''Annenler burada.''

Yanağıma bir öpücük kondurdu ve belimde ki elini daha da sıktı.

''Büyüleyici görünüyorsun.''

Ellerim üzerimde ki elbiseye gitti. Pek özen göstermemiştim açıkcası, bugün Maia'nın günüydü, benim değil. Büyük salona geldiğimizde herkes yerlerindeydi. Richard damatlığı ile karşımda duruyordu. Ne yalan söyleyeyim bu adam da çok yakışıklıydı. Bir anda kopan alkış ile gözlerim Marry'i buldu. Richard'ın babasının koluna girmiş sakin adımlar ile merkeze yürüyordu. Gözlerim dolmuştu fakat gülüyordum. Nasıl da güzel bir andı böyle. Rahibin yanında buluştuklarında Richard büyülenmiş gibi ona bakıyordu. Maia'nın yüzünde ki kırmızılık uzaktan bile belli oluyordu. Sessizce kıkırdadım. Yeminler edildikten sonra kopan alkışlar... Gözleri sevinçten parlayan Marry'e baktım. Bir kadının en güzel makyajı mutluluktu. Buna şuan kesinlikle emin olmuştum. Yanağıma süzülen yaşı umursamadan alkışlamaya devam ettim.

''Bu kadar duygusal olma sevgilim.''

Yanağımdan süzülen yaşı sildi ve tebessüm etti. Ona huzurla bakarken omzuma değen el ile irkildim.

''Ah demek buradasınız. Ne kadar güzel olmuş değil mi herşey?''

Bayan Olivia'ya döndüğümde suratında kocaman bir gülüş ile bize bakıyordu. Anlamamış olmasını dileyerek dudağımı kemirdim.

''Evet herşey mükemmel.''

''Matt?''

Başını annesine döndürdü.

''Efendim.''

''Zoe etraflarda yok, gelmedi mi?''

O iğrenç ismi duymam ile bütün bedenim kasıldı ve dudaklarım titrememek için gardını kuşandı.

''Bizim aramızda bir şey yok anne.''

Yüzünde kusursuz gülüşlerinden biri vardı. Bayan Olivia anlayışla başını salladı.

''Görüşürüz Melissa, güzel bir gün geçirin.''

''Sizde.''

Arkasını döndü ve sakin adımlar ile bizden uzaklaştı. Anında elimi kavrayan Matt'e baktım. O ise burnumu sıkıştırdı.

''Kıskanç şey.''

Dudaklarıma yayılan gülüşü engelleyemeden devam ettim.

''Hiçte bile.''

Çalan slow şarkıya yerimde eşlik ederken bir yandan da salonun ortasında dans eden yeni çiftimize bakıyordum. Maia'nın güzel gülüşü dudaklarında yer edinmiş aşık bir şekilde Richard' bakıyordu. Kim inanırdı ki bu ikisinin kısa bir sürede aşık olacaklarına.

''Bu dansı bana lütfeder misiniz?''

Tanımadığım adama bakışlarımı diktiğimde holding de çalışan bir personel olduğunun farkına vardım. Gayet tatlı sayılabilirdi ama benim için kesinlikle değildi.

''Hanım efendi dolu.''

Matt'in ezberlediğim sesi kulaklarıma çalarken gülmeden edemedim ve dans teklifi eden adama döndüm.

''Özür dilerim.''

Başını salladı ardından da bizden uzaklaştı.

''Demek doluyum?''

Elimden narince kavradı.

''Kesinlikle öylesin.''

Dans pistine geldiğimde Marry'e gülümsedim.

Sadece Zevk İçinDove le storie prendono vita. Scoprilo ora