"Haydi ama, eğlenmesini bilmiyorsun. Şu an bu salonda bir sürü güzel ve bekar omega var. Seçkin ailelerin çocukları. Bence gidip birileriyle kaynaşa-... Ah doğru, onları bulamazsın. Bekle... Senin için bulayım."

Minhyuk çaktırmadan abisinin kolundan kurtulduğunda Changkyun'un Minhyun'a bakıp göz devirdiğini görünce gülümsedi. En azından yalnız değildi.

"Şöyle bir bakalım..."

Minhyun derin bir nefes aldığında gözleri bir anlığına kırmızıya dönmüştü. Bunu yaptığında ürpertici gözüküyordu. Bir süre etrafına bakındı, sonra birden yüzündeki gülümseme daha sinsi bir hale büründü.

"Buraya doğru geleni görüyor musun? Mükemmel bir şey... Benim için mükemmel."

"Minhyuk için bakınmıyor muydunuz?"

"Aaaaa, sen de mi buradaydın Changbin?"

"İsmim Changk-... Her neyse."

Minhyuk abisinin baktığı yere baktığında bar masasına doğru yaklaşan ufak bir beden gördü. Geriye taranmış mercan renkli saçları, güzel bir vücudu ve gerçekten cezbedici bir yüzü vardı. Üstündeki deri pantolon, uzun siyah trençkot ve altındaki renkli tişörtle pek de o ortama ait gibi durmuyordu.

Tüm bunların yanında o şeftali kokusu yeniden Minhyuk'un ciğerlerine dolmaya başlamıştı. Ve git gide yoğunlaşıyordu.

Abisine katılıp istemeden de olsa diplerine gelene kadar izlediği oğlan Changkyun'un yanında durdu ve barmene:

"İki ahududu likörü," dedi.

Sesi yumuşaktı. Minhyuk'un kulaklarından kadife bir örtü gibi kayıp beynine düşmüştü. Kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyordu.

Ve koku... Koku ondan geliyordu. Ve Minhyuk emindi ki bunun parfüm olması imkansızdı.

"Bir omega..."

Ne söylediğinin hemen farkına varıp ağzını kapattığında Changkyun bunu duymuş ve gözlerini kocaman açmıştı. İkilinin birden başlayan tuhaf bakışmasını abisinin flörtöz sesi böldü.

"Hey... Güzellik... Seni daha önce gördüğümü sanmıyorum, tanışmak ister misin?"

Omega cevap vermedi. Mimik bile oynatmamıştı. Sessizce siparişinin gelmesini bekliyor, sanki yanında onunla konuşmaya çalışan biri yokmuş gibi davranıyordu.

Minhyun yalnızca derin bir nefes aldı ve yeniden konuşmaya hazırlanmaya başladı. Bu defa ona iyice yaklaştı ve tek elini yavaşça omzuna koydu. Omega önce omzundaki ele, sonra elin sahibinin yüzüne baktı.

"Anlaşılan biraz nazlısın..."

"Elini seviyorsan ve kullanmaya devam etmek istiyorsan benden uzak tutarsın."

Omeganın sesi sipariş verirkenki tonlamasına göre bir hayli keskin çıkmıştı. Bu Minhyun'un yüzündeki sırıtmayı bir miktar soldurdu.

"Yaramaz ta-"

"İkiletme."

Minhyun garip bir ifadeyle geri çekildiğinde omega da önüne tam o anda bırakılan içkileri alıp masadan uzaklaşmıştı. Minhyuk uzaklaşan omegaya bakarken Changkyun eğlendiğini belli eden bir kahkaha attı.

Minhyun'u oldu olası sevmemişti, elbette ki fırsatını bulunca onunla dalga geçecekti.

O Changkyun'a sinirli bir bakış atıp kalabalıkta kaybolduğunda Changkyun hissettiği zaferle kıkırdadıktan sonra Minhyuk'a döndü.

Essence // KihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin