p1

1K 89 19
                                    

PAULO JACQUEELİNE

Kardeşim öldüğünde, lise 3 sıralarındaydım.Ne olursa olsun, yüzünün hiç aklımdan çıkmayacağına inanırım.Onunla ayrıldığımız zaman çok zor bir dönem geçirmiştim, gerçekten zordu.

Sonra toparlanmaya başladım, okuldaki arkadaş grubuma geri dönütler verdim.Hepsi yanımdalardı ama onların benimle iletişime geçmesini zorlaştırmıştım.

Benimle birlikte 'kafa dağıtmak' adında bir sürü etkinliklere katıldılar.Bowlinge, paintball'a, sergilere gittik, ama kısa süreliydi.Sevmiyordum ama belkide bir şeyler uçuğ gidiyordu uğraşırken, aklımdan.Bazen köşeye çekilip onları izlerdim.Bazende Aldys'i düşünürdüm.Onun gitmesinin erken olduğunu...

Bir gün Frankie elinde formlarla geldi.Hepimiz bir kafede oturmuş, engelli ve yaşlı insanlara yardım eden bir kampanyaya gönüllülük kayıtları yapıyorduk.

O günü hiç unutmuyorum.

Ondan sonra sürekli koşuşturdum, gönüllü olarak seçilmiştim ve yaptığım şeyden asla sıkılmıyordum.İnsanların hikayelerini dinlemek, onların dünyasıyla, kişiliğiyle bir bağ kurmak; harika şeylerdi.

Üstelik derslerimde bu konudan hiç etkilenmemişti.

Ondan sonra üniversite hayatım bitene kadar devam ettim gönüllü olmaya.Bu geçici bir aktivite değildi kesinlikle.Gidip haftasonu kafa dağıtmak için film izlemeye benzemiyordu.Bu sürekli kardeşini hatırlatan şeylere koşuşturmaktı, onu unutmak için yapılan değildi.

Ah Frankie, çok minnettarım.Ayrıca o da benimle bu kampanyaya seçilenlerden.

Üniversitemin son senesinde, 5 aylık bir görev üstüme düştü kampanyadan.

Adı Alanis Deborah.

ALANİS DEBORAH

O muhteşem kazayı geçirdiğimde, üniversite 2 sıralarındaydım.Arkadaşlarımla, yazın sıcaklığı hissedildiği sıralarda şehir merkezine biraz uzak bir plaja gitmiştik.Dönüşte ailemle haftasonuna şehir dışına çıkacağım için babamlar geldi, bende arkadaş grubumdan ayrılıp yola onlarla devam ediyordum.

Bir zamanlar iyi ve sonraları 'uğramazlar' olan arkadaş grubu.

O lanet arabanın arka koltuğunda, dik kesitlerle gelen sarsıntılar annemle babamın bağırtıları, ve sonsuz karanlığa ilk adım atışım.

Hepsi buydu.

Ufak sıyrıklar ve kemik kırıklıklarıyla o arabadan ayrılsamda, beynimin görme merkezine aldığım darbe her zaman beni yendi.

Artık eksiktim.Nefret doluydum ve herşey anlamsızdı.

O lanet günden sonra o iğrenç adam sadece 4 ay ceza almıştı.Yakınlarda bir yerlerde, tam 32 gün sonra özgürlüğüne kavuşacak ama ben..

Ben bilmiyorum, belki bir gün görebilmek umuduyla bok gibi bir karanlığa kaydoldum.

Alejandro hiç gelmedi, ve diğerleride.Hiç birine ihtiyacım yok.O götlerin seslerini duyma düşüncesi bile tiksindiriyor.Evdeki bana karşı yapmacık ilgiyi hissedebiliyorum, belkide onları iyi hissettiriyor.Ama umrumda bile değil, her yerin simsiyah olmasından nefret ediyorum.

Artık kırılmazım.

Artık umursamazım.

Herkesin yapmacık ilgisini, o dikkatli sözlerini istemiyorum.Kontrollere, psikologa giderken bile siyah görmekten usandım.Koyamadıkları lanet teşhislerinide istemiyorum artık.

Annemin çok düşünceli olması sonucu bir kampanyadan gönüllü istedik.Kim bilir belki artık benimle uğraşamıyorlardı, uğraşılmaz iğrenç lanet bir kördüm.

Ve 5 ay bana hapsolmuş mağdurla tanıştım.

Paulo Jacqueeline'ydi.

ParçaWhere stories live. Discover now