37

3.1K 256 142
                                    

Jaehyun uyuyan bedeni uyandırmamaya çalışarak yanından yavaşça kalktı ve üstüne yorganı çekti.

  O kadar huzurlu uyuyordu ki.

Jaehyun o bedene kıydığı için az kalsın kendini suçlayacaktı ki, düşünceleri bir ses tarafından bozuldu.

   "Jaehyun..." dedi uykulu ses. "Nereye?"

"Güzelim," dedi Jaehyun giyinirken hızlıca. "Yataktan kalkma olur mu?"

"Neden?" Taeyong anlamamıştı. Saçları dağınık bir şekilde öne gelirken Jaehyun küçüğünün pembe dudaklarından bir öpücük aldı.

"Sadece kafeye inip hemen geleceğim lütfen beni yatakta bekle, olur mu?"

Taeyong istemeden biraz üzülmüştü. Sarmaş dolaş yatarlarken ve dün özel bir gece yaşamışken bir anda gitmek istemesi kalbini acıtmıştı.

  "Peki"

Jaehyun gülümsedi, küçük olanın yanağını öptü.

"Hemen geleceğim söz"

Taeyong yatağa istemeyerek geri yatarken Jaehyun ise yumruklarını sıkarak kafeye ulaşmıştı. Eunha'yı buraya kimin getirdiğini tahmin etmesi hiçte zor değildi.
















"Eunha ne kadar güzelleşmiş"

"Jaehyun'dan ayrılması ona yaramış anlaşılan"

"Sence Jaehyun gerçekten porno kaydı çekmeleri için Eunha'yı zorlamış olabilir mi?"

Kafenin önündeki kalabalıkta Jaehyun ilerlemeye çalışırken birkaç kişiyi kabaca ittirmişti. Şu an aşırı sinirliydi ve önüne kim çıkarsa onu öldürecek güçteydi. Yapmadığı bir şey için suçlanması öfkeden delirmesine sebep olmuştu.

Jaehyun kalabalıkta gördüğü tanıdık yüzün yanına gitti. Bu Johnny'di. "O nerde?"

  Johnny kimden bahsettiğini biliyordu. Eliyle kafenin köşesinde kalabalıktan uzak bir yerde oturan Dongyoung'u gösterdi. "Sakın onu döveyim de—"

Fakat Jaehyun dinlememiş ve öfkeden yeri inleten adımlarıyla Dongyoung'un yanında bitmişti. Bu arada sağ yumruğunu sıkıyordu.

Dongyoung yüzüne yediği yumrukla sandalyeden düşerken kalabalıktaki bazı kişiler ikisinin olduğu tarafa dönmüşlerdi.

Jaehyun yakasını sertçe tutup kendine çekerken dişleri arasından konuştu.

"Onu buraya gelmesi için tahrik eden sendin değil mi?"

Dongyoung alayla cevap verdi. Dudağı kanıyordu.

"Bay kendini beğenmiş çok da zeki, ha?"

"Eğer bunu Taeyong duyarsa..." dedi Jaehyun buz gibi gözleriyle Dongyoung'a bakarken. "Eğer o üzülürse...bil ki seni doğduğuna pişman ederim Dongyoung."

Dongyoung gülümsedi. "Rollerimizin değişeceğini sana söylemiştim. Kaybetme sırası sende, Jung Yoonoh."

Jaehyun yakasını bırakıp kalktığında içi alev alevdi. Onu orada benzetmek isterdi ama göndermesi gereken bir geçmişi vardı.

  Geçmişi.

  Beş senesi.

Jaehyun'un onu sevmediği kesindi. Fakat geçmişine ait parçasının kopup bir anda buraya gelmesi onun bir hoş olmasına neden olmuştu.

"Eunha" dedi Jaehyun kalabalıktan ona ulaşmaya çalışarak. Bu ismi telaffuz etmeyeli çok yıl geçmişti. Jaehyun tekrar bağırıyordu ki bir ses duydu.

"Yoonoh?"

Arkasından tanıdık bir ses ona çağırdığında Jaehyun kalakaldı. Bu Taeyong'du. Üstüne giydiği Jaehyun'un kapüşonu içinde kaybolmasına neden olmuştu. Jaehyun yavaşça adımlarını durdurdu.

  "Taeyong" dedi Jaehyun yavaşça. "Sana yataktan kalkmamanı..."

Fakat yanına gelen sarı saçlarla Jaehyun dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Yoonoh" demişti bir kız sesi.

  Bütün kalabalık şimdi onları izliyordu.

virtuoso // jaeyongWhere stories live. Discover now