p7

278 40 10
                                    

PAULO JACQUEELİNE

Amaçsız bir yorgunluk üzerime çökerken gün batıyordu.Bir saatim kalmıştı burdan ayrılmak için, herhalde uyanmayacaktı bir saat içinde.Belki erken gidebilirdim, ama son kez bir bahane bulup yüzüne bakmak için ne çok çalışıyordum oysa ki.

Ben salonun koltuğunda otururken Mary dumanlar tüten bir tepsiyle geldi.

Elime tepsiyi verdikten sonra beyaz bir koltukta oturduğum aklıma düştü, teşekkür ederek kalktım ve amerikan mutfağa ilerledim.Tabureye oturup, tepsiyi çektim önüme.

İşte en başımdı burası.

Bu olaydan kaçamayışım, Mary'nin içini gördüğümdü.

Siyah olmuş bir kızı kuytulara bırakmayacağıma söz verdiğim, ama aslında onu hiç bırakamayacağıma dair hissettiğim yerdi.

Lokmalar geçerken gırtlağımdan düşündüğüm ise gitmeden önce buradan, onu görebilmenin imkanıydı.

Yoktu.

Bir bahane olmalıydı buralarda, ama yoktu.

Mary'nin sert parfümü geçerken yanımdan mutfağa doğru, son lokmalarımı alıyordum.

İlerledim, ilerledim ve iç kısma girerek bankonun üstüne tepsiyi yerleştirdim.Mary oralarda tabakları düzenliyordu.

"Çok lezzetliydi.Bu işi biliyorsunuz." diyordum sıcak tebessümlerimi iletirken.

"Önemi yok." dedi mimikleriyle karşılık vererek.Dudakları yana çekildiğinde kaz ayakları belirginleşiyordu.

"Bilmiyorum, bu sefer ilaç fazla zorladı galiba.Bu kadar uyumasını beklemiyordum." diyerek devam etti, suratını bana çevirirken.

Bu evde Mary'le kaç kere göz göze geldiğimizi sayamıyorum bile.İçimi kemiren soruyu hiç birisinde sormamışım, farkediyorum.

Peki o, gözlerini annesinden mi alıyordu?

Kahvenin koyu tonlarındamıydı onunkilerde?

Bedenimin eridiğini hissettim, içimde yanan merake yenik düşmüş.Her hücrem eriyordu sanki.Gökyüzünden onun kirpiklerine düşmüş yıldızlara eriyordu.

Ve tekrar aklımdaydı o.

Oradan çıkıp çıkmadığını bile oturup düşünmem gerekti.

Mary,

Aramızdaki bakışmayı kesitiğinde bugün saçma sıfatını alacak kadar çok daldığımı farkettim.

Ona dalıyordum hep.

"Pardon...Ben, benim bir fikrim yok.Bekli bu sefer çok hırpalanmıştır?" ne dediğimin farkında değildim, su damlaları tabakların yüzeyinden akarken yavaşca.

Mary elimden tabakları aldı, makinanın içini doldurup tekrar bana döndü.

"Hep böyle oluyor, engelleyemiyorum.Yemek yemiyor bazen, bugünde olduğu gibi.Belki de ilaçlardan kaçmak için yemiyor ama gerçekten artık bilgilerimi tükettim."

Ben durdum.

Göklerin yedi katına çıktım, ve ordan aşağıya durmaksızın çakıldım.

"Bugün yemedi mi? Ama o...Odasında ve uyuyor, ilaç verdiğinizi söylediniz." git gide hızlanan kalbim, sonlara doğru oldukça endişeli ve yüksek tonda çıkan sesime eşlik ediyordu o saniyelerde.

ParçaWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu