14.Bölüm:HİSTERİK

1.7K 87 24
                                    

Eveeeteee. Canlarımmm, canım okurlarım. Ben geldim. Eve biliyorum geç geldim ama çok güzel ve uzun bir bölümle geldim. Ama sizden çok ufak mini minnacık bir ricam var. Bol bol oy ve yorum.

Yani sadece bir yıldızı dokunmak çok zor olmasa gerek😊😊😊😊😊 sizleri çok seviyorum. Her zaman dediğim gibi öneriye ve eleştiriye her zaman açığım. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize çok iyi bakın. Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın. Birnirinizi öpmeyin. Sarılmayın. Şu günlerde evde vakit geçirmeye çalışın. Bunu herşeyden önce sevdiklerinizin sağlığı için yapın.
Tamam tamam daha fazla sıkmicam sizi.

Hepinizi çok seviyorum. Yorumlarinizi ve oylarınızı bekliyorum canlarım.

******

İnsanların bir çoğu elindekinin kıymetini kaybettikten sonra anlarlarmış. Ama kaybettikleri için elinden bir şey gelmezmiş...
Kalbimin önüme sunduğu depremde kaybetmekten korkuyordum. Ama ne yapmam gerektiği ile ilgili en ufak bir bilgim yoktu. Sol yanımın çığlıkları durmazken ben içimdeki ateşi nasıl söndürebilirdim ki? Bazen bu yaşadıklarımın hepsinin kaderim olduğunu düşünüyordum ama ... an geliyor ki isyan ediyorum!
Allah'ım bu kadar kötü başlayıp bu kadar çıkmazda ilerleyen kaderi neden bana yazdın?
İsyan etmek günah derler. Biliyorum. Ama aklımın içinde dolanan histerik düşüncelerim beni bu günahı işlemeye davet ediyorlardı. Ve bu günah o kadar güzel bir günahtı ki... işlemekten bir an bile şüphe duymuyordum.

Önümdeki ıhlamurdan bir yudum daha alıp tekrar bilgisayarıma döndüm. Şirket önündeki sarılmamızın ardından, ben hissettiklerim ve fark ettiklerimden ötürü hareket edemezken Yiğit yavaşça benden ayrılmış, iyi olup olmadığımı sorduktan sonra ise beraber şirkete gelmiştik. Ve çok şükür ki ikimizde gizli sarışın konusunu açmamıştık.
Şimdi ise darmadağınık topladığım topuzum, gözlerime taktığım dinlendirici kemik gözlüğüm ve not aldığım dolma kalemimle beraber Yiğit'in istediği bir aylık şantiye giderlerini hesaplıyordum. En ufak bir detayı bile kaçırmadan en ince ayrıntısına kadar not edip hesaplıyordum ama çıkan rakamlara bakınca acaba yanlışmı hesapladım diye de düşünmeden edemiyordum doğrusu. Ah orda kaç tane sıfır olduğunu görseydiniz sizde benimle aynı fikirde olabilirdiniz. Yine de yaptığım işten emin olarak hiç duraksamadan devam ettim.

Yaklaşık iki saatlik bir çalışmanın ardından hesaplamam bitmiş son kontrollerimi yapmıştım. Şimdi ise hazırladığım bu gider raporlarını karşımda geldiğimizden beri benim gibi kafasını bilgisayardan kaldırmayan Yiğit'e vermem gerekiyordu. Ama sorun şu ki ben sabahki sarılmamızdan dolayı Yiğit'ten biraz utanıyordum. Yani birazcık.. çok çok azcık!

Sonra aklıma gelen ayrıntıyla kendime kızdım. Ben ondan utanmak için değil benden aldıklarının bedelini ödetmek için burdaydım.
Aniden gelen dürtüyle bitirdiğim dosyayı elime alarak Yiğit'in yanına doğru ilerledim. Aradaki camdan dolayı ben onu görsemde o bilgisayara o kadar gömülmüştü ki beni fark etmesi imkansızdı. Odamdan çıkmadan önce kapının yanındaki kolonda asılı duran aynadan kendime çeki düzen verdim. Sabah makyaj yapmadığım için yüzüm solgun dursada o kadarda fena gözükmüyordum. Küçük aynada saçımla falan uğraşmayarak dağınık topuzumu açmak istedim. Elimdeki dosyayı bırakıp saçımdaki tokaya asıldım ama o kadar çok dolamıştım ki açılmıyordu. Aynayı boşvererek masamın önündeki misafir koltuklarından birine oturup saç açma operasyonuma devam ettim. Ne kadar uğraşsamda lastik toka saçıma dolandığı için çıkmıyordu. Ah... Allah aşkına ben bu saçları oldukça kısaltmıştım. Şimdi neden açamıyordum ki?

"Ah!"

Saçıma daha fazla katlanamayacaktım. Daha fazla kibar davranmayarak saçıma asılmıştım ki ellerime değen bir diğer elle yerimden sıçramıştım.
Hızla arkamı dönüp ne ara geldiğini bilmediğim Yiğit'e baktım. Gayet normal bir tavırla beni tekrar çevirmiş ve ellerini saçlarıma dokundurmuştu. Hissettiğim dokunuşla titrerken nefesimin sekteye uğramasından korkarak sakin kalmaya çalışıyordum.

MAVİ GÖZÜME TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin