I- MEHİR

20.5K 676 469
                                    


Kitaba başladığın tarih?

"Alisa kızım hadi ama geç kalıyoruz."

Annemin milyonuncu çağırışından sonra nihayet aşağı inebilmiştim. İçinden 'iki saattir bekliyorum, senin yüzünden uçağı kaçıracağız.' diye geçirdiğinde göz devirdim.

"Anne alt tarafı 10 dakika geçti, abartma ve hala vaktimiz var."

"Sen yine mi benim düşüncelerimi okudun?" Dediğinde omuz silktim.

"Ne yapayım suratın sirke satarken okumamak mümkün değil."

Sürücü koltuğuna geçtiğinde nihayet yola koyulabilmiştik. Ben Mehir Alisa Adalı, 4 şubat 2001 doğumluydum. Masmavi gözlere ve kızıl saçlara sahibim. Son sınıf öğrencisiydim ve 2 gün sonra yarı yıl tatilim bitecekti.

18 yıldır annemle beraber yaşıyorum yani yaşıyordum, şu andan itibaren işler değişecekti. Annem ve babam ben küçükken ayrılmışlardı. Annemi o günden beri hiç mutlu görmemiştim, ta ki Bora diye bir adam karşısına çıkına kadar. Hem babamı özlediğimden hem de Bora ve annemin birlikte vakit geçirebilmeleri için Mardin'i bırakıp Edirne'ye, babamın yanına gidiyordum. Bir süreliğine de olsa annemi çok özleyecektim.

"Tatlım hala vazgeçebilirsin biliyorsun değil mi?" Dediğinde başımı salladım.

"Biliyorum anne gerek yok." Dedim. Bunu yapmam gerekiyordu çünkü Bora, annemi ne zaman dışarı çıkaracak olsa annem hemen benim de gelmem için ısrar ediyordu. Evde yalnız kalmayayım diye sürekli bunu yapması kendimi kötü hissettiriyordu üstelik erkek arkadaşının düşünceleri tam anlamıyla can sıkıcıydı. Benden rahatsız olduğunu biliyordum ve onlara bunu yapmaya hakkım yoktu.

Düşünce okuyabildiğimi çok zaman sonra farketmiştim. Başta deli olduğumu insanların sürekli konuştuklarını sanıyordum ve bir zaman sonra başım patlayacak raddeye geliyordu. Böyle zamanlarda kendimi hep mezarlığa atardım, orası gayet sessizdi. Eh ölüler de konuşamayacağına göre bir cennet gibiydi benim için. Düşünce okuyabilmek muhtemelen herkesin istediği bir şeydir ama aslında sanıldığı kadar güzel değil. Mesela benim tek bir arkadaşım yok tek bir sevgilim bile olmadı. Bir kaç kişi tarafından çıkma teklifi almıştım elbette fakat düşünceleriyle beni topuklarımı popoma vura vura kaçmamı sağlamışlardı.
Kız arkadaşım da pek olmamıştı, sahiden insanlar neden bu kadar birbirini çekemiyorlardı? Her şey normal giderken içlerinden geçen kıskançlık dolu düşünceleri olan kızlar beni deli ediyordu. İçi dışı bir olan tek kişi annemdi, o olmasa ne yapardım emin değilim.

Araba havalimanında durduğunda bakışlarımı anneme çevirdim. Yüzünde mutluluktan uzak bir gülümseme vardı. Üzüldüğünü biliyordum, bende üzülüyordum fakat en iyisi bu olacaktı. Herkes için...

Arabadan indiğimizde elime bavulumu ve diğer ıvır zıvırları vererek sıkıca sarıldı. "Bebeğim seni çok özleyeceğim." Derken sesi titremişti.

"Bende çok özleyeceğim annem." Dedim gözlerimin dolmasını engelleyemeyerek.

"Hadi bin uçağına geç kalma." Dediğinde başımı salladım. Buradan ayrılırken özleyeceğim tek kişinin annem olması ne acıydı. Mardin, seni geride bıraktığım için mutluyum çünkü bana kesinlikle hiçbir şey ifade etmiyorsun.

"Kendine dikkat et."

"Sende."

Neredeyse iki buçuk saat süren yolculuğum nihayet bitmişti. Ayaklarımı yere basabildiğimde Edirne'nin havasını özlediğimi farkettim. Bavulumu da alıp dışarı çıkmıştım. Buraya en son 4 sene önce gelmiştim ve çok şey değiştiğini görebiliyordum...Sağa sola bakınırken babamı bulmaya çalışıyordum, hayatında hiç dakik bir adam olmamıştı. Ah baba yine geç kaldın değil mi?

SEÇİLMİŞ (KURT ADAM, VAMPİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin