16. Bölüm

71.5K 3.6K 692
                                    

Medya: TEOMAN - Sevgi Anlaşmak Değildir

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••

EYLÜL

"Benim hayallerim de Melis'in hayalleri gibi."

Poyraz'ın ılık fısıltısı kalbimi soluksuz süratlere bırakmış, aldığım nefesi unutturarak nefesimi kesmişti. Yüzümde engelleyemediğim gülümsemeyle tekrar tekrar sözlerini düşündüm.

Elim göğsümün üzerinde kapıdan içeriye girdiğim sırada Tunç evinden çıktı ve beni görür görmez kaşlarını çatarak arkasını dönüp kapısını kilitlemeye başladı.

Alelacele konuştum. "Tunç." Beni duymazdan gelip cevap vermeyince yeniden şansımı denemek istedim. "Tunç, biraz konuşabilir miyiz?"

Sorum üzerine öfkeli yüzünü bana çevirip ters bir şekilde yüzüme baktı. "Arkadaşlarım bekliyor Eylül!"

Hüzünle ona bakıp başımla onayladım onu. "Anladım."

O ise yüzüme bakmadan yanımdan ayrıldı. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Onunla böyle olmak istemiyordum. Eve girmekten vazgeçip arabama atladığım gibi İlayda'nın pastanesine doğru yol aldım. Konuşmaya, içimdekileri dökmeye ihtiyacım vardı.

Pastane genelde pazar akşamları daha sakin olurdu. Yaklaşık bir saat sonra arabamı pastanenin önüne park edip içeriye girdim ve tam da tahmin ettiğim gibi pastaneyi sakin buldum. İlayda beni görür görmez kaşlarını kaldırdı. "Ooo, kayıp prensesimiz sonunda ortaya çıkmış."

Gözlerimi devirdim. "İlayda, lütfen, tüm hafta okuldayım biliyorsun."

"Tamam, hafta içi okuldasın ama dün nerelerdeydin, aramadın da?"

Sıkıntıyla nefes aldım. "Öğlene kadar Poyraz Bey'le, öğleden sonra akşama kadar Tunç'la, akşam da hem Poyraz Bey'le hem de Tunç'laydım."

İlayda şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Ne?"

Ağlamaklı bir ifadeyle dudaklarımı büktüm. "İlayda, çok kötü bir şey oldu," diyerek sandalyeye oturdum.

Ben oturunca İlayda da yanı başımdaki sandalyeyi çekti ve yanıma oturdu. "N'oldu kızım, anlatsana şunu baştan?"

Yeni bir sıkıntılı nefes ev sahipliği yaptı göğüs kafesime ve Poyraz'la yaşadığım yakınlıklar dışında olan biten her şeyi en başından İlayda'ya anlatmaya başladım.

Dakikalar sonra hüzünle içimi çektim. "Uzun lafın kısası, Tunç benim yüzüme doğru dürüst bakmıyor."

İlayda sandalyesine yaslandı. "Ayıp olmuş ona da ve bir yerde haklı."

Masa üzerindeki küçük saksıyı kendime çektim ve mutsuzlukla çiçeğe baktım. "Haklı tabii."

İlayda sandalyesine iyice yayıldı ve gülmeye başladı. "Yalnız Poyraz Bey fena kıskanmış Tunç'u." Ben ters bir ifadeyle gözlerine bakınca konuşmaya devam etti. "Hadi ama Eylül, adamın seni kıskandığı açıkça ortada."

Çaresiz bir soluk çıktı dudaklarımın arasından. "Bilmiyorum İlayda, kafam çok karışık. Hâlâ ne hissettiğinden tam emin olamıyorum. Bazen çok yakın bazen çok uzak. Bazen öyle bir şey söylüyor ki, tamam diyorum, o da benim gibi hissediyor ama sonra bir şey oluyor ve o çok uzak duruyor," dedim ve konuyu değiştirme ihtiyacı içinde, "Hem sen bırak Poyraz Bey'i de Tunç'un gönlünü nasıl alabilirim, bana bu konuda yardım et," diye ekledim..

Gözlerini muzip bir ifadeyle kıstı. "Bu durumdan Poyraz Bey hoşlanmayacak ama."

Omuzlarımı silktim. "Onun bana karışmaya hakkı yok. Şu Tunç meselesini halledeyim onunla da açık açık konuşacağım ve bana karışmaya çalışmaktan vazgeçmesini isteyeceğim," deyince İlayda alay edercesine, "Emin misin?" diye sordu.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now