenmesiyle genç kız gözlerini açmış arabanın arka koltuğuna binmişti.

Efrahim'in arka koltuğa oturan genç kızla

"Daha iyi misin" demişti.

Sorusuna yutkunup kısaca başını salladı genç kız

"İyiyim"

Arabanın kontağı çalışırken Efrahim kurumuş dudaklarını yaladı ve arabayı çalıştırırken.

"Amir seni iyi tanıyor olmalı" demiş bir nefes verip sözlerine devam etmişti

"Hangi ilacı kullanacağını bildiğine göre"

Esma sorulan soruyla gözleri aynadan ona bakan Efrahim'e döndü. Böyle bir soru beklemiyordu ondan. Hatta onunla bu kadar bir araya gelmesi bile imkansızken şu sıralar yan yanalardı.

Genç kız;

"Amir... Unuttuğum biri...  Unutmadan önce, değerli bir olmalı hayatım da" demişti. Gözleri hala Efrahim' de idi.

Efrahim'in soru sorarcasına kaşları çatılırken.

"Değerli?" dökülmüştü dilinden.

Esma başını sallayıp gözlerini pencereden dışarıya çevirdi. Onun gözlerine uzun süre bakamıyordu bile.

"Ama çantam da sadece baş ağrım için ilaç taşırım" demişti.

Efrahim gözleri yoşa çevirirken

"Kalbine sahip çık" demişti.

Esma'nın gözleri büyütüp Efrahim'e anın da döndü. Bu adamın bugün derdi neydi böyle. Sırf onu sevdiğini bildiği için mi bu kadar ukalaydı.

"Kalbim? Sen beni herkesi şıp seven biri mi sanıyorsun!"

Genç adam arabayı gazına yüklenip yola koyulurken

"Amir'e olan bakışlarının farkında değilsin"

Genç kızın kaşları hafiften çatılırken başında ki hafif ağrı gözlerine inmişti sanki . Kaşları çatılıp tam cevap verecekken Lona arkadaşının elini sıkıca tutmuş.

"Şimdilik sadece kendini düşün" demişti.

Esma arkadaşına bir kaç saniye bakıp gözlerini sıkıca kapadı. Kendi yönüne dönüp arabanın penceresini açtı soğuk hava ona iyi gelirdi.

Oda bu bilinmez de oyalanmak istemiyordu. Kalbi şuan Efrahim için çarpıyordu ama beyni.. Beynin de bilmediği bir duygu onu bilinmeze götürüyordu sanki.

                                * * *

Meryem aldığı haberle eli ayağına karışmıştı. Albert'in komaya girdiğini duyduğun da inanamamış akan göz yaşlarıyla telefonunu kardeşi almıştı elinden.

Aldığı haberler sürekli aynıydı

"Hala komada"

Oysa iki gün içinde uyanacağına tüm kalbiyle inanmış onu tüm dualarını etmişti. Herşey Allah'tan dı. Ama yürek acınıj da önüne geçilmiyordu işte.

"Haber var mı?"

Mustafa ablasının yanına çökerken.

"Hala komada" demişti genç kız titreyen sesiyle.

Mustafa huzursuzca bir nefes alırken.

"Seni göndermesiyle kaza haberini almamız bir oldu resmen"

Meryem'in sağ gözünden bir damla yaş akarken.

"Yanın da olmam gerek" dedi.

Kardeşi oturduğu yerden başını ablasına çevirdi.

"Sana boşanma davası açan adamın yanına mı"

Genç kız başını olumsuzca sallarken

"Bilmediğin şeyler var"

Mustafa oturduğu yerden hızla kalkıp.

"Her zaman aynı şeyi söylüyorsun Abla. Bilmediğim ne var söylene"

Meryem yüzünü kapayıp olumsuzca başını salladı. Ona hiç bişey söylememişti. Sadece böyle olması gerektiğini, anlaşamadıklarını, hayatlarının farklı olduğunu söyledi. Bu sözlerden sonra Mustafa sitem etsede kabullenmişti. Geldiğini ne annesine ne de dedesine duyurmuştu ki zaten ardından kötü haberlerde gelmeye devam etti. Önce kaza sonra koma da olan Talha.

"Söyleyemem"

"Söylemezsen sana yardım edemem. Abla mı bir gece de yollayan adama ne olursa olsun seni götüremem!"

Meryem Türkiye'ye geldiğin de kardeşiyle babasının onlara bıraktığı evde kalmaya başlamışlardı. Mustafa kendine uygun bir iş bulmuş Anneleri ise kendi hayatında mutluydu.

Meryem gözünden damlayan yaşı silerken. Başını kardeşine çevirdi. Yüzünde ki ciddiyet ve acı Mustafa'nın da zoruna gidiyordu ama Talha'ya o kadar kızgındı ki içinde ki öfke dinmiyordu.

"Eğer, eğer ölürse... O zaman seni affetmem Mustafa bilesin. Günlerdir sana yalvarıyorum. Kalbin bu kadar mı taşlaştı! Madem sen gelmeyeceksin o zaman tek başıma gitmekten başka şansım yok"

"Kardeşini de mi çiğneyeceksin abla"

Meryem oturduğu yerden ayaklanıp Mustafa'nın karşına dikilirken dimdik duruyordu.

"Ben kimseyi çiğnemedim Mustafa. İkimizde böyle olsun istemedik. Kimsenin zarar görmesini de ama yine de en büyük zararı o aldı. O tek başına bu yükü nasıl taşır. Yeterince yorgun. Peygam efendimiz (s.a.v) bile kuşu vefat eden bir çocuğu ziyarete gitti. Sen ise onun toprağa gömülmesini mi bekliyorsun"

Elazığ ve Malatya anısına... #elazığdepremi

VERA Onde histórias criam vida. Descubra agora