you better take a hike

2.8K 407 295
                                    


jiyeon - take a hike.

"uzak dursan iyi edersin."

"Rosé, artık uyanmalısın

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

"Rosé, artık uyanmalısın. Bay jeon yarım saate bahçede olmamızı istedi." Rowon'un bıkmış kalın sesi kulaklarıma ulaştığında ilk bir kaç saniye idrak etmekte zorlanmış fakat daha sonra başımı gömdüğüm yastıktan kaldırarak "Ne?" dememe sebep olmuştu. Beynim pelte pelte hâldeydi ve aşırı derecede uykum olduğunu hesaba katarsak saat henüz çok erkendi. "Sabahın köründe ne diye bahçeye çıkıyoruz ki?!" diye sordum uykulu ve boğuk sesimle.

"Antrenman yapacakmışız." diye yanıtladı Rowon. Başımı tekrar yastığa gömmüş ve boğuk bir çığlık atmıştım. Dün gece tanışma merasimini aşırıya kaçırmış ve birlikte bir sürü muhabbet etmiştik. Bu yüzden gece geç saatte yatmıştık ve şu an uyanıyor olmak, zulüm gibiydi. Yataktan çıktım ve adeta ağlayarak banyoya girdim. Soğuk suyu avucuma iyice doldurup yüzüme çarparak ayılmaya çalışıyordum fakat pek etkili değildi, üstümden kamyon geçmiş gibiydi. Yüzümü kuruladuktan sonra banyo kapısını kapamış ve dün geceden askılığa astığım kıyafetlerimi alıp giymiştim.

Üstümde ince uzun ve kollu bir sweat vardı fakat hava soğuk olmasına rağmen altıma şortumu geçirmiştim. Açıkçası şu kafadayken umrumda bile değildi. Banyodan çıktıktan sonra salık saçlarımı toplayıp dağınık bir topuz yaptım ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim. "Hızlısın." dedi yatağın üstünde oturan Rowon. "Çoğu kadının hazırlanması saatler alıyor." Yatağımın üstündeki telefonumu alıp saate baktığımda henüz 6:30 olduğunu görmemle yüzümü buruşturmuş, çığlık atma isteğimi zor baskılamıştım. "Makyaj yapmam pek, o yüzden hızlı hazırlanıyorum."

Rowon siyah basketbolcu şortunun üstüne siyah bir hoodie giymişti. Hoodie'sinin cebine telefonunu indirdikten sonra gülümsedi. "Hadi gidelim." dediğinde birlikte dışarı çıkmıştık. Nasıl bu kadar enerjik olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum, dün gece aynı vakitte uyumamıza rağmen şu an tam takır hareket ediyordu. Şaşırtıcıydı. Diğer grup arkadaşlarımızı sıralanmış hâlde gördüğümüzde onların yanına doğru ilerlemeye başlamıştık. Önünden geçtiğimiz her kulübenin penceresinden uyuyanları görüyordum. Anlaşılan şu antrenman işini yapan tek çatlak bizim buzdolabıydı.

Diğerlerinin yanında sıraya girdiğimizde gözümü liderimize diktim. Elindeki deftere bir şeyler yazdığı için dikkati bizden yana değildi, bu yüzden onu rahatlıkla inceleyebilmiştim. Üstünde siyah eşofman takımı vardı. Eşofman altı bacaklarına yapışmış ve baldırlarındaki kasları göstermişti. Askerlerin ve polislerin neden bu kadar ilgi çektiğini şimdi çok iyi anlıyordum. Bedenleri aşırı çekiciydi çünkü.

Deftere yazmayı tamamladıktan sonra başını kaldırdı ve tüm grubu süzdü. Yaklaşık on altı kişiydik ve herkes buradaydı. Bizim aksimize oldukça dinç ve enerjik gözüküyordu. "Sabah antrenmanı için çağırdım sizleri." demişti konuşmaya başlayarak. "Bundan sonra her sabah 6:35'te burada toplanacaksınız. Düzenli olarak her kahvaltıdan önce koşu parkurunda on iki tur koşacaksınız." Sözünü bitirdiğinde gruptan oflama ve itiraz sesleri yükselmişti. Sabah kahvaltısı bile etmeden bu büyük alanda on iki tur atmak şaka falan olmalıydı. Bizi öldürmek istiyorsa acı çekerek öldürmesi için ideal bir yoldu.

rosés by the stairs | rosékook.Место, где живут истории. Откройте их для себя