Cesur, Beren'in şaşkın bakışlarından başka birini beklediğini anlamıştı.  "Başka birini mi bekliyordun yoksa?"

Beren duruşunu bozmadan omzunu silkti. "Evet, senden daha iyi birini bekliyordum."

Cesur'un kaşları yavaşça çatıldı ve sert bir soluk alıp kapıya iyice yaklaştı. "Kimi bekliyordun?"

"Bu seni ilgilendirmez."

"Ne demek ilgilendirmez?"

"İlgilendirmez işte hem sen iyileşmedin mi, ne diye hâlâ geliyorsun?"

Cesur bıkkınlıkla nefes alıp başını sabır diler gibi geriye yatırdı. Yeniden Beren'in gözlerine baktığında; "Sevdiğimden geliyorum herhalde görmeden duramıyorum işte elimde değil." dedi.

Aynı sabırı Beren de içinden diledi. Cesur böyle konuştukça nabzı tekliyordu. Umursamaz görünmeye çalışıp; "İyi işte gördün, artık gidebilirsin." diyerek kapıyı kapatmaya çalıştı.

Cesur ise avuç içini kapıya yaslayıp Beren'in kapıyı kapatmasını engelledi. "Beren kimi bekliyorsun?"

"Cesur lütfen çek elini ve seni ilgilendirmeyen konuları da karışma artık."

Cesur git gide sinirlendiğini hissediyordu. Aklına gelen düşünce nefesini kesecek boyuttaydı. İri gövdesini Beren'e doğru eğerek; "Biriyle mi bulaşacaksın yoksa?" diye sordu.

"Bunun cevabını öğrendikten sonra gidecek misin peki?"

Cesur cevap vermeyip başını sallanmakla yetinince Beren küçük bir nefes aldı. "Oktay Hoca gelecek, hava çok güzel ve biz biraz temiz hava alacağız."

Cesur'un nefesini kesen ihtimal kulaklarına dolunca sinirle gülmeye başladı. ''Şaka yapıyorsun değil mi, ne alaka?''

"Nasıl ne alaka?"

Cesur'un gülümsemesi yüzünden anında silindi. "Beren senin o adamla dışarıda ne işin olur?"

"Arkadaş olmamız olabilir mi mesela? İki arkadaş olarak birlikte dışarı çıkacağız."

Cesur, sinirden boynuna giren ağrıdan kurtulmak istercesine başını iki yana yatırdı.
"Beren bak, o adam bulduğu her fırsatta senin yanında dolanıyor ve ben buna katlanamıyorum."

"Peki bu durum karşısında benim yapabileceğim bir şey var mı?"

Beren'in alaycı ifadesi Cesur'u daha da öfkelenmişti. "Dalga geçmeyi bırak artık ben çok ciddiyim!"

"Ben de gayet ciddiyim Cesur. Oktay Hoca benim arkadaşım, biz iki yakın arkadaş olarak bugün keyifli bir gün geçireceğiz." dediği sırada içeriden kuvvetli bir ses duyulunca Beren başını içeriye çevirdi. "O ses neydi?"

Cesur çattığı kaşlarını bozmadan; "Bilmiyorum ama mutfaktan geldi." diyerek hızlıca mutfağa doğru yöneldi.

Beren de onu takip ederken mutfağa girdiklerinde lavabo altındaki flex hortumun patladığını, deli gibi akan suyun çoktan mutfağa su basmasına sebep olduğunu gördüler.

Cesur hızla lavabonun yanına gidip dizlerinin üzerine çökerek hortumun patladığı yere elleriyle müdahale etmeye çalıştı. Aynı şekilde Beren'de koşarak yanına gelip yardım etmek istedi lakin bu ikisinin de ıslanmasından başka bir işe yaramamıştı.

Cesur, yüzüne sıçrayan suların eşliğinde başını Beren'e çevirip; "Hemen vanayı kapat." dedi.

"Aşağıda her komşunun vanası var. Hangisi benim evin vanası, nasıl bileceğim?"

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now