17. Bölüm

68.4K 3.7K 883
                                    

Medya: NİCK JONAS - Close ft. TOVE LO

Keyifli okumalar 🦋

•••••••••••

EYLÜL

Tunç'a söz verdiğim gibi pizzaları aldıktan sonra Tunç'un kapısı çalmadan önce eve girip üzerimi değiştirdim. Ardından telefonumu, anahtarımı ve pizzaları alarak karşı daireye geçtim. Kapıyı çalar çalmaz Tunç beni gülümseyerek karşıladı. "Hoş geldin, ben de seni bekliyordum."

"Biraz geciktim kusura bakma, akşam trafiğine takıldım."

"Önemli değil, geç hadi."

Tunç'un kapının önünden çekilmesiyle birlikte içeriye girdik ve mutfağa geçip keyifli bir akşam yemeği yemeye başladık. Öylesine mutluydum ki mutluluk resmen çeneme vurmuş, hiç durmadan sürekli konuşuyor, Tunç'un başını şişiriyordum. Düşündüğümün aksine Tunç da beni keyifle dinliyordu. En azından keyifle dinliyor görüntüsü vardı. Bir süre daha sohbet ettikten sonra sohbetin sonunda sıra film izlemeye gelmişti, izleyeceğimiz filmi seçmek için mutfaktan çıkarken Tunç'u, kahveleri yapması için mutfakta bırakarak içeriye girdim.

İzleyeceğimiz filmi seçince açmak için laptopa yöneldim fakat laptopun şarjı bitmiş olmalıydı ki denememe rağmen açılmamıştı. Etrafıma şarj aletini aramak için bakındığım sırada masanın üzerinde duran beyaz bir laptop gördüm, onu daha önce hiç görmediğimi fark ettim. Yeni olmalı diye düşünerek ona doğru yöneldim ve onun şarjına bakmak için kapağını açtığımda nefesimin kesildiğini zannettim.

Ekranda evimin canlı görüntüsü vardı ve salonumu kaydediyordu. Tedirginlikle kaşlarını çattım ve görüntüden çıkıp masa üzerinde duran Eylül klasörüne tıkladığımda kalp atışlarım yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başladı. Klasörde evimin eski kayıtlarının olduğunu görünce titremeye başlayan parmaklarımı güçlükle hareket ettirdim ve onları tek tek açmaya başladım. Gördüğüm her manzara başımdan kaynar suların dökülmesine sebep oluyordu. Kimisinde televizyon karşısında oturuyor, kimisinde banyodan çıkmış bornozlu hallerimle koltuk üzerinde yayılıyordum. Bazısında Duman'ı seviyor, bazısında ise iç çamaşırlarımla odanın içinde dolaşıyordum. Bazı görüntülerde de Poyraz'la konuştuğumuz anlar vardı. Klasördeki görüntüler bu şekilde uzayıp giderken sadece görüntülerin olduğu videoların seslerinin olmadığını anladım.

Gözyaşlarım izlediğim görüntülerle birlikte usulca aktığında nefes alışverişlerim bedenimi yoracak şekilde hızlanmıştı. Korku, tüm bedenimi esir alınca titreyen bedenim benim kontrolüm dışında kaçma isteğiyle ayağa kalktı. Kaçıp gitmek istesem de gözlerimi görüntülerden ayıramıyordum. Geri geri adımlamaya başladığım sırada sert bir bedene çarpınca durmak zorunda kaldım ve korkuyla yutkundum. İliklerime kadar korku hissediyordum. Başımı geriye çevirip Tunç'un yüzünü görmekten, gerçekle yüzleşmekten ölesiye korkuyordum. Sesli aldığım nefesler göğüs kafesime ağrı doldururken başımı yavaşça çevirmeye başladım. Ve onu görür görmez karşılaştığım yüz ifadesi, asırlar boyunca zihnimden silinmeyecek bir iz bıraktı ruhumda. Her zamanki Tunç'tan farklı bakan gözleri bedenimin daha da titremesine sebep oldu. Gözleri, sapıkça duygulara bürünmüş saplantılı bir âşık gibi bakıyordu gözlerime. Hiç tanımadığım bir adamın gözleriydi sanki o gözler.

Gözlerinden etkilenmemeye çalışarak onu es geçtim ve hızlı bir şekilde kapıya doğru yönelip kapıyı açtım, ben kapıyı açar açmaz arkamda belirerek tek eliyle kapıyı itip kapattı lakin elini kapıdan çekmedi. Ona doğru dönünce kapıyla bedeni arasında sıkışıp kaldım. Hızla inip kalkan göğüs kafesim bana yakınlığı yüzünden ona değmek üzereydi. Korkuyla gözlerine bakmaya başladım.

EYLÜL (Raflarda)Where stories live. Discover now